Ağustos 2009

Kurucudan (2) ..

  

   Yarınları yaşanabilir kılmak adına, "Politika" içinde var olanları politika içinde tutmak, "Politika" dışında kalanları ise politikaya çekmek için uğraşıyoruz. Tarafıma ulaşan bir sorudan hareketle hareket edecek olursam bahsettiğim uğraşı burada sonlandırmam beklenebilir. Soru şu:

   "Ya politika için tehdit olanları politikaya çekerseniz ne olur?"

   Cevabım bundan gayet memnun olacağım yönünde; çünkü benim bugün politika ile uğraşmamın temel nedeni de bu.

   Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden bir an sonra, karşı devrim için harekete geçen güçler, politika içinde asimile edilmek istenen, farklı politika anlayışı olanları ön plana çıkardılar. Kısacası politika ile terbiye edilmek istenen inkilapçı politika düşmanları, bulundukları politik sahnede daha aktif görev aldılar. Bu inkilapçı politika düşmanlarının daha aktif görev almaları ya insanları politika içinde asimile etti ve kendine benzetti ya da politika dışına itti. Özcesi karşı devrim süreciyle birlikte politika, politikayı köreltecek insanlar tarafından sahiplenildi ve halen de onlar tarafından idare edilmekte. Karşılarında ise Politika Dergisi ve ona benzer birçok örgütlenme var.

   Sonuç olarak bugün politika düşmanlarını dahi politikanın içine çekebilirsek, onların karşısında politikayı sahiplenecek, farklı tarzda örgütlenmeler yeşerecektir.

   Gerçek politika, ülkemizi ileriye götürecek, herkesin katıldığı katılımcı bir sevda değildir de nedir?

   Sizi politikaya davet ediyorum. Her ne görüşte olursanız olun.

   Saygılarımla...

  

Gökhan DAĞ

   Politika Dergisi Yürütme Kurulu Başkanı

Gokhan.Dag@PolitikaDergisi.com

Anıtkabir'de 500'lük YAP-BOZ; Atatürk portreleri

Soruyorum:

Anıtkabir Komutanlığı görevlerinden biri; Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmeliğin 8. Maddesi’nin ( g ) bendinde:
 
“ …, Atatürk'ün dünya görüşünü yaymak ve yaşatmak amacıyla hatıra eşyası hazırlamak veya yaptırtmak, halka sunmak.” Şeklinde tanımlanmıştır.
 
Ve aynı yönetmeliğin 70 ve 71’inci Maddelerinde Anıtkabir Derneği ile bu çalışmanın nasıl yürütüleceğine dair imzalanan protokolden söz edilmektedir.
 
“…, Atatürk'ün dünya görüşünü yaymak ve yaşatmak…” görev bilinciyle Anıtkabir Komutanlığının, Mustafa Kemal Atatürk’ün bazı portrelerini Anıtkabir’de, YAP-BOZ’a dönüştürmesi  bağlı olduğu Genelkurmay Başkanlığının bilgisi dâhilinde midir?
 
Atatürk’ün portrelerinin bazılarını YAP-BOZ yapmak ve Anıtkabir Müze çıkışı satmak fikri, Anıtkabir Komutanlığınca, Anıtkabir Derneği ile imzalanan protokole ve Anıtkabir Derneği kuruluş amacına uygun mudur?
 

Kürt Oyununa Karşı Açılalım Güzelleşelim!

 

 

Nabza göre şerbet dağıtanlar “içelim güzelleşelim” veya “içelim dağıtalım, gece bizim” der. Bizimkisi de o hesap, herkesin gönlünce olacağız diye kendimizi perişan ediyoruz.

Kürt sorunu çözümü için kapı kapı dolaşma turları meyvelerini vermeye başlıyor.

 

Birileri mutlu…

 

Tarihi fırsat diye adlandırılan, demokratik parlamenter sistem içerisinde TBMM çatısı altında çok çok önemli toplantıyı gerçekleştiren Erdoğan’ın umutlu. Ancak, çözümü; sorunu yaratanlarda ve sürdürmek isteyenlerde araması endişe verici. 

Politika Dergisi Sayı 17 Hakkında

  Politika Dersisi Sayı 17, Ağustos 2009; 10 - 12 Ağustos tarihleri arasında yayına girecek. Yeni sayımızda Politika Dergisi yazarlarının makalelerini okuyabilir,

   17 Ağustos Marmara Depremi'nin yıldönümü olması sebebiyle, konunun uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür ile deprem ve siyaset ilişkisini irdelediğimiz mülakatımızı okuyabilir,

   Konuk yazarlarımızdan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan'ın İktidar Partisi ile ilgili makalesini okuyabilirsiniz.

 

   iletisim@PolitikaDergisi.com

Bebek Katili İçin Açıldık Saçıldık

 

 

“Burası Bodrum değil Tunceli

 

 

 

 

Munzur ile Pülümür Çayı kumsallarını tercih edenler 38 derece sıcaklığa rağmen “sözde Kürt sorunun açılımı gölgesinde” serinliyormuş

 

Neden şimdi açıldık saçıldık öyle ya, o çay hep oradaydı.

 

Terör silahını kullananların hesabı ortada, kan dökmek, bölgenin gelişmesine engel olmak, böylece hâkimiyetlerini korumak.

 

Elebaşlarına da krallar gibi bakılıyor nasılsa, bir kuş sütü eksik.

Politika Dergisi - Naci Görür Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Nuran TALAY

 

Finansal Krizde, Finansal Formüllerin Önemi

Yazar: 
Timur Veysel Doğruok

   Finansal krizin, iş potansiyellerini etkilemesi üzerine, işletmelerin faaliyetlerindeki azalmalar ile borç stoku ve ödemeler dengeleri gibi konular daha etkin biçimde gün yüzüne çıkmıştır.

Gündeme Dair (Sayı 17)

 

 Gündem denilen şeyle, o kadar çok uğraşıyoruz, uğraştırılıyoruz ki, bazen yaşadığımız acıları, devrimleri, zaferleri bile unutabiliyoruz.
   “Unutma, unutturma” diye acılarımızı geri plana ittiğimiz, bir nevi züğürt avuntusuyla artık depremden ölüm yok diye kükrediğimiz 17 Ağustos 1999 Depremi’ni ve deprem sonrasını o kadar çabuk unuttuk ki. Kimisi çıktı acil eylem planımız hazır dedi, kimisi çıktı İstanbul’da yıkıcı bir deprem olmayacak dedi. Kitlendik kaldık İstanbul’a. 17 Ağustos’un ardından gelen Düzce Depremi’ni hiç hesaba bile katmadık.
   Depremde binlerce vatandaşını kaybeden Düzce’nin acılarını unutması için Düzce’yi bir anda il yapıverdik. Neymiş efendim ile (vilayete) daha çok önem verilirmiş. Bu zihniyette olan bir yapılanmanın köyden kente göçü engelleyebilme ihtimali sıfır olduğundan kentsel sorunların en büyüğünü bugün İstanbul çekmekte.
   İlerleyen sayfalarda deprem konusunda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından Naci Görür’ün dergimizle yapmış olduğu mülakatı okuyacaksınız. Mülakatı okuduğunuzda da nasıl bir geri plana itilmişle karşılaşacağınızı göreceksiniz. Ölüme terk edilişinizi, sessizliğe gömülme ihtimalinizi çok daha iyi anlayacaksınız.
   “17 Ağustos’u unutma, unutturma.” Tabii, bu gündem denilen rezillik senin zihninde hala bir şeyler bıraktıysa.

Sürecin Süreci (1)

Bugün var olan, yarın yok olduğunda; bugün yapılacaklar dünü yok etmeye endekslenebilir ve bugünden dünün yıkımı, bugünün ertesi gününde var olan bugünü de aratacak sonuçlar doğurabilir.

 

   Dikkatli okunursa Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden bugüne, Türkiye’nin mevcut durumunu tek bir cümleye sığdırmaya çalıştığım görülebilir. Bu cümlenin yaratmış olduğu tarih, kimilerimiz için övünülecek, kimilerimiz içinse yerin dibine sokacak sonuçlar yaratmıştır.
   Övünmesi gerekenler mirası kısmen de olsa yok etmek için çaba gösterip de başarıya çok yakın olanlar ile hala bu mirası savunma becerisi gösterenlerdir. Yerin dibine girmeyi hak edenler ise mirasa sahip çıkmayıp onu yıkmaya teşebbüs edenler (ki bunlar yakında övünmek üzere olanlardır) ve bu teşebbüs eden grubuna katılmaya yaklaşmış olanlardır (yerin dibine yaklaşmış olanlar). Anlaşılacağı üzere bu iki grup arasında kişinin gelgit yaşaması mümkündür; fakat bu gelgitlerin geçmişe dönük incelenmesi gerekir. Örneğin yapmacık tavırlarla gruplar arası gelgit yaşıyormuş gibi kendisini gösteren insanların tehlikeleri iyi kavranmalıdır. Bu duruma örnek olarak Recep Tayyip Erdoğan verilebilir. Başbakanımızın mirasa sahip çıkanlar ile mirası yok etmek isteyenler arasında gidip gelebilmesi laikliğe inancı ile resimlenmiştir.
   Bu yazımda, dikkati, gruplar arasında sahtece gelgit yaşayanlara veya gruplarda sabit kalanlara değil; gruplar arasında gerçekten gelgit yaşayan biri hakkında yazacağım: İsmet İnönü

Kürt Açılımı, Gaflet ve Dalalet ve Hatta Hıyanet Mi?

 

 

 

Tarihi fırsat,

Tarihi girişim,

Tarihi gelişme,

Tarihi yaklaşım,

Tarihi yol haritası,

Tarihi elebaşı,

Tarihi…

 

İktidar Partisinin Genel Başkanı Başbakan Erdoğan’ın, sözde Kürt sorunu çözümüne yönelik  “Kürt Açılımı”  projesi ile muhatap aldığı terörün elebaşı ve destekçileri olduğuna göre bu girişim devletimize ne kazandırır?  Öncelikle, Başbakan tarafından bunların açıklanması gerekir.