Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulan Kürtler

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
17.07.2010

Terör saldırısı; baskın, taciz, mayın, uzaktan kumandalı bomba, canlı bomba...
Terörle mücadele de ağırlıklı konu önleyici tedbirlerdir. Ülkeye girişlerin engellenmesi, terör örgütünün hareket kabiliyetinin kısıtlanması, maddi kaynaklarına el konulması, bölgesel sosyal desteğinin kırılması, eylemlerinin toplumsal baskı yaratmasının engellenmesi vs. gibi konuları içerir...
Türk Silahlı Kuvvetleri, insan hakları ve Devletler Hukukunu hiçe sayan terör örgütüne karşı; kanunların izin verdiği ölçüde terörle mücadelede kendisine verilen görevi, zaman ve mesai mevhumu gözetmeksizin, canı pahasına yerine getirmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri her vesile ile bu sorunların siyasi, uluslararası ve ekonomik boyutlarının çözülmesi için teklif ve önerilerde bulunmuştur.

Bu teklif ve öneriler hep sümen altı edilirken, terör olaylarının artmasından silahlı kuvvetler sorumlu tutulmuş, hatta silahlı kuvvetlerin terörden nemalandığı varsayımına dayanan dış kaynaklı senaryolar üretilmiştir.
Siyasiler kendi işlerini yapmaktan aciz, silahlı kuvvetlerin işine sürekli müdahale etmeyi, her sorunu Türk Silahlı Kuvvetleri kaynaklı göstermeyi 21.yy siyasi doktrini olarak benimsemişlerdir. Terörle Mücadele yasasını bile Türk Silahlı Kuvvetlerinin tekliflerini göz ardı edip, Terör Örgütüne İnsani yardım yasasına dönüştürmüşlerdir.
Ülkem öyle bir sağır sultan haline gelmiş ki; hükümetin demokratik açılımının ana konusu olarak Profesyonel Ordu “Terörle Mücadele Silahlı Özel Birimi” kamu oyuna sunulmuştur.
Bu Ülke de yok mu bir Allah kulu da;
“Birader terörden nemalanacak yeni yetmeler mi icat ediyorsunuz,
işsizlik sorununa çare küresel tekelci sermayenin silah ticaretine katkı payı, kel neferler mi yetiştiriyorsunuz” diye sormaz...
MUSUL-KERKÜK, Türkiye’nin milli sınırları içinde, Ulu Önder Mustafa Kemal’in Türk ulusunun ayrılmaz parçası Kürtler ile omuz omuza mücadele verdiği topraklardır. Barzani aşiretinin hiçbir hak iddia etmeye hakkı olmayan bu topraklar, gerçek sahiplerinin 1990 yılından itibaren sürgün edilmesi, 2005 yılından itibaren asimilasyona maruz kalması sonucu Barzani’nin toprakları gibi gösterilmektedir. Siyonist Kürt Devleti, Kürtleri Siyonist bir din anlayışına biat etmeye, ırgat kul gibi yaşamaya mahkûm etmektedir. Sorun Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan Türk ulusunun ayrılmaz parçası Kürtlerin hiçbir hak ve özgürlük talep etmeden Barzani’nin Siyonist Kürt devletine köle olmayı reddetmeleridir. 1984 yılından beri ayrılıkçı bölücü terörü destekleyen Küresel Tekelci Sermaye, her konuda desteklediği terör örgütünün artık kendi çıkarlarına hizmet etmemesinden rahatsızlık duymaktadır. Beslediği terör örgütü küresel hegemonyaya hizmet etmemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 25 yıldır mücadele verdiği, Türk ulusunun küresel sermaye tarafından kandırılmış evlatları karşısına ne Barzani’nin ne de ABD’nin çıkmaya cesareti yoktur.
Küresel tekelci sermayenin kurduğu bölücü terör örgütünü ortadan kaldırma görevi her zaman olduğu gibi, işsizlik sorununa çare küresel tekelci sermayenin silah ticaretine katkı payı, kel neferler ile sağlanacaktır.
Türk milletinin bağrından kopan evlatlar Barzani’nin siyonist devletini kurması adına ölecekse bu işten kimler nemalanacak sormak gerekmez mi?
Silahlı mücadeleye harcanan para yetti diye TV TV gezen yandaş aydınlar, terörle mücadele silahlı özel birimi için harcanacak parayı YOK HÜKMÜNDE varsayıp, atıp tutmaya devam etsinler.
Barzani tutsaklığına mahkûm olmamak adına,
Küresel tekelci sermayeye terör ile yedirdiğimiz para yetti demek adına,
Kardeş kardeşi bir hiç uğruna öldürdü demek adına,
Bölücü terör örgütü derhal Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim olmalı, yasalara ve kardeşlik bağlarına sonuna kadar güvenmelidir.
Demokrasi’nin “D” sinden, İnsan haklarının “İ” sinden bahsedilemeyen Kuzey Irak’da Almanlar AB pasaportunu, ABD ve İsrail, inşaat ve yol yatırımlarını babalarının hayrına mı yapıyor?
Kuzey Iraklı Türk ulusunun ayrılmaz parçası Kürtler, bu sömürüye dur demek için, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan Türk ulusunun ayrılmaz parçası Kürtlerin elini uzatmasını bekliyor.
Küresel tekelci sermayenin hizmetkârı Barzani’nin siyonist Kürt devleti Kürt halkının ezilmişliğine çare olabilir mi?
Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetimin Laik, Demokratik, sosyal hukuk devleti rejimine sahip çıkmak, tüm mazlum milletlerin görevi değil mi?
Emperyalizm ve sömürüye karşı ilk mücadeleyi başlatan Türk ulusu, Kürtlerin kara kaşına kara gözüne sevdalı Küresel tekelci sermaye tarafından Kürtlerin tam bağımsızlığı adına yok edilecekse; en önde mücadeleyi Mustafa Kemal başlatırdı. Hala Kemalist Devrimin gerçekleri ile tanışmadınız mı?
Kürt siyasetçiler bu yazıya kızacak, iyi de birader diyecek kimi kime şikâyet edeceğiz.
Bir yanımızda küresel tekelci sermayenin Siyonist Kürt Bölgesi, diğer yanımız da küresel tekelci sermayenin kuklası...
Unutmayınız ki;
Kürt sorunu diye ortaya attığınız tezler, Türk ulusunun ortak sosyoekonomik sorunlarıdır.
Ve…
Milletlerin kendi güçleri ve imkânları ile koruyamadıkları şeyleri hiç kimse onun adına koruyamaz.
Kürdüm diyen herkes, Mustafa Kemal’in Türk ulusunun bir parçası olduğunu unutmasın. Bu Ulusun, Emperyalizm ve sömürüye karşı tüm mazlum milletlere örnek emsalsiz bir savaşın YÜREKLİ DEVRİMCİ BİREYLERİNDEN oluştuğu gerçeğini yok edebilecek Kimyasal formülü CERN’de bile bulamazsınız.
Kemalist devrimin açtığı yolda, yürüyebilme erdemini gösterebilen fikri hür, vicdanı hür bireyler ile tam bağımsızlık mücadelesi sonsuza kadar devam edecektir.
Bir kilo bulgura, bir kara pasaporta, fitre-zekât niteliğinde maaşla çalışacak, tutsak edilecek ulusum yok benim...
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.