Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Basın Özgürdür (!)
- Padişahın Fermanı!
- Yüksek bilinç(!)
- Pes !
- "Utanıyorum!"
- Bu Sorulara Cevap Arıyorum
- Şen Ola Sandık, Şen Kıla
- Toplum, Tepkisiz Olmaya Görsün
- Referandumdan AKP’ye Güven Teyidi!
- Benim Demokrasim, Senin Demokrasin, Onun Demokrasisi
- Bir Tarih Kitabı
- Gerçek Sorumlu Kimdir?
- BDP Kendi Çalıp Kendi Oynuyor Ama...
- Em/ Ce/ Kare = Yaşam
- Ava Giden Avlanabilir: Dikkat!
Çanakkale Bir Şehitlik Destanı
3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası’nda 25 Nisan 1915 – 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.
Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Mustafa Kemal hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale’nin sularında, Conkbayırı’nda ve Anafartalar’da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.
Türk Ulusu; İstanbul’u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa’yı Çanakkale’den tanımış; 19 Mayıs 1919′da O, Samsun’a çıktığı gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu’ya dönen Türk halkı, “bu benim kahraman komutanımdı” diyerek O’nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı’na katılmıştır.
Türk Ulusu ve dünya O’nu böylece tanırken, O da Conkbayırı’nın, Kocaçimen’in, kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir.
18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915′in Mart ayında İstanbul’a girerek Osmanlı İmparatorluğu’nu çökertebilecekti.
Çanakkale Boğazı’nı denizden aşıp İstanbul’a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915′ten başlayarak 8–9 Ocak 1916′ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya’nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915′te sona erecekti.
Gelibolu Yarımadası’nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Albay Mustafa Kemal’in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır.
Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisan’dan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal’in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü belirttiğim noktalarda toplamak mümkündür.
Çanakkale Zaferi “önce vatan” diyen Türk askerinin ve bu askerlere önderlik eden dehanın, Mustafa Kemal’in başarısıyla kazanılmış bir savaştır.
Bu savaşla ilgili bir takım batıl söylentiler patlak vermişti. Zaferin askeri dehadan çok bulutların arasından çıktığına inanılan güçler tarafından, bu güçlerin yardımıyla kazanıldığına dair, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan söylemler atıldı ortaya. Amaç belliydi; Dehayı geri planda bırakmak…
Hatta okullarda bile öğrencilere gerçek değil batıl anlatıldı hep. Gökyüzünün renk değiştirdiği, askerlerin karşılarında değişik suretler gördükleri iddia edildi. 18 Mart denince aklıma hep bu söylentilerle yanlış ve Çanakkale Zaferimiz hakkında cahilce edinilen bilgiler gelir aklıma.
Bunların hiçbirinin gerçekle uzaktan yakından alakasının olmadığını da belirtmek isterim.
Bir gurur abidesi olan Çanakkale Zaferimiz ve düşmana haykırarak söylediğimiz “Çanakkale Geçilmez” nidaları ile tarih sahnesini kasıp kavurduğumuz tarihtir 18 Mart 1915…
Zaferimizi kutluyorum ve ne olursa olsun her şey hakkında araştırarak sağlıklı bilgiler edinmek gerektiğini düşünüyorum.
Çanakkale bir şehitlik destanı
Abide dikildi Çanakkale’ye
Şehitler akıttı hep kanlarını
Mezarlar kazıldı Çanakkale’ye
“Çanakkale geçilmez” dedik anlamadılar
Üstümüze topları hep yağdırdılar
Biz kazandık savaşı çekip gittiler
Zafer kazanıldı Çanakkale’de
Murat HASGÜN
iletisim@politikadergisi.com
Yorumlar
Cevap hakkı...
Sayın Murat HASGÜN,
"Bu savaşla ilgili bir takım batıl söylentiler patlak vermişti. Zaferin askeri dehadan çok bulutların arasından çıktığına inanılan güçler tarafından, bu güçlerin yardımıyla kazanıldığına dair, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan söylemler atıldı ortaya."
Cümlesinde ki siteminize hak vermemek elde değil,
Ama,
Bizler herkesin inancına saygı gösteriyoruz, (Temel Değerlerimize saldırmadıkları sürece)
Bu söylemlerin doğru olduğunu kabul edersek:
Çanakkale'de "YÜRÜ YA KULUM" diyen Allah, Bingazi-Süveş-Filistin-Hicaz-Musul'da "otur oturduğun yerde senin yurdun Anadolu'dur" demiş olmalı...
Bu durum da Allah, bizlere diyor ki;
"Türklüğünü unutma, İslam Kılıcını ikide bir eline alıp sağa sola savurma"
Maksat Doğru yola ermek ise mesele yok,
Askeri deha sayesinde kazanılan zafer, Allah'ın hikmeti diye yorumlana bilir,
Çünkü bizler herkesin inancına saygı gösteriyoruz, (Temel Değerlerimize saldırmadıkları sürece)
maksatları;
Atatürk'e sövmekse,(Temel Değerlerimize saldırmak ise )
Sövmenin Kur-an'da da yeri yok,
Hangi Kitaba inandıklarını anlamadığım halde inançlarına saygı duymaya çalıştığım bu muhteremlerin, temel Değerlerime saldırmalarına karşı,
Cevap hakkımı kullanmak istedim...
Kendinize iyi bakın...
Yeni yorum gönder