Kim Bu Gezi Parkı Eylemcileri ve Ne İstiyorlar?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Günlerdir herkes bunlara kendi düşüncelerine göre bir elbise biçti. Kimin ne söylediği çok da önemli değil ama bunların karşısında tek başına savaş veren veya tek başına bırakılan başbakanın dedikleri önemli. Hükümetin diğer elemanları onları masum eylemci görebilirler. Hatta başbakan vekili Bülent Arınç gibi hükümeti kusurlu bulan demeçler verenler bile olabilir. Ama herkes bilir ki onların ne dediklerinin veya ne düşündüklerinin hiç önemi yoktur. Başbakanın canı neyi nasıl istiyorsa öyle yapar. Onun için tek doğru kendi iddiasıdır.

Bilindiği üzere başbakan protestocuların yüzde yetmişi için ideolojik, bir parti mensubu veya yakını demiş ve tümünü marjinal ilan etmiştir.

Onun ve ona temel olan zihniyetin en büyük korkusu kâğıttan kalelerinin bir darbede yıkılacağıdır.  Başbakanın polisinin gözaltına aldığı eylemciye sorduğu soru kafalarındaki paranoyayı ortaya koyması bakımından ilginçtir. Soru aynen şu: "...Başbakanlık, Bakanlıklar ve TBMM binalarının işgal edilmeye çalışıldığı, kamu malına ve özel mülke zarar verilen, mevcut hükümeti yıkmak, uluslararası platformda zor durumda bırakmak amacıyla gerçekleştirilen eylemlere neden katıldınız? Talimatı kimden aldınız? Eylemi kim / kimler organize etti?"

İnsanların en basit bir özgürlük isteğini dahi anlayamadıkları bu sorulardan belli. İmam hatiplerde, sormayan, sorgulamayan, biat etmekten başka hiç bir şey öğrenmeyen zihniyetten özgürlük isteğini anlamak beklenemez. Anlamıyorlar da. Hiç anlamadıkları ise başbakanın ülkeden giderken “Topçu kışlası da yapacağım, cami de” diye meydan okumasından bellidir.

Öncelikle şu “ideolojik” kelimesine bir parantez açalım. Ne demektir ideolojik? Sözlükler, İdeoloji, siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü diye tanımlıyor. Yani bir insanı insan yapan değerlerin bir kısmını oluşturan düşünce modeli. İdeolojisi olmayan insanın dört ayaklı dostlarımızdan ne farkı kalır ki? Oysa başbakan, bir kişinin ideolojisi olmasını kabul edemiyor. Evet, 12 Eylül faşizmi tüm ideolojik yaklaşımları, (Dinci ideolojisi hariç) yerle bir etmiş, bomboş teneke misali nesillerin yetiştirilmesine çaba sarf etmiştir. Başbakanın o bomboş, istediği gibi yönlendireceği gençliği araması normaldir ama o devir geçmiştir.

Üçbin direnişçi tarafından yanıtlanan anket de başbakan ve şürekâsının gerçekten hiçbir şeyi anlamadıklarını gösteriyor. Bir defa bu insanların ne yazık ki %70 i bir parti mensubu veya sempatizanı değil. Aslında bu başbakanı sevindirmelidir. Şu an için kendini bir partiye yakın görenlerin oranı %16. Ama başbakanın mevcut tavrı devam ederse çok yakında bu oranın %80 leri bulması kesindir ki o zaman polis bile onları durduramayacaktır.

Neden bu protestoları yapıyorsunuz sorusunun cevapları şöyle:

“Protestolara destek vermelerinde Başbakan'ın otoriter tavrının etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 92.4'le birinci sırada.

Polisin protestoculara uyguladığı orantısız gücün etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 91.3,
Demokratik hakların ihlal edilmesinin etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 91.1,
Medyanın suskunluğunun etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 84.2 Ağaçların kesilmesinin etkili olduğuna kesinlikle katılanlar yüzde 56.2.
Bağlı bulunduğu siyasi hareketin yönlendirmesiyle eylemlere katıldığını söyleyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 7.7 düzeyinde.”

Kendilerini özgürlükçü olarak tanımlıyorlar.

“Buna göre protestolara katılanlar en çok “Özgürlükçü” nitelemesinin kendilerini tanımlarken geçerli olduğunu düşünüyor.

- "Özgürlükçüyüm" seçeneğine kesinlikle katılıyorum diyenler yüzde 81.2.

- Bunu yüzde 64.5 oranındaki kesinlikle katılıyorum cevabıyla "Laikim" seçeneği takip ediyor.

- "Apolitiğim" seçeneğine katılmıyorum diyenlerin oranı yüzde 54.5.

- Protestolara destek verenler arasında, kendilerini tanımlarken “AKP seçmeniyim” nitelemesine katılmıyorum diyenler yüzde 92.1 oranında.

- "Muhafazakarım" seçeneğine katılmıyorum diyenlerin oranı ise yüzde 75.0.”

Ne istiyor bu protestocular?

“Protestoların sonucunda ne olmasını istedikleri katılımcılara soruldu. Katılımcılardan her bir öneri için "kesinlikle katılıyorum", "katılıyorum", "kararsızım" ve "katılmıyorum" seçeneklerinden birini işaretlemeleri istendi. Direnişçilerin "kesinlikle katıldığı" cevapların oranı şöyle:

- "Polis şiddeti dursun” yüzde 96.7,

- “Bundan sonra özgürlüklere saygı gösterilsin” yüzde 96.1,

- “Yeni bir siyasi parti kurulsun” yüzde 37.

- Sonuçlara göre “Askeri müdahale” olmasını isteyenlerin oranı ise çok düşük. Bu fikre kesinlikle katılanlar yüzde 6.6, katılanlar ise yüzde 2.3. Darbeye karşı olanlar ise yüzde 79.5'la ezici çoğunluğu oluşturuyor”

Konu aslında bu kadar basit İnsanlar hayat biçimlerine karışılmasın istiyorlar. Bu ise başbakan ve tabi olduğu zihniyet veya ideoloji için ölüm fermanı demektir. Bu yüzden milletin yatak odalarına kadar ele geçirmeye çalışıyorlar. Zira zorla biat ettirdikleri toplum özgürlükleri biraz koklarsa onları tepesinden silkip atacaktır. Ancak korkunun ölüme faydası hiç yoktur. Ve herkes de burada yaptığının hesabını burada vermek zorundadır. Padişah bile olsanız bu böyledir.

Kaynak: Habervesaire.com

İzmir 2013

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.