Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- AKP dış politikası giderek çıkmaza giriyor.
- Suriye’nin İçine Elini Sokup, Avucu Kapamak!
- Demokrat Parti'den AKP'ye Emperyalizmin Kıskacında ki Suriye
- Suriye'de Çatışan Kimler
- Meclisten Geçen Tezkere Ulusal Çıkarlarımız İçin midir ?
- Türkiye-Suriye Savaşı Kaçınılmazdır
- 10 Kasım'ın Hesabı
- Bordo Klavyelilere...
- Çocuk Hakları
- Suriye'ye Girsek mi?
- Suriye'de ki Savaşın Galibi İsrail
- ABD'nin Suriye'ye Müdahalesi Kesinleşti
- İran, ABD; Türkiye Politikaları
- Suriye’deki Ateş Lübnan’a da Sıçradı
- Aziz Nesin Niçin Haklıydı?
Suriye Düşerse, Türkiye de Düşer
Suriye-Türkiye Dostluk Komitesi, Suriye’de yaşayan Türk ve Suriyeli vatandaşların son emperyal saldırıya, karşı durmak için oluşturdukları bir sivil toplum girişimi.
Suriye iş dünyası ile işbirliği içinde ve tabii ki resmi kuruluşlardan izin alarak Türkiye’den bir heyeti Suriye’ye davet ettiler. Ben de davet edilenler arasındayım.
Komite başkanı Prof. Dr. Mehmet Yuva, bu heyet oluşturulurken, TBMM içindeki bir çok milletvekili ve siyasinin , AKP’den CHP den MHP’den Saadet Partisinden, bir çok ismin, her cenahtan gazetecilerin davet edildiğini söyledi. Ulaşamadığı bazı isimlere ulaşmakta kendisine yardımcı oldum.
Çünkü böylesi bir ziyaretin iki komsu ve akraba millet arasında şart olduğu kanısındayım. Nazlı ılıcak’tan, Reha Muhtar’a kadar, Fatih Altaylı’dan Salih Tuna, İbrahim Karagül’e, Balçiçek İlter’e, Ahmet Hakan’a kadar tüm basın yayın organlarında çalışan gazeteci ve televizyoncular ayrım gözetilmeksizin davet edildi. Bir kısmıyla doğrudan ben görüştüm.
Akademisyen ve çeşitli konuların uzmanları, Kamusen gibi sendika başkanları davet edilmişti. Birçoğunun cevap bile vermediği öğrenildi. Bunda ‚yukarısı ne der’endişesinin hakim olduğu satır aralarında söylendi.
Emperyal tehdit altında olan, sokaklarında batılı aktivist ve silahlı çetelerin fink attığı, her yanından bir anda pıtrak gibi terörist faaliyet fışkıran Suriye, Arap baharı adı altında bölgeyi çökertme operasyonunda bir halkadır. Farklı batılı istihbarat çeteleri pimi çekilmiş bombaları dara’da, deir ez Zor’da lazkiye’de , şam’da patlatmaya kalkmişlardır. Devlet terör faaliyetlerine karşı orduyu alarma geçirmiştir.
Dışarda yıllardır çöreklenmiş ‚muhalefet’ batı istihbaratı ile eşgüdümlü saldırmaya başlamıştır. Içerde ‚peaceful’ barışcıl (!) eylemciler, tonlarca silahla sokakaları kana bulamış, kamu binalarını yakmış, öldürdükleri insanları köprülerden fırlatmışlardır… Suriye’nin içinde terör orduları ve istihbarat ajanları fink atmaktadır.
Ama küresel basında tek cümleyle özetlenebilir bir haber vardır!: ‚Suriye halkının demokratik taleplerine karşı duran eli kanlı diktatör!’
Soru şu: Neden şimdi tehditler savuranlar, 2011’e kadar onlarca yıldır, baskı zulüm ve demokrasi dışı uygulamaları sözkonusu etmemiştir?!
Bu soruların cevabı onların dilinde ‚konjonktür’!
Bizim için bellidir: Ortadoğunun sırası gelmiştir!
Irak’dan aşağılara kayma /paylaşma vaktidir! Enerji kaynakları su yolları stratejik bölgeler çeteler arasında rekabetin durumuna göre pay edilecektir!
Dolayısıyla ’Kurt, kuzuya ‚suyu bulandırıyorsun. Seni ne yaparsan yap yiyecem!’demektedir. Bu oyunda kuzuyu yakalayıp boynunu bıçağa hazır etme işi Türkiye’ye verilmek istenmektedir!
Bu haberin kokusu yayıldığında sessiz bir çığlık yeri göğü inletmiştir…
Türk milleti komşu akraba Suriye’ye KARŞI bir müdahaleye DİRENECEKTIR!
Bunu belki de en iyi duyan batının içerdeki adamları, temsilcileri, işbirlikçileridir!
Batının deli gömleği içinde kıvranıp milleti de deli gömleği içine sokmak isteyenler becerememişlerdir.. Ayrıca gelecekleri de belirsizdir…
Küresel çete savaşları içinde kimin üstte kalacağı da belirsizdir. Bu toz duman arasında iki kardeş millet, başlarındakiler ne derse desin elele verecektir. Geçen yüzyılda tüm coğrafya el değiştirecekken, bu yöntemle tarihin akışını değiştirmişlerdir.
Bu bölgede müslümanı müslümana kırdırma oyunu da, etnik savaşlarla bölüp yutarak Asya’nın enerji kaynaklarına uzanma oyunu epey eskidir!
Bu oyuna karşı Avrasya’nın da elinde güçlü kozlar vardır. Ve zamanı geldiğinde bu hain oyunun en sert dönemecinde yani Türkiye İran, Suriye halkasında batının oyunu bir kez daha bozulacaktır.
İşte o nedenle bizler bu millete ve bu milletin akrabası olan kardeş milletlere güveniyoruz. Kirli çete oyunlarına karşı onlarla elele vermeye, sorunlarımızı batılı sırtlanlar araya girmeden kendi aramızda konuşmaya gidiyoruz.
Emperyalizm Ermenistanla Gürcistanla Yunanistan’la İsrail’le Türk heyetlerini kaynaştırmaya çalışırken , gazetecileri kanka ilan ederken alkışlıyorlardı… Şimdi iki komsu ülkenin aydınları , batı dayatması bir maceraya karşı durmak için, bir komşu ve akraba ülkeyi ziyaret ederken hakaret ve çamur kampanyası açtılar.
Küresel çetelerin oyunları ancak bölge ülkelerinin dayanışmasıyla bozulur. O nedenle İran Suriye Türkiye Rusya arasındaki herhangi bir yakınlaşma Batılı çevreler ve işbirlikçilerinin ödünü koparır.
Provokasyonlar, suikastler, terör eylemleri sahneye konur… Bölge ülkeleri arasına kama sokulur! Çamur kampanyaları sahibinin sesi ekranlardan yayılır: ‚
Onlar Suriye ajanı! Ergenekonun Suriye kolu!’ ‚zaten ne Arabın yüzü ne Şam’ın şekeri!’
Hem arap’ın yüzü hem şamın şekeri!
Onlar bizim akrabalarımız..
Bizim derdimiz ne Esad’a destek olmak ne baas partisini savunmak.. Hiçbiri sütten çıkmadı..
Ama kardeş ve akraba Suriye halkıyla elele, bu bölgede kurulan kapandan çıkabiliriz…Tüm dengeleri bozacak bir ülkeler arası çatışma, bu coğrafyayı yüzyıllarca sürecek bir istikrarsızlığa mahkum edecektir. Ortadoğunun ortasında duran israil kördüğümü gibi 2. 3. 4. kördüğümler meydana getirecektir. Ve böylesi bir müdahale Türkiye’yi de yokedecektir.. O nedenle diyoruz ki:
Suriye düşerse, Lübnan düşer, Suriye düşerse İran düşer, Suriye düşerse Türkiye düşer…
Avrasya kilidi dağılır… O kapıdan girenler Avrasyayı mahveder..
Ve Türkiye müdahil olmadan bu bölgede Batı kanlı heveslerini hayata geçiremez.
İşte o nedenle Suriye ve Türkiye’deki akil insanlar, aydınlar, gazeteciler, siyasi şahsiyetler, sanatçılar Suriye Türkiye Dostluk hareketi çatısı altında bu gidişe DUR! Diyecekler.
Emperyal hedefler uğruna bölgemizin kana bulanmasına izin vermeyecekler.
Türkiyeyi yönetenler, hergün şehit veren bu ülkeyi kimin kana buladığını bilmektedirler. Kandil’den Kuzey ırak’dan çıkan yılanın başı Pentagon’da NATO’da Birleşmiş Milletler’de AB’ organlarının içindedir.
Savaşacaksak onlarla savaşılır.. Tehdit altında bırakılan bölge ülkeleriyle değil!
Banu AVAR
iletisim@politikadergisi.com
Yorumlar
yine unuttuk...
Sayın Avar zinciri güzel kurmuş, sunuşu güzel. Suriye-Lübnan-Türkiye-İran...
Ancak, bence bu formülde fahiş bir hata var! Suriye uyguladığı light politikalarla, yaptığı anlaşmalarla artık İsrail için tehlike olmaktan çoktan uzaklaştı. Petrol dersen yok.
-ee ne kaldı?
-PKK illetini yıllarca içinde barındıran Suriye değil miydi?
-Dr.Bahoz denen suriyeli katil pkk.lı lideri hazırlayan kimdi?
-Düne kadar Hatay'ı haritalarında gösteren, her fırsatta düşmanca tutum sergileyen Suriye değil miydi?
İran için bu durumun ciddi bir tehlike olduğundan hiç kuşku yoktur.
Çok saygı duyduğum bir düşünür olan Sn.Avar'ın bu konudaki yaklaşımını gözden geçirmesinde fayda olduğunu düşünüyorum...
Saygılar.
hani değerlendirme?
Sayın Avar'ın yaptığım eleştiriye 2 satır cevap vermesini beklerdim.
Şaşırdım doğrusu!!!!!!!!!!
Yeni yorum gönder