Nisan 2014

Neden AK Parti'ye Oy Vermedim?

30 Mart mahalli seçimleri “yerel” havasından arındırılarak genel seçim atmosferine sokuldu.

Türkiye olarak önemli bir ana şahitlik yaptık.

Bir tarafta yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticaretiyle itham edilen bir siyasal iktidar, bir tarafta ülkenin istikbali ve huzuru için endişelenenler...

Ak Parti, 17 Aralık soruşturmasının başladığından beri siyaset arenasında kendini savunma refleksleri sergilemekte...

Şu son yaşadığımız hadiseler karşısında gerçekten de ülkemizin itibarı ve prestiji sarsılma noktasına geldi...

Rum Tarafındaki Taş Ocakları

Taş ocakları konusunda bugüne değin hep adanın kuzeyindekiler günah keçisi yapıldı.

Yerlisi de, yabancısı da, Avrupa Parlamentosu üyeleri Rum Milletvekilleri de hep kuzeydeki taş ocaklarını suçladılar ama hiç kimsenin aklına Rum tarafındakiler ne alemde demek gelmedi.

Gerçekte çılgına dönmemek elde değil.

Taş ocaklarını eleştirenlere bir bakıyorum, tümü ana maddesi çakıl olan beton evlerde yaşıyorlar. Evlerinin duvarları ana maddesi dağ kumu olan sıva ile kaplı. Evlerindeki garajları, havuzları ve her tür yapıları taş ocaklarından elde edilen malzeme ile yapılmış. Kendi evleri taş ocaklarından çıkarılan malzeme ile yapılmış ya, ne gerisi ne de başkalarının ki önemli değil. Ben şahsen taş ocaklarını eleştiren kişilerin mağaralarda veya da tahta evlerde yaşamasını tavsiye ederdim. Hem sen kendi çıkarın ve rahatın için taş ocaklarından çıkan malzemeyi kullanacaksın, hem de işin bittikten sonra taş ocaklarını eleştireceksin. Bu prensip bana pek dürüstçe gelmiyor.

Cemaat, Siyaset Yapsaydı Kazanırdı

CHP’ye oya atarsa günaha girerdi, vebali vardı… MHP’ye oy atmak barış istememek anlamına geliyordu, MHP, PKK ile barış yapmaya karşıydı, kan üzerine kurulmuş bir siyaset güdüyordu vs… Böyle empoze edilmişti yıllardır Fethullah Gülen’in müridlerine…

Sonra şuı dershane konusunda ayrı düştüler. Fethullah Gülen resmen AKP’ye karşı cephe aldı. Artık AKP tu kaka idi. Müridlerine bu seçimlerde kesinlikle AKP’ye oy vermemeleri gerektiği söylendi. İsteyen CHP’ye isteyen MHP’ye atsın ama asla AKP’ye oy verilmesin… Bunun için de yolsuzluk ve rüşvet kasetleri ortaya döküldü ki AKP’ye oy vermemenin somut bir sebebi olsundu…

Mürid seçim bölümüne girip perdeyi çekip oy pusulalarına bakarken aklından şunlar geçti; “CHP’ye atarsam günaha girerim, öbür tarafta hoca beni kurtaramaz. MHP desen kan istiyor, bunun vebalini alamam. Hoca zaten sapıttı, şu kaset olaylarını çok abarttı… Daha iyisi çıkana kadar şimdilik en iyisi bu…” Bunları düşünürken mühür CHP’nin üzerinden MHP’ye, oradan da AKP’ye geldi ve bu düşünceler AKP’nin üzerinde son buldu…

Halk Seçimini Yaptı: Ayrışmaya ve Ayrımcılığa Devam...

Türkiye, sancılı bir seçim atmosferini geride bıraktı.

Seçim öncesi tertiplenen mitinglerde, genel başkanlar tabanlarına genelde “ötekisi” üzerinden mesajlar verdi…

Kesin olmayan sonuçlara göre…

AK Parti, %45 oy oranıyla bu seçimden de zaferle çıkmıştır, diyebiliriz.

AK Parti’nin siyasal performansında gözle görünür bir değişme yaşanmadı da diyebiliriz…

30 Mart yerel seçimi, siyasal tarihimiz içinde daha çok gündemde tutulacak ve tartışılacaktır.

Aynı 17 Aralık soruşturması gibi…

20 Nisan Önemli Bir Gün

Dün EOKA'nın 59. kuruluş yıl dönümüydü.

EOKA'nın Türkçe açılımı "Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü" veya "Kıbrıs Mücadelesinin Milli Örgütü.) 

Rumlar hala daha EOKA'nın kuruluşunu coşkuyla kutluyorlar ve hala ELAM gibi "Türk Düşmanı" kuruluşlar Kıbrıs'ın güneyinde faaliyette ve taraftar bulabiliyor.

Keşke EOKA kurulmamış olsaydı.

Keşke bu kadar kan akmasaydı, keşke bu kadar çok şehit ve kayıp vermeseydik, keşke 10 yıl süren bir soykırım yaşamasaydık.

Bir 2014 Yerel Seçim Analizi

30 Mart yerel seçimlerinin üzerinden iki gün geçti, hâlâ bazı kentlerde sonuçlar belli değil. Son duruma göre, Ankara’da CHP’nin adayı Mansur Yavaş kıl payı kaybetmiş görünüyor; ancak Mansur Yavaş sonuca Yüksek Seçim Kurulu nezdinde itiraz ediyor. Fakat ne hikmetse bir türlü oy sayımı tamamlanamıyor. İstanbul’da, Antalya’da, Yalova’da adaylar arası oy farkı olağanüstü çok az.

Oyların sayımı esnasında birçok ilde aynı zamana rastlayacak bir biçimde elektriklerin kesilmesi oy sayımında hilelerin, hırsızlıkların yapılabileceğine dair şüpheleri artırıyor. Oyların sayımı, bilgisayar ortamında yapıldığı halde, iki gün içinde sonuç alınamaması, seçimlere hile karıştığı şüphelerini daha da artırıyor. Oyların çalındığına dair bir sürü şikâyetler var. Çöplükte oylar bulunuyor. Vs.

Sahnelerimiz Kararıyor

Yazar: 
Fikretcan UYAR

Sanat asırlardır toplumlara ulaşmanın en etkili aracı olmuştur. İnsanlara; doğruyu, erdemi, güzeli, gerçeği söylemek için çeşitli yollara başvurmuştur.Tabii gerçekleri savunmak,insanlara kimler tarafından yönetildiklerini söylemek “bazılarının” canını sıkar. Halkın sırtından geçinen,onları birey değil de sömürülmesi gereken değersiz varlıklar olarak gören “yönetici” sınıfı buna örnek teşkil edebilir. Sanatın bir parçası olan tiyatro da “canı sıkılanlar”dan tarih boyunca payını almıştır.

Günümüze dönecek olursak tiyatro şu ana kadar yaşadığı baskıların en ağırını yaşamakta. Belkiduymuşsunuzdur. Bu aralar TÜSAK adlı yasa tasarısı gündemde. Bu tasarı onaylanırsa tiyatromuzu kara günler bekliyor. Tiyatronun ışığını söndürmeye çalışıyorlar. Bu tasarı ile Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı senfoni orkestraları, koro ve topluluklar kapatılıyor. Tiyatromuz özel şirketlere peşkeş çekiliyor.Sadece devletin istediği oyunlar, onların istedikleri şekilde oynanacak.Tehlikenin farkına varmamız gerekiyor yoksa artık tiyatromuz bizi aydınlatamayacak.

Seçimlerin Gölgesinde Saklanan Gerçek

Bir seçim daha yapıldı ve 1950 den beri kazananlar yine kazandı. İncelendiğinde görülecektir ki Türkiye’de seçimler demokrasi ilkelerine göre değil, küresel çetenin emirlerine göre yapılıyor. Küresel çetenin denetimi istekli veya isteği dışı biraz gevşettiğinde işbirlikçileri hemen zora giriyor. Tabii küresel çetede zamanın modasına göre sert bir şekilde devreye girip durumu kendi istediği biçimde düzenliyor. Bu bazen askerle, bazen kendi memurunu bakan olarak, bazen de din kullanılarak yapılıyor. Durum daha da zor ise bunların hepsi bir arada kullanılabiliyor.

30 Mart seçimleri de küresel çetenin gövde gösterisi olarak geçti. Tabir yerinde ise bu sefer kendilerine o kadar güveniyorlardı ki adayları ayakkabı kutuları, tapeler, ses bantları, hatta dini aşağılayan konuşma iddialarıydı. Kendi durumlarını test ettiler ve kazandılar. Demokrasiden ve ekonomik çöküntüden Türkiye’yi uzak tutabilirlerse sömürülerine keyifle devam edebilecekler.

Doğalgaz Nereye Koşuyor

Israil'de günlük yayınlanan HAMODIA adlı İş ve Ekonomi gazetesinde, köşe yazarı ve analizci Shimon B. Lifkin'in 24 Mart tarihli yazısı ilginç bilgiler içeriyor. Teklifler yıllık 7 milyar metre küpten 10 milyar metre küpe kadar değişmekte. Yazara göre sadece bu ihracat 22 ile 33 milyar Dolarlık bir getiri sağlayacak doğalgazı çıkaran şirkete ve İsrail hükümetine.  Teklifler ise 15 yıl süreli.

(Bana göre bu hesaplamada bir fazla sıfır var. Dünya piyasaları fiyatından hesaplanırsa, getirisinin 3 milyar Dolar civarında olması gerekiyor.)

Teklif verenler arasında Turcas Petrol AS, Zorlu Grubu ve GermanElectricitiyUtility gibi tanınmış şirketler bulunmakta. İstenen teklifin içinde, Leviathan bölgesi içinde konuşlanmış olan gaz platformundan Türkiye'ye kadar boru döşenmesi, karada depolama tesisleri ve bir de boşaltma gemisi isteniyor. Boşaltma gemisinin kullanım alanı, platformdan İsrail'e ve bölgesel müşterilere gaz taşınmasını kapsıyor.

Maraş'a İlgi Yoğunlaştı

Geçen sene Şubat ayında Rum tarafındaki Başkanlık seçimlerini kazanan Anastasiadis, 2004 yılında adaya çözüm getireceği iddia edilen Annan Planına "EVET" denmesi için çaba göstermişken, başkan seçildikten sonra tam tersini yaparak müzakereleri başlatmamak için elden geleni ardına koymuyor.

 

Hedef şaşırtmak için de ortaya "Güven yaratıcı önlem olarak Maraş iade edilsin, öyle oturalım masaya" fikrini aşılmaya ve yaymaya çalışıyor. Hiç bir şey vermeden Maraş'ı alamayacağını, BM'nin 50 yılda oluşturduğu Kıbrıs müktesebatı içinde Maraş'ın kapsamlı çözümün bir parçası olduğunun yer aldığını, BM Genel Sekreterlerinin raporlarında liderler çözüm konusunda anlaştıktan sonra Maraş'ın ele alınacağının yazdığını çok iyi biliyor.