Kendine Demokrasi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Erhan Ayaz
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02.01.2009

                                                               

Yaklaşık olarak son 8 aydır hayatımızın parçası olan ‘Kürt açılımı’ ya da ‘Demokratik açılım’ ile daha demokrat bir ülkeye kavuşacağımızı sandık. Türkiye de demokrasinin problemleri olduğu gerçek bir olgudur fakat bu demokrasi problemi sadece bir etnisiteye bağlı olan sorunlar değildir. Çözmek için uğraş verilen sorunları eğer sadece bir etnik kimliğe ait sorunlar olarak algılarsak, şu an içinde bulunduğumuz sonuçlar ortaya çıkar. Dünya’da yaşadığımız sürece benzer süreçler geçmişte yaşandı ve bunların bir kısmı da başarılı sonuçlar doğurdu. Fakat o sorunlar çözülürken faktör, ‘gerçek demokrasi’ idi. Bizdeki gibi kendine demokrasi değil.


Kürt sorunu çözmede kilit rol oynayabilecek olan DTP’nin sorunu çözmede pek yardımcı olduğunu söyleyemeyiz. Fakat tam bu noktada DTP’nin kapatılması, Türkiye’deki demokrasi problemini tekrar gözler önüne serdi. Anayasa Mahkemesi tarafından alınan karara çeşitli tepkiler geldi, fakat hükümet sözcüsü, Başbakan Yardımıcısı Cemil Ciçek’in verdiği tepki çok ilginçti. Çünkü kendisi DTP’ye İspanya’da kapatılan Herri Batasuna kararını inceleme tavsiyesinde bulundu. Kararı açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı’da, süreç boyunca Avupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Batasuna kararına atıfta bulundu. AİHM, Herri Batasuna’nın terör örgütü ETA ile arasına mesafe koyamadığı, partinin ETA’nın saldırılarını kınamayı reddetmesi gibi çeşitli sebeplerden dolayı İspanyol Mahkemesi’nin verdiği kararı 30 Haziran 2009 tarihinde onadı. Fakat burada kilit öneme sahip olan Cemil Çiçek’in verdiği örneğin çok yerinde olmasına rağmen, kendi partisi hakkında ki davada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na çok çeşitli ithamlarda bulunan iktidar partisinin önde gelenleri, konu başka bir parti olunca çok daha rahat olmaktadırlar. İşte tam bu noktada, sorun kendini tasvir ediyor. Kendi fikrine yakın gelen bir hukuksal sürecin sonunda hukukun üstünlüğünden bahsedenlerin, kendilerine zararı dokunan bir hukuk kararına gösterdikleri tepki çok farklı oluyor.


Demokrasilerde siyasal partileri kapatmak en son çare olması konusunda, hiçbir kimsenin tereddütünün olmaması gerekmektedir. Çünkü bir partiyi kapatmak; sorunları çözmek, yok saymak değildir, sorunları sadece daha da içinden çıkılmaz durumlara sokmaktadır. Burada isimler veya partiler önemli değildir. İktidar partisi veya muhalefet partisi olması olması sorunu değiştirmiyor.

Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararı verdiği Demokratik Toplum Partisi (DTP) her ne kadar kısa bir siyasi geçmişe sahip bir parti olsa da izlediği siyasi çizginin yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi var. Halkın Emek Partisi'nin (HEP) kurulmasıyla başlayan siyasi gelenek ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile devam etti. Kurulan partiler ya kendini feshetti ya da Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. DTP’nin kapatılması ile Kürt siyasal hareketi yoluna Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adı ile devam edecek. Buradan da anlaşılacağı gibi bir partiyi kapatmak herhangi bir siyasal hareketi engelleyemez ve kısıtlayamaz. AKP kapatılsa ne olabilirdi diye sorarsak, muhtemelen aynı siyasal hareket başka bir parti ile yoluna devam edecekti diyebiliriz. İşte, asıl çözülmesi gereken sorun burada kendini göstermektedir. Türkiye’de gerçek bir demokrasiden bahsedebilmemiz için, önceliğimiz adaletli bir hukuk sistemine olan ihtiyacımızdır.

Ergenekon davası sürerken, yeni-liberallerin Türk yakın tarihinde yaşanan tüm olayları Ordu’ya ve davada tutuklu olarak bulunanlara bağlamaları, daha iddianame sürecinde dahi yargısız infazlarda bulunup, yandaş medyada çok incitici yorumlarda bulunmaları, demokrasi isterken, asıl faşizanlığı kendilerinin yapmaları, Türkiye’deki kendine demokrasinin en güzel örnekleri olmaya devam etmektedir. Danıştay’ın katsayı ile verdiği bir kararın ardından bu kararın ideolojik olduğu yönünde görüş bildirenlerin, Ergenekon davasını ise “Demokrasi” adına verilen bir savaş olarak görmeleri gerçekten çok ilginçtir. 

Kendi dünya görüşü dışındaki tüm siyasal akımları kendine düşman gören bir akımdan demokrasi dersleri almaya devam ediyoruz. Burada demokrasiden mi yoksa otoriter bir yönetimden mi bahsetmek doğrudur? Yoksa demokrasi nerede diye sormak mı? Demokrasi insanoğlunun Antik Yunan’dan beri denediği, sorunlarını çözmeğe çalıştığı bir rejimdir. Çelişkileri de kendi içinde barındırdığından bahsedebiliriz. Fakat ülkemizde ki çelişkiler artık çelişki olmaktan çıkmaktadır. Demokrasiyi kullanarak kendi ideolojisini halka empoze etmeye çalışan siyasal sistemlerin sonunun hiç de iyi olmadığını tarih bize çok net göstermiştir.

Ülkemizde daha demokrat olabilmenin yolu durmadan askeri eleştirmek olmamalıdır. Evet üç darbe yaşadık ve bu darbelerin sonuçları çok ağır oldu ülkemiz için. Özellikle 12 Eylül darbesinin Türk Sol hareketi üzerindeki etkilerini hala yaşamaktayız. Bu noktada darbelerden bu kadar çekmiş bir siyasal hareket olan Türk Solunu darbe ister gibi göstermek ve toplum yargısını medya yolu ile bu yönde değiştirmek hangi gerçek demokraside vardır?

Medyanın da ne kadar özgür olduğu başka bir sorundur. Ayrıca, AB uyum süreci içerisinde Ordu’nun darbe yapma olasılığı gerçekten var mıdır ya da medyada durmadan yapılan bu darbe tartışmaları ile halkı buna inandırmak mı istenmektedir.


Ülkemizde demokrasi adı altında sorunların varlığından söz edebiliriz fakat bu sorunların kaynağının sadece bize algılatılmak istenenler olmadığı çok açıktır. Sorunları çözmek adına konuşanların bizzat demokrasi sorunu yarattığı bir gerçektir. Fakat sistemde de çeşitli sorunlar vardır. Bunlardan biri ve en önemlisi de baraj sorunudur. Gerçek bir demokrasinin toplumun tüm bireylerini kapsaması gerekmektedir.

Toplumun tüm bireylerini kapsayabilmesi içinde; Türkiye’deki seçim barajının bir an evvel düzeltilmesi gerekmektedir. % 10’luk seçim barajın kime faydası vardır?

 
                                                                                                                Erhan Ayaz

 

Yorumlar

Süper

gerçekten haklı bir yazı var burda, çizimlerinizde ayrıca düşündürüp kafalarda yer edecektir, saygılar

Yazınızdaki "Sorunları çözmek

Yazınızdaki "Sorunları çözmek adına konuşanların bizzat demokrasi sorunu yarattığı bir gerçektir." sözü gerçekten günümüz ülkesindeki demokrasiyi çok güzel özetler niteliktedir.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.