Politika Dergisi 24-25 Ocak 2010 Bülteni

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Olağanüstü Hâl mi Dediniz, Nerede?

Yıllardır yırtınıp durdum “memleket paramparça olacak” diye…

Oyun çok âşikâr ve merhametsizce oynanıyor. Zâten emperyalizmin, kolonializmin (bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Colonialism veya http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%B6m%C3%BCrgecilik) merhameti olmaz.

Kolonializm için Türk Dil Kurumu (TDK) kolonyalizm demiş, okuma özürlü çoğunluğumuz bunu “kolonya tutkunluğu” sanacağı için, ben kolonializm demeyi tercih ediyorum.

Devamını oku

Türkiye'nin Güvenliği Açısından Irak'ın Kuzeyinin Önemi Nedir?

Soğuk Savaş sonrası yaşanan gelişmeler Türkiye’nin jeopolitik havzasında yaşanan hareketlenme birinci ve “ikinci körfez savaşı” ertesi Irak’ın kuzeyinde yaşanan fiili durum ve Türkiye’ye karşı hızını arttıran bölücü terör faaliyetleri bölgenin Türkiye’nin güvenliği açısından tartışılması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.

Kuzey Irak, günümüz Irak Cumhuriyeti’nin 36. paralelin kuzeyinde kalan Türkiye’nin Güneydoğu sınırına komşu olan bölgeye verilen isimdir. Coğrafi konumu ile Fırat ve Dicle havzasını Anadolu’nun doğusu ile; Ortadoğu’ya ise Anadolu’nun doğusu üzerinden Hazar Havzası ile birleştirir. Musul, Zaho, Erbil, Telafer bu bölgenin içindedir. Kerkük’ün durumu ise günümüzde tartışmalı olmakla birlikte Türkiye’nin güvenliği açısından Kuzey Irak’la beraber düşünülmelidir. Bölge jeopolitik ve jeokültürel olarak değerlendirilebilir. Demografik olarak bölgede Kürtler, Türkmenler ilk sırayı almaktadır; ayrıca Araplar ve az sayıda Asuriler yaşamaktadırlar. (Dursun, 2006:5-12)

Devamını oku

Tarihi Perspektiften Şark Meselesi ve Onun Günümüzdeki Uzantısı Kürt Sorunu (1)

   Giriş

   Birkaç ay öncesine bir bakalım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül  “ileriki günlerde çok güzel gelişmeler olacağından” ve “büyük fırsat” gibi ifadelerle, kamuoyunu muallakta bırakacak bazı gelişmelerin haberciliğini yaptı.

     Ardından, aralarında Başbakanın da olduğu hükümet yetkilileri önce “Kürt Açılımı” sonra biraz değiştirerek “Demokratik Açılım” konusunu ortaya attılar. Bu paketin içinde ne olduğu tam olarak bilinmemektedir, çünkü zaten AKP hükümeti, Kürt kökenli Türklere yönelik yapabileceği açılımları evvelden yapmıştı. Açılan, fakat sonra talep yetersizliğinden kapanan Kürtçe kurslar, devlet eliyle açılan Kürtçe televizyon kanalı vb.

Devamını oku

Sınırda Dikili Bir Taş Olmak

Yine canımız yandı. Yine yürekler dağlandı… Yine baskın, yine kahpece saldırı.. 2 günde yirmi can. Her an kulaklar tetikte... Hakkari’den, Yozgat’tan, Van’dan, Tokattan!.. Ve dün sabah da İstanbul’dan… Yer, bölge, ayırt etmeden, şehir, kırsal, ova bayır.. Cayır cayır… Yürekler yanıyor, analar ağlıyor!.. Analar ağlamasın sözüne inat!..

Ağlayan analar hep birbirine nasıl da benziyor!..Hepsi de karayağız, bağrı yanık.. Ya tek odalı bir gecekondudan, ya kırsalda bir ilçeden, ya da bir dağ köyünden…

Devamını oku

Ya Musul, Ya Diyarbakır

Geçen yıl bu zamanlar başlayan açılım söylemi önceleri cesurane biçimde Kürt açılımı olarak telakki ediliyordu. Kamuoyundan gelen tepkiler ve BDP’yle, o zaman ki adı DTP, görüşmelerin tıkanması sonucu açılım kabuk değiştirdi, Kürt adı çıkarıldı ve birden “demokratik açılım” oldu. Seçimlerin yaklaşması, Habur krizinin sağduyulu vatandaşları bile tahrik etmesi, iç ve dış politikada zorluklar yaşanması açılıma yine kabuk değiştirtti ve bu kez de açılımın “milli birlik projesi” olduğu dile getirildi. Seçimler daha da yaklaştı, acaba AKP açılıma yeni bir isim vererek imaj yenileme yoluna gider mi? Belki de bu kez açılımın adı “Türk Birliği açılımı” olur, çünkü seçim çanları çalmaya başladığı an nasyonalist duyguların okşanması dünya siyasetinin olduğu kadar Türkiye siyasetinin de ayrılmaz bir parçasıdır.

Devamını oku

Yalancı "Birlik" Çağrıları

22 Haziran günü yazdığım yazıda, halkın teröre karşı gösterdiği tepkilerin cılız kaldığını tespit ettikten sonra, bunun nedenleri üzerine çözüm aramak gerektiğini vurgulamıştım.

22 Haziran günü ilkkursun.com sitesindeki haber başlığı sorunu yeterince özetliyor: “EY TÜRK MİLLETİ BU TEPKİSİZLİK NE KADAR SÜRECEK”

Halkın sorunlar karşısında kendiliğinden hareket geçmesi beklenemez. Bir halk hareketinin gelişmesi için, yönünü ve adımlarını belirleyecek fikir ve örgütlenmelere ihtiyaç var. Normal koşullarda siyasi partiler ve kitle örgütleri, bu ihtiyaca cevap vermek üzere kurulurlar. Fakat Türkiye üzerine yapılan Haçlı Seferi, “memleketin bütün tersanelerini” olduğu gibi, bütün örgütlenme mekanizmalarını da denetim altına almış durumda. Yani emperyalizmin ülkemize yerleştirdiği siyaset kültürü, milletimizin bütün örgütlenme imkân ve kabiliyetini sınırlamış halde.

Devamını oku

Terörün Gizli Taşeronları

“Terör öyle bir maniveladır ki, bir defa insan onun kulpuna elini kaptırdı mı, bir daha bırakamaz. İlk hareketleri kendi tanzim edebilir. Fakat ondan sonra, kendi bildiği gibi dönecek olan makinenin, kolu kopuncaya kadar esiri olur!”

(Mustafa Kemal Atatürk)

 

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türkiye halkına ‘Türk milleti’ denilerek kurulan bu devletin üzerinde oynanan oyunlar, yüreği asaletle dolu, yüksek ülkü sahibi Türk askeri ve milleti sayesinde bugüne kadar başarıya ulaşamamıştır. Türk askeri “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini özümsemiş, başkalarının topraklarına göz dikmemiş, topraklarına göz dikene karşı, vatanını canı pahasına savunmuş, savunmaya da devam edecektir. Ancak bu durum tek başına bir milletin, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için, bir toplumun mutlu ve huzurlu yaşaması için yeterli midir? Kaybedilen canların, trilyonların, sadece bu savunma mantığıyla acısı hafifletilebilir mi, kayıplar geri getirilebilir mi?

Devamını oku

Terör Gerçeği

25 yıldır herkes terörle ilgili bir şeyler söylüyor. Belki de en çok konuşulan konuların başında gelen konu bu. Son dönemde yine artan terör olayları acaba neyi anlatıyor; önlemek, yok etmek için ne yapmak gerekir, biraz inceleyelim.

İlk önce terör örgütü PKK ne için kurulmuştur, sorusuna gerçekçi cevabı aramak lazımdır. ABD, bu gün haritalarda gösterilen yerde bir Kürt devletinin kurulması için PKK’yı kurdu. Yani PKK, bir anlamda ABD’nin bölgedeki yasal olmayan silahlı faaliyetini oluşturup belirli bir plan çerçevesinde Kürt etnik kimliğinin öne çıkarılması için kurdurulmuştur. ABD kendi planlarını uygulamak adına her malzemeyi, her insanı, her devleti kullanır. PKK’nın bu güne kadar yaptığı eylemlerin %90’ı bu Kürt etnik kimliğinin ortaya çıkması içindir.

Devamını oku

Önce Can Sonra Canan

Ülkemiz, bölgemizde ve dünyada son bir haftada çok önemli ve etkisini yıllarca gösterecek olaylar meydana gelmiştir. Öncelikle aynı zamana denk gelen iç ve dış politikamızın önemli bir kısmını belirleyen olaylar dizisine bakmanın gerekliliğine inanmaktayız. Çünkü, gerek bölgesel, gerek ise küresel bir aktör olan Türkiye’nin Ortadoğu’da barış ve istikrarı güçlendirmek için politikalar ürettiğini ve bu politikanın ise Komşularla Sıfır Sorun çerçevesinde güçlendiğini bilmekteyiz. Son yaşanan olay göstermektedir ki ülkeler arasında iktidar hırsı, çıkar ve güç mücadelesi olduğu sürece sorun yaşamamamız imkânsızdır. Ve bunun sonucunda da sıfır sorun politikasının gerçekleşmesini imkânsız ve zor olduğunu belirtmek hiç de yanlış olmayacaktır.

Devamını oku

Marksizm ve Kapitalizmin Krizi

*Özgün adı: Marxism and the Crisis of Capitalism

   İngilizceden çeviren: Neylan ÇEVİK

Kapitalizm, en büyük krizini 1930’lardan itibaren ve hatta daha öncesinden beri yaşamaya başlamıştı. Bankacılık sistemi Amerika’da, İngiltere’de ve birçok diğer ülkede devletin büyük müdahaleleriyle erimeden kurtarılmıştı. Aniden dünya borsaları düşmüştü. Uzun ve derin bir durgunluk muhtemeldi. Kapitalizm, yıkılmanın eşiğine dayanmıştı, demek yanlış olmazdı.

Devamını oku

İnsan Üzerine

“İnsan düşünen bir hayvandır, insanları tanıdıkça hayvanlara saygı duyuyorum.”

(Aristoteles)

Bir uçağı arabadan farklı kılan şey nedir? Yani neden arabaya araba, uçağa uçak diyoruz? Neden ikisine de araba demiyoruz? Tam olarak hangi noktada ayrılmaktadırlar?

Şimdi bir karşılaştırma yapalım ikisi arasında: İkisinin de tekerlekleri var. O halde tekerleği olması uçağı uçak yapmaz.

İkisinin de pencereleri var, ikisi de karada gidebiliyor. Ancak uçak uçaktır, araba da arabadır. Neden?

Devamını oku

Rumların Zikri Belli Oldu

Müzakerelerin gidişatı ve Hristofyas’ın yaptığı açıklamalar ile tavırları, hedeflerinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaya başladı.

Dr. Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Hristofyas’ın tavırları belli bir şekilde gün be gün değişime uğruyor.

Karşısındakinin her istediğini kabul edecek birisi olmadığını anladıkça, doğru orantılı olarak da her gün biraz daha daha agresif ve hırçın olmaya başladı.

Hayra alamet değil bu.

Devamını oku

Burjuva Demokrasisi Rıza Üretir

Burjuvazinin, insanlık için en ideal yönetim şekli olarak ileri sürdüğü ve savunduğu demokrasi, bilindiği gibi burjuva demokrasisidir. Fransa’da ortaya çıkmış ve burjuvazinin sınıf egemenliğinin aracı olarak oturtulduktan sonra yaygınlaşmıştır. Uygulanma biçimi, temsil sistemine dayanır. Bu sistemin özü, bireyleri, azami olarak siyasetin dışında tutarak toplumu apolitikleştirmekten başka bir şey değildir. İnsanların aktif politika içinde olmaları istenmez. Egemen sınıflara göre politik insan tehlikeli insandır. Söz, yetki ve karar hakkını kullanmak ister. Sürekli sorgulayan ve hesap soran kitleleri yönetmek zorlaşır. Bundan dolayı, kitleler siyasetin genellikle dışında tutulur ve dört beş yılda bir yapılan seçimlerle toplumun kendi yöneticilerini seçme özgürlüğüne sahip olduğu imajı verilir. Burjuvaziye göre en güzel yönetim biçimi budur ve başka bir modeli denemeye gerek yoktur. Bu sözde özgürlüğün işlevsel olmadığı artık anlaşılmıştır.

Devamını oku

Sevgisiz Hayat

Çoğumuz yaşamı bir “savaş” olarak kabul ederiz ve bu “savaş”a uygun yaşamaya çalışırız. Doğrudur bu yaklaşım, ancak bu “savaş”ın gereklerini yaşamın içerisinde yerine getirdiğimiz oldukça şüphelidir. Önümüze çıkan engellerle, bizleri kuşatan yaşam şartlarıyla savaşırken kendimizle yapmamız gereken savaşı ya unuturuz ya da görmezlikten geliriz.

Yaşamın bir “savaş” olduğunu düşünüyorsak eğer, ilk yapmamız gereken savaş kendimizle ve kendi içimizde olmalıdır. Kendini kurcalamayan, yapıp bozarak tekrar kurgulamayan ve kendini yenilemeyen insanın çevresini değiştirmesi ve başka insanları gerek fikirleriyle gerekse davranışlarıyla etkilemesi ve değiştirmesi zordur.

Devamını oku