Ağustos 2009

300 bin dolara "Özgürlük"

 

Yazıyordu bir yerde; okumuştum bir kere:
 
"17 yaşında komünist değilseniz yüreğiniz, 40 yaşında hala komünistseniz kafanız yok demektir."
Zülfü Livaneli hem yaşlandı, hem de kafalı adam; bizler gibi "kompleksli ve boş yere, sinir boşaltmak için" yazmıyor bir yerlere... Her şeyin bedeli var: Hem de "dolar"!
 
O yazıyı okuduğum zamanlar, "telif hakkı" bu şekilde işlemediği için, yazardan çok yazının özüne bakardık bizler. Sonra, şayet öz pekiştirirse diğer yazılarda akılda kalabilirdi yazar da…
 
"Makul insan kendini dünyaya uydurur; makul olmayan ise dünyayı kendisine uydurmakta ısrar eder. Tam da bu sebepten, bütün ilerleme makul olmayan insandan kaynaklanır." (G. Bernard Shaw)
 
Makul olmayan; 3G, makul olan; Livaneli…
 
 Özgürlüğünüzün kıymetini bilmeli;
 
"Okulda defterinize, sıraya, ağaçlara” * yazmayı ihmal etmeyin!
 
İyi para var: 300 bin Dolar!
 
 
Satmışım özgürlüğü!”
 
 
Erdinç AYDIN
 
 
erdinc.aydin@politikadergisi.com
 
 Not:
 
*  Zülfü Livaneli, "Özgürlük" adlı bu bestesini  3G için satmış bu noktada kendisine yapılan eleştirilere de yanıt vermiş: Özgürlüğü neden satmışım; Ulan it oğlu it, sende yaz sende sat!” Zülfü Livaneli, (mynet.com)

HANGİ ZAFERİ KUTLUYORUZ?

HANGİ ZAFERİ KUTLUYORUZ?

30 Ağustos zafer bayramı…

Bugünkü ahval ve şeriat içinde hangi zaferi kutlayacağız?

O zaman Türk milletinin karşısında eli silahlı düşmanlar vardı, bugün ise meydana çıkmaya cesaret edemeyen, kalleşçe arkadan vurmaya çalışan düşmanlar var.

Hangisi daha kolay?

Düşmanının kim olduğunu bilerek mi savaşmak?

Yoksa kimle savaşmak zorunda olduğunu bilmeden boşluğa kurşun sallamak mı?

O gün ile bugün arasındaki tek fark budur. Yoksa bir şey kazandığımız yok. Savaş hala devam ediyor ve bu defa kalelerimiz içten kuşatılmış, Truva atlarına biat ediyoruz.

30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun.



 

Fikrim bile "yabancılaşıyor" fikrime!

Özgürlüğü kimler sevmedi ki?
Hem de;
O derece sevdiler ki:
Sevdikleri için hanımlarının onlara, onların hanımlarına yaptıklarını yaptılar ona. Sığdıramadılar sevdiklerinden bir yerlere:
 
“Yüreklere”…
 

Türkiye Direndikçe Senaryolar Uyarlanıyor

 

Aydınlığa çağdaşlığa ulaşmanın en temel kuralı Atatürk ilke ve İnkılâpları doğrultusunda yürütülecek Milli Eğitimdir, okumayan çocuk kalmasın. Türkiye de hukuk, yargı baskı altında. Kadrolaşma tüm devlet kurumlarında. Türkiye kutuplaştırılıyor. Laikliğe aykırı fillerin odağı haline gelmesi iddiası ile iktidar partisi fişlendi.

Ve Ergenekon senaryosu ile susturuldular.

Başbağlar, Ağlarsa Anam Ağlar...

Devlet “Baba” ferman buyura:
 
Analar ağlamasın!” ,Dinsin göz yaşları
 
Bir ölünce mi ağlar insanın anaları?