Politika Dergisi 26-28 Ocak 2010 Bülteni

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

F. William Engdahl, Yazılarıyla Politika Dergisi'nde...

Cesur araştırmalarıyla tanınan F. William ENGDAHL da gençlerin ve daima genç kalacakların dergisi olan Politika Dergisi’ne katkıda bulunmayı kabul etmiştir. Engdahl’ın, hatırlanacağı üzere, daha önce bir mülakatı da dergimizde yayımlanmıştı. 1944 yılında doğan Alman asıllı Amerikalı Engdahl; kendi deyimiyle, serbest gazeteci, tarihçi ve ekonomi araştırmacısıdır.

Dergimize ve dolayısı ile gençlere verdikleri destekten ötürü Engdahl’a ve onun yazılarını Politika Dergisi’nde yayımlamamız için bize yardımcı olan, kitaplarının da çıktığı Bilim+Gönül Yayınevi’ne gösterdikleri ilgi ve verdikleri destek için teşekkür ediyoruz.

Devamını oku

Rockefeller ve Şirket Tarımcılığı: Yeşil Devrim Kapılarını Açıyor

Rockefeller’ın Meksika’da başlattığı Yeşil Devrim 1950 ile 1960 arasında tüm Latin Amerika’ya yayılmıştı. Bundan kısa bir süre sonra Rockefeller’ın Asya’daki şebekelerinin desteğiyle Yeşil Devrim hareketi Hindistan ve başka yerlere de girdi. Devrim, gelişmekte olan ülkelerde gıda kontrolünü ele geçirmek için gizli yapılmalı ve bu hareket serbest piyasa yanlısı, komünizm karşıtı faaliyetler olarak gösterilmeliydi.

2.Dünya Savaşı sonunda Almanya’daki I.G. Farben’ın tesislerinin bombalanması ve bir moloz yığını haline dönmesiyle birlikte ABD kimya şirketleri dünyada en büyük konuma geldiler. Bu en önde gelen şirketlerden DuPont, Dow Chemical, Monsanto, Hercules Powder, ABD vatandaşlarının vergisiyle ürettikleri nitrojen ürünlerinde bir fazlalık yaşadılar. Bu nitrojen fazlası bomba ve patlayıcı yapımı için kullanılacaktı. 

Devamını oku

Politika Dergisi - Ekrem K. Oktay Mülakatı

   Cumhuriyet Halk Partisi’nin şahlanışı olarak yorumlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan seçildiği 33. Kurultay’da Parti Meclisi (PM)’ne giren 1982 doğumlu bir genç vardı: Ekrem Kerem OKTAY. Özellikle geri planda kalan genç ve kadınlarımızın siyasete katılımını özendirmek isteyen dergimiz, o PM’den ilk 27 yaşındaki Ekrem OKTAY’la röportaj yapıyor… Ekrem OKTAY’ı önceden de biraz tanırım. Umarım, başarılı olur ve örülen duvarlarda arkasından gelen gençler için büyük bir gedik açar…

* * *

Devamını oku

“Yeni Düzen”de Kılıçdaroğlu’nun Yeri

   "Sanki yeniymiş gibi, dünyayı hep büyüleyerek ve şaşırtarak ve insanoğlunun doğurganlığına değil de insanların unutkanlığına tanıklık ederek, bu kadar çok ahlâk ve politika sisteminin birbiri ardına bulunması, unutulması, yeniden keşfedilmesi, kısa bir süre sonra tekrar ortaya çıkmak üzere tekrar unutulması inanılır gibi değil.” (A. de Tocqueville)

Devamını oku

Yaşlanmayan İlhan Selçuk

Tarih bazı kişilerin üstünü çizer, bazılarının da altını. Hiç şüphe yoktur ki, İlhan Seçuk, tarih sayfalarında, altı çizilenler arasına yer alacaktır.

Nâzım Hikmet’in, geleceğine mutlak inandığı “Güzel günler göreceğiz çocuklar!” vaadi gerçekleştiğinde, İlhan Selçuk’un yeri daha bir belirginleşmekle kalmayacak, büyük anlam da kazanacaktır.. .

Tarih gelecek, o güzel günlerin sayfalarını şimdilik boş bırakmış olsa da, gelecekte 85 yıllık İlhan Selçuk destanı o sayfalar arasında oldukça geniş yer alacaktır.

Devamını oku

Siyasi Partiler Gerektiğinde Kapatılmalı mı? (2)

   “Siyasi Partiler Gerektiğinde Kapatılmalı mı? (1)” adlı kaleme aldığım konunun ardından, onun devamı niteliğindeki ikinci yazımda hukuksal açıdan biraz daha geniş yelpazede konuya değinmek amacını güttüm.

   Her fırsatta “Türkiye Devleti bir hukuk devletidir”, denilmektedir. Hukukçusundan siyasetçisine, yazarından yolda giden vatandaşına kadar herkes bu gerçeği dile getiriyor. Peki ama hukuk devleti ne demektir? sorusuna cevap aramadan gerçeğin ne olduğunu kavrayamayacağız. Dolayısıyla da “hukuk devleti” dediğimiz olgu ezberden öteye gidemeyecektir.

Devamını oku

Din mi, Bilim mi?

Muhafazakâr ve dinci çevrelerin, kendilerinin hoşlarına gitmeyen ve beğenmedikleri düşüncelere karşı verdikleri refleks hep aynıdır; ya zorla susturmaya çalışırlar (Sivas’ta olduğu gibi) ya da ideolojik sapkınlık derler (Evrim Teorisine dedikleri gibi). İdeoloji onlara göre sapkın, bozguncu fikirler taşır ve uzak durulması gerekir. İdeolojilerin yanlış bilinç olduğunu savunurlar. İşin esası şudur; bilimsel ideolojiler yanlış bilinç değildir, resmi ideolojiler yanlış bilinçtir. Dinler de resmi ideolojiler kapsamında değerlendirilebilir. Sanki dinleri ve dinsel düşünceleri savunanlar ideolojik davranmıyorlarmış gibi çok rahat bir şekilde saldırıya geçerler. Bir söz Tanrı’nın sözü olunca ideolojik olamaz mı?

Devamını oku

Samimiyet

“Neler yapmadık ki bu vatan için
Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik...”
(Orhan Veli)

Yaşamda samimiyet, yaptığımız işlerle, üzerimize aldığımız sorumluluklarla ve yerine getirdiğimiz fiillerle, kısacası bu tür süreçler içerisinde kendi iç barışımızla ilintili bir durumdur. Kendimizle barışık olmadan bir işe girişmemiz, yaşamda eylediklerimizle kavgalı olmak, samimiyetsizliği de beraberinde getirir. Bu ruh hali, önce kendimize, daha sonra da başkalarına olan güvenimizi yok eder. Kendimize ve başka insanlara güven ayrılmaz ikili gibidirler. Kendinden emin olan insan, başkalarına da güvenir. Kendine yalan söyleyen insan başkalarına daha kolay yalan söyler. Bir bilgenin dediği gibi, dünyanın en kolay, en masrafsız işidir insanın kendini aldatması.

Devamını oku

Sahte Kavga, Sahte Kahramanlık

İHH Vakfı’nın örgütlediği, İsrail kuşatması altındaki Gazze’ye gemilerle yardım götüren konvoya İsrail askerlerinin saldırması ve dokuz Türk’ün öldürülmesi, içinden geçtiğimiz dönemin en çok konuşulan ve tartışılan konularından biri oldu.  

Olay, “masumane bir insani yardım kampanyasına katil İsrail Devleti’nin saldırısı” olarak nitelendirildi ve bu eksende kamuoyu oluşturuldu. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok yerinde protesto gösterileri yapıldı ve İsrail devleti lanetlendi.   On binlerce insan sokaklara döküldü. Hiç beklenmeyen bir şekilde, birçok devlet İsrail’i kınayan açıklamalar yaptı. ABD ise sadece “üzüntü”lerini belirtti.

Devamını oku

PKK "Demokratik" Özerklik İlan Ediyor...

Yukarıdaki cümleden “Demokratik” sözcüğünü çıkarırsanız, gerçek niyetler bir kez daha apaçık ortaya çıkıyor. “Demokratik” sözcüğünü çıkarıyorum zira o sözcük orada PKK’nın asıl kimliğini gizlemek, örtmek amacı ile kullanılıyor. Tıpkı alakası olmadığı halde bazı devletlerin tanıtım cümlelerinde “Cumhuriyet” sözcüğünü kullanmaları gibi. Örnek: İran İslam Cumhuriyeti.

Devamını oku

Adnan Menderes ve Demokrat Parti

   Geçmişi bilmek bu günü değerlendirebilmenin ön koşuludur. Bu gün siyaset sahnesinde olanlar, kendilerini önceki partilerin birer devamı sayıyorlar. Gerçekten öyle midirler? Bunu ancak o partileri ve kişileri iyi tanımakla anlayabiliriz.

   Adnan Menderes dendiğinde akla ilk gelen idam sehpasında bir infaz fotoğrafı oluyor. Neden idam edilmiştir? Bu gün kimileri için doğru bir karar, kimileri için ise yanlış bir karar olarak niteleniyor. Tabii ki, Tanrı’nın verdiği canı Tanrı’nın alması en doğru olanıdır. Siyasi tarihimize bir baktığımızda bu temenninin sadece temennide kaldığını görüyoruz. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan günümüze kadar sayısız veziriazam (başbakan) idam edilmiştir. Hatta başını kaybeden padişahlar da vardır.

Devamını oku

Değişim Zamanı Gelmedi mi?

Dün TESEV’in düzenlemiş olduğu “Değişen Türkiye’de Siyaset, Kurumlar ve Vatandaşlık: Birlikte Yaşamak Mümkün mü?”adlı paneldeydim. Ne yazık ki bundan çok geç haberim oldu ve iki günlük panelin yalnızca ikinci gününde bulanabildim. Ama gerçekten harikaydı. İstanbul’un mozaiğine şahit oldum. Her dinden, her kültürden insan oradaydı.

Devamını oku

Modern Hayat

   Cumartesi, saat sabahın 6’sı. Telefonum çalıyor. Numaraya bakıyorum, ofis. Ama konuşmayı çok da beceremeyeceğim, yarı uykuluyum.

   “Bugün gelmeyecek misin?” diyor telefondaki ses.

   Gelemeyeceğim, lanet olası, bugün izin günüm.

   Bu iş çok kazandırmasa da, gene de şükretmeliyim. Daha da şanssız olabilirdim. En azından sigortamı ödüyorlar, fazla mesai ücreti vermeseler de, izin günümde, sabahın köründe arayıp uyandırsalar da, inanın bana daha da kötü işleri gördüm.

Devamını oku

Adı: Satılmış, Soyadı: Dönek

 “Gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun. O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl oturur? Bir dükkân açıyorsun, şirket açıyorsun, şirketi batırmak için elinden ne geliyorsa onu yapan bir yöneticiyi orada tutar mısın? İyi çalışmayan bir tezgâhtarı orada tutar mısın? Hemen ertesi gün kapıya koyarsın. Efendim 'ama medyada basın dünyasında böyle değil' Nasıl öyle değil? Aynen öyle.” (1)

2010 Mart ayının başında söyledi Tayyip Erdoğan bu lafları. Çoğu gazetenin genel yayın yönetmenleri, yazı işleri kadroları mesajı almış olmalı ki, yukarıdaki ifadelere iç sayfalarda bile yer vermediler. Başbakan, “basiretli tüccar” gibi konuştu. Buna karşılık bir babayiğit çıkıp, “Gazeteci tezgâhtar değildir” diyemedi.

Devamını oku

Sersefilin Düşü

     > Mert ATALAY

    Başka bir dil bu. İnsan beyninin parçalanmışlığına, bilgilerin kökensizce savruluşuna başka bir dil bu, karanlığın köklerine su.

   İşte böyle başlıyor dedi pervasız, kolera sokaklarının sersefili.

   Kaldırımları yalayan adımlara paraflar atan şairlerin ellerinden kaporta döşüyor muktedir keşler. Daha yeni sürülmüş ojeli elleri öpmeli, koklamalı kafa buluyor virane fiyaskolar. İşte… İşte dökülüyor bir kadının iki göğsünden bembeyaz cümleler, tutamıyoruz, kafamız boynumuza dek 359 derece dönüp avucuna sert kahve doldurulmuş dilberden her gün bir yudum kahve içen adamın adamlığına, adama ne şayet ne şahit simitçinin simitlerinin ortasından görünen dünya. Boşluk değil midir Kamil? Yuvarlak değil midir görünen her şey bir simidin ortasından…

Devamını oku

Eroğlu ve Ban Ki Moon

Cumhurbaşkanımız Sayın Dr. Derviş Eroğlu, bugün bizim saatimize göre akşam üstü 18:45’de, New York saatine (Atlantik saat dilimi) göre de 11:45’de BM Genel Sekreteri Ban ki Moon ile bir görüşme yapacak.
Bu görüşme gerçekte çok önemli.
Zamanlaması da aynı şekilde çok önemli.
Aslında önemsenmesi gereken konu da, Ban Ki Moon’un 18 Nisan seçimlerinde 2. Cumhurbaşkanı Talat’a destek vermek amacı ile Kıbrıs’a kadar gelmiş olması.

Devamını oku

Önüne Gelen Ülkeye Sızabilir ama VIP'e Almayın Kardeşim...

İstanbul Havalimanı VIP salonundaki kalabalığı gören Başbakan sinirlenir ve “önüne geleni almayın kardeşim salona” der. “Düzenleme yapın, olmaz ki böyle” diye ekler. Girenin çıkanın da bizzat takipçisi olacağını da belirtir.

Ne de olsa ülkemde huzur var.

Ne siyasi iradesizlik var, ne de ben bilirim ben yaparım diyen tekelleşen Başbakan var. Üstüne üstlük “terörü sıfır teslim almadık uydurmayın” sözleri ile de terördeki başarısızlığını kabullenen bir durum var.

Devamını oku