"İrtica ile Mücadele Eylem Planı” hayatımıza Taraf Gazetesi'nin 12 Haziran 2009 tarihli haberiyle girdi. Hangi hayatımıza? Tabii ki medyatik hayatımıza. Birileri artık bu konuları tartışmamızı istedi, planladı ve konuyu gündeme getirdi. Bir yandan hükümet bir yandan yandaş medyası o kadar yoğun bir tartışma yarattılar ki hortum gibi hemen hemen ülkenin tamamı içine çekildi. Bu tür amaçlar için özel olarak açılmış Ergenekon çukuru yoğun mesai ile çalışmaya başladı. Türkiye'de gericilik veya irtica terimi ile daha çok dini köktendinci talepler ile geriye dönüşü ve çağdaş, laik cumhuriyet rejimi yerine dini kurallara göre bir siyasi ve hukuki rejimi savunanları anlatmak için kullanılmaktadır.
Milli güvenlik kurulunun kuruluşundan beri aldığı (tavsiye) kararlara baktığımızda, ordudan ihraç ettiği personelin ihraç sebebine baktığımızda “irtica” olgusunun baş neden olduğunu görüyoruz. Yani, MGK kurulduğundan beri irticayı mevcut anayasamıza karşı bir tehlike olarak kabul etmiş, hemen her toplantıda bunu hükümetlere bildirmiştir. Tabiidir ki ordu, irticanın anayasal düzeni değiştirecek bir eylem içinde olmasını önlemek için gerekli planları yapacaktır. Birgün sivil siyaset görevini yerine getiremez duruma düşerse, planlar hazır olmalıdır. Yandaş medyanın, hükümetin ve Ergenekon tertibinin değiştirip çarpıtılarak servis edilmiş bu planların üzerine hep birlikte allah allah diyerek gitmelerindeki sebebi iyi görmek lazımdır.
İrticanın en büyük tehdidi laiklik olgusudur. Laiklik ise anayasa ile teminat altına alınmıştır, hem de değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeler içerisindedir. AKP ise “Laikliğe karşı odak oluşturmaktan suçu sabit görülerek ceza almış bir partidir. Böyle bir partinin değil ülke yönetmek, siyaset yapması bile ancak Türkiye’ye uygun bir garabettir.
Ülkemizde, tarikatlar, cemaatler yasak olmasına rağmen özellikle son dönemde açık olarak korunmaktadır. Son Erzincan olayları en güzel örnektir. Bilindiği gibi Fethullah cemaatini soruşturan savcının başına gelenler, ülke yönetiminin kimlerin elinde olduğunu göstermesi adına çok ilginçtir. İnsanların büyük bir bölümü tedirgin, hatta korku içerisindedir. Hatta AKP dini bir kandırmacanın içinde, yönetimin tüm unsurlarını kontrolü altına alma arayışında olan bir parti. Gizli amacı laik devleti yok etmek, Türkiye’yi Batı’dan kopartmak ve nihayetinde İslam yasalarını dayatmak.
Bu anlatımda bir tarikat lideri, partiyle görünmez bağları olan ve Utah’ta sürgünde bulunan Fethullah Gülen’in görüntüsü, özel bir korku uyandırıyor. Onu eleştirenler Türkiye’nin Ayetullah Humeynisi olmasından korkuyorlar, yardımcılarının Türk siyasi teşkilatı organlarına sızdıklarını, bir zombi ordusu gibi, bir işaretle uyanmak üzere bulundukları yerde hareketsiz durdukları korkusu büyük kesime hâkim olmuş durumda ve bu kesimin çok da haksız olmadığını olaylar teyit ediyor. Türk ordusu, bu dönemde hiç olmadığı kadar demokratik bir davranış sergiliyor. Bu demokratik davranışı, siyasi iktidar iyi okumalı, ordunun asla istenmeyen bir şey yapmasının mümkün olmadığı zannına kapılmaktan vazgeçmelidir. İşler istedikleri gibi gitmediğinde kendileri belki Utah’ta bit barınak bulabilirler ama ülkenin alacağı yara onlara oy verenleri de acıtacaktır.
cem.tamturk@politikadergisi.com
Yorumlar
Korunan tarikatler olduğuna
Korunan tarikatler olduğuna katılıyorum. Bunlardan biri de genç kız müridlerine düşkünlüğüyle tanınnan parti lideri Haydar Baş hazretleri. sanırım ergenekon Cemiyeti onu AKP ve F. Gülen cemaatine karşı kullanmak istemiş (ittifak ta etmiş olabilirler, kızılelma koalisyonu gibi) , bu vesileyle ulusalcı bazı emekli subaylar Haydar Baş'ın gazetesi Yeni Mesaj'da yıllardır ulusalcı mahreçli yazılar yazmaktalar.
Fatih Bey, Haydar Baş'ı
Fatih Bey, Haydar Baş'ı bırak, Fettoya bak!
o yanada bu yanada salla
fatih bey fantezileriniz de müthişmiş. haydar baş akp'den önce vardı! haydar baş'ı savunmuyorum ama... neyse...
2.si hadi diyelim ki akp değilse fethullaha karşı kullanıldı, adama sorarlar devlet izin vermese fetullah bu kadar büyüyebilir miydi diye? demirel'i, ecevit'i, türkeş'i vs. gülen'i desteklemedi mi? diye!
bence zekeriya özün senaryo ekibine katılın, önünüz açık...
AKP'ye karşı da kullanıldı.
AKP'ye karşı da kullanıldı. Bilmiyorum ulusalcı Subaylar düşmanımın düşmanı dostumdur hesabıyla çalışmış olabilirler bir tarikat şeyhiyle. Yani onların da tarikatlerden pek hazzettiklerini sanmıyorum. Fakat Haydar Baş için eski bir müridinin anlattıkları ne derece doğru bilmiyorum ama ben AKP ve F. Gülen hakkında hazırladıkları cd leri 5 sene önce edindim. Ankara Hacı Bayram Meydanında müridleri dağıtıyorlardı. Şimdi gariptir o heyecanlı gençler ortalıkta pek gözükmüyorlar. Eski Müridin (ne kadar doğru bilemem) anlattıklarından bir parça: "5 ay önce şeyh haydar başın asıl niyeti açıklık kazandı.benimle şeyhin acil olarak görüşmek istediği söylendi. bayağı meraklanmıştım.ankara da btp parti merkezinde yaptığımız görüşmede, bana iltifatlarla söze başlayan haydar baş, ankara’da bir binada çalışma merkezi ayarlandığı ve bir çalışma grubuyla benimde beraber hareket etmemi istedi. aslında bu istek değil bir emirdi. bundan kimseye bahsetmememi, yoksa çok sıkıntıya girebileceğimi, çalışmanın neticelenmesi sonrasında her şeyi unutmamı, gayretlerimin büyük bir ihsan olarak ta bana döneceğini söyledi.daha öncede bu tür çalışma ekipleriyle bulunmuş olduğumdan ne demek istediğini anlamıştım yine birilerinin canı yanacak ve bende bundan nasiplenecektim.ama bu sefer ki farklıydı. çünkü şeyhe efendinin telaşını görmüş biraz korkmuştum.işin büyüklüğü yapılan tahşidatlarda kendini gösteriyordu.yapmak istemediğimi söylediğim takdirde sıkıntıya gireceğimi bildiğimden kabul ederek görüşmeden ayrıldım. verilen tarihte parti merkezinde olmam istendi. partiden, arabayla çalışma merkezine götürüldüm.çalışmaya başlamadan, şeyhin yaptığı aynı tehdit dolu laflar söylendi. ama bu sefer ki daha resmiydi.geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik. bana olan güvenden dolayı, rahat davranılıyordu.kimliklerini bilemediğim ama asker olduğunu tahmin ettiğim bir ekiple beraber çalışmaya başladık.daha önceki ekiplerden farkı yoktu. sadece kişiler değişmişti. çalışacağımız konularla ilgili milli istihbarat teşkilatının belge, gizli bilgi ve cd desteği sağladığını, işlerinin ehli askerlerin de bunlar üzerinde çalışarak bizlere hedef konularla ilgili malzeme hazırlayacağı, ihtiyaç duyulması halinde de extra belgelerin istenebileceği ve teminin ilgili kurumlardan mümkün olduğu söylenerek, konu üzerinde tecrübemizi- bilgilerimizi kullanmamız istenmişti. hedef olarak, akp,tayip erdoğan, diğer tarikatlar ve cemaatlar, birinci hedef olarak ta fethullah hoca ve tayyip erdoğan seçilmişti . çok malzeme vardı. kasetler, dergiler, hadis kitapları,gazeteler, mit ten belgeler, askeri kaynaklar……. emekli paşalar, kurumlarla çalışma ekibi arasında koordinasyonu sağlıyordu. bu insanlar bizlerden kimliklerini saklamıyorlardı.en çok gayreti onlarda gördüm. hazırlanan malzemeler akşamları bir yerlere götürülüyor, teyit alınıyordu. konu irtica ile ilgili olduğu için ekipte hocalara da ihtiyaç oluyordu. bu ihtiyaç diyanet işleri eski başkanı m. nuri yılmaz ve prof.dr. zekeriya beyaz’la karşılandı. 10 gün süren bu çalışmada haydar baş bu konu üzerinde çok hassas duruyordu. sıklıkla bizden bilgi alıyordu. özellikle fethullah’a karşı çok özel bir kini vardı ve işleyeceğimiz her konunun ona zarar vermesi özel istek olarak belirtiliyordu.haydar baş fethullah hocayı taklit ederek okul ve dershane açmış ama yürütememişti. bu başarısızlık onu çileden çıkartıyordu. tarikatının içinden fethullah hoca taraftarlarının artması, en yakınından bile çocuklarını onun okullarına göndermesi artık damlayı taşıran damlalar olmuştu.fethullah hocanın artan ünü, özellikle papa ile görüşmesi uluslar arası siyaset adamı gibi davranması, haydar başı kahrediyordu. hazırlık ekibinde olanlar da tayyip erdoğan, abdullah gül ve hükümete karşı büyük din besliyorlardı. hükümetin başarısını fethullah hocadan bildikleri için, yaptığımız çalışmada her defasında fethullah öne çıkıyordu. bunun için hazırlanan ilk cd’ler ağırlıkta fethullah hakkında oldu. 3 adet cd olacak şekilde çalışma neticelenmişti.görüntüler-montajlar, dışarıda yapılıyor, bize son hali geliyordu.gelen görüntülerin birinde “resmidir” kaşesi yanlışlıkla basılmıştı. ben bunu görmezlikten geldim.bu konu çalıştığımız ekipte büyük bir paniğe neden olmuştu. hazır hale gelmiş cd ler, istanbulda kaşiye tarikatının kurumlarında 500-600 adet çoğaltıldı. sonra da tarikat elemanları aracılığı ile özellikle doğu ve güneydoğudaki manevi önderlere gönderildi. haydar baş bu işlerin yürütülmesini bizzat takip etti. buradan alınacak sonuçlara göre ikinci cd paketi hazırlanacağı ve hükümetin ab sürecindeki tutumunun işleneceği ifade edildi." yazının tamamı için 30. entry'ye bakınız. http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=haydar+ba%C5%9F
Dinsel tüm yapılanmalar
Dinsel tüm yapılanmalar topluma düşmandır, halka karşıdır, nasıl görünürse görünsün! Yalnızca bireyselde kalmalıdır din. Yaşasın tam seküler Türkiye!
İrticadan, kutsalı insanları
İrticadan, kutsalı insanları sömürmek için kullanmaktan medet uman herkesi müebbet hapse göndermek lazımdır ki diğerlerine ders olsun... Allah size akılsız olun demiyor, ruhbanlık gibi tarikatlara cemaatlara bel bağlıyorsunuz hala, yazıklar olsun, kötünün iyisini seçenlere... rezillere...
din benim için yunus emre'dir
irtica hızır paşadır
din imam azamdır
irtica yezittir.
din mevlanadır
irtica tayyip erdoğandır
din istiklalciliktir
irtica fetullahçılıktır...
din börekçizadedir
irtica şeyh saiddir
Cemaat Çatışmasında Başka Bir Cephe
fatih köroğlu adlı kullanıcının "AKP'ye karşı da kullanıldı" başlıklı yazısı bana Türkiye'de cemaatler arasında yaşanan savaşın başka bir cephesi gibi geldi... İsmailağa ve Fethullah arasında Erzincan'da yaşanan savaş, yakında Haydar Baş ve Fethullah arasında da patlak verecekmiş gibi düşünmeme sebep oldu. Bekleyip göreceğiz...
Muhtemelen dediğiniz gibi
Muhtemelen dediğiniz gibi olacak. 6-7 eylül olaylarını tertip edip Çarşamba semtine tarikati yerleştirenler, Fener Rum Patrikanesine set görevini o cemaate yüklediler. Fener'in harekat alanı kısıtlandı. Son zamanda ise cemaate yapılan suikastler, artık onların gözden çıkarıldığını veya artık "işimize yaramıyorsunuz"u gösteriyor. Fakat cemaatler arası savaşı onların ortak bir düşmanı bitirebilir. Birlik haline gelebilirler. Sadece çıkarlar uyuşsun yeter.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı
Başta Fatih Köroğlu olmak üzere tüm okurlara,
Haydar Baş ne derin devletin adamı, ne de AB-D'nin adamıdır. Prof. Dr. Haydar Baş derin devletin yani ordunun adamıysa nasıl oluyor da ordu tarafından bizzat kendisine karşı dava açılıyor? Ayrıca Prof. Dr. Haydar Baş grubuna ait Yeni Mesaj gazetesi genelmurmaya akredite değil. afından korunuyor niye Fetoş'un yanlıını görmüş ve samimi bir müslüman olarak onu eleştirmiştir. Prof. Dr. Haydar Baş, AKP ve onun işbirlikçisi Fetoş kadrolarının panzehiridir ve gücünü, duruşunu bu milletten almaktadır. Bu millete rağmen bu millete hizmet götürmeye çalışmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yazmış olduğu Milli Ekonomi Modeli'ni ne derin devlet ne AB-D biraraya gelse yazamaz. Bugün hangi partinin ekonomik ve sosyal projeleri bir kitap olarak basılmış ve halka anlatılıyor? Ayrıca önceki seçimlerde vatandaşlık maaşı vereceğim dediği zaman Prof. Dr. Haydar Baş'a herkes güldü. Ama dünyada başta AB-D olmak üzere bir sürü bunu ekonomi programına alınca bu sefer Türkiye'de önüne gelen 300 tl. 800 tl. vatndaşlık maaşı vereceğim demeye başladı. Milli Ekonomi Modeli, yapılan kongrelerle AB-D çevrelerine tanıtıldı ve bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanıyor. Bu millette bir gün uyanacak ve Prof. Dr. Haydar Baş iktidara gelecek. Gerisi laf-ı güzaf.
Yeni yorum gönder