Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Referans İçerik: 
Nazım Hikmet’i Anlamak – I
Referans İçerik: 
Nazım Hikmet'i Anlamak - II
Referans İçerik: 
Nazım Hikmet'i Anlamak -III

İyi ki görmemiş Nâzım Hikmet

                                               1992’de çöküyorken Sovyet

 

Bin kere bin söylediğimiz halde

                                              

Duruyor

O bilmem ne böcüğünün, bokunun püsürüğünün bilmem ne meşrubatının içine girip

Emperyalizm sembolü

 

Olmaması gereken “Tunçtan, Taştan ve demirden” heykellerin

                                                                                  yerlerinde...

Duruyorken yani; Koka-Kola’nın “gavurcası”

Yeller esiyor heykellerin yerinde.

 

İyi ki görmüyorsun Nâzım,

Meydan, aynı meydan.

O işçi, o proleter

“Ve ölen ve doğan son günleri güzel gelecek olan”

20.asır’da

Yatıp da 13 yıl halkın için

Senin umutlarından daha az umut besleyişini görsen henüz yatmamışların bir gün bile içeride

Kahredebilirdi seni zaman zaman hem de

Memleketimde

Yattığın mahpushanenin “Adalet Sarayı” oluşu;

           “Bursa Kalesinin”

Ve sen basıp gittiğinde dünyadan

8 yıl 11 ay 3 gün sonra ardından

Memleket aynı memleket dar ağacında “Üç fidan

 

Karşıyaka

Memleket…”

 

Ve ardından

21. asır

“Ve ölen ve doğan son günleri güzel gelecek olan”

 

Cumhuriyetin” bahçesine atılan el bombası

Temellerine dinamit

Silivri’ye gönderiyorlar şimdi

Askerleri

Adnan Menderes’in öldürdüğü Kore’ye gönderip

 

Ulus’ta tren garı yakınında şehitlik

Yenilerinin abidesini hepsini öldürdükten sonra dikecektik

 

Kimisi onurundan çekti tetiği,

Kimisi öldü erken ecelden

Kimisi güzel günlere inanarak direndiğinden

Henüz hepsini öldüremedik

Dikemedik!

 

Hani sen;

 

 “Türk şairi, komünist Nazım Hikmet”

 

İyi ki görmüyorsun.

Yoksa sen hala içerideydin, yatardın yattığından fazla Nâzım.

Çünkü;

Memlekette bırak komünist olmayı, bu gün; Türk bile olmamak lazım!

 

 

Erdinc.Aydin@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Merhaba Arkadaşlar,

Evet, bu ülkenin insanları olarak Nazım Hikmet'i tanımak ve anlamak gerekiyor ama tek bir açıdan değil. Muhalif aydınlar için oluşturulan "resmi tarih" anlayışı içerisnde de değil. Çok yönlü bir kimlik ve kişilik olarak tanımak gerekiyor.
Nazım Hikmet'in en önemli iki yönü vardır, Türk şairi Nazım Hikmet ve TKP'li Nazım Hikmet.
Şair olarak mükemmeldir ama TKP'li Nazım Hikmet Olarak "beş para" etmez. İşkencehane ve hapishanelerde davasını savunmaz. Hatta 1938 Donanma Davası'nda ceza alınca açık açık "ben bu yargılamada ihbarcıydım, neden ceza verdiniz" diye mahkemeye bağırmıştır. Bu ve benzeri bir çok yaşanmışlıkları ve Nazım'ın tutumunu Kerim Korcan yazmıştır. İsteyenler, Kerim Korcan'dan ve Hikmet Kıvılcımlı'dan TKP'li Nazım Hikmeti okuyabilirler.

Yanıt olarak...

"Partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında da ezilmedim"

OTOBİYOGRAFİ

1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
ondokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Pırağ'dan Havana'ya

Lenin'i göremedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi

yıkılan putların altında da ezilmedim

951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık hasret etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın

içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim

bindim trene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu

yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak

kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filan olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir. Nazım Hikmet.

Sizin putlarınız size, O'nun insan yüreği,sevdası kavgası ve davası bize...

yazılarınızdan anladığım

yazılarınızdan anladığım Kürtçülüğe yakın olduğunuzdur...

Nazım Hikmet'i sevmeme nedeniniz bu olabilir mi? Atatürk'ü ve Kemalist devrimi önemsemesi, yüceltmesi olabilir mi? cumhuriyt karşıtı olarak elbette hapis yatmak istemez.. çünkü değildir...

soru bana mı?

pek anlamadım ama sanırım soru bana. ben, şair Nazım Hikmet'i çok seviyorum, TKP'li Nazım Hikmet'i ise eleştiriyorum, sevemiyorum. örgütçülüğünü zayıf görüyorum. davası için ölümüne güzel şiirler yazan bir şairin, o yazdıklarına uygun davranmaması ben ziyadesiyle üzüyor.
"Kürtçülüğe yakın olduğumu" söylemişsiniz. "Kürtçülüğün" ne olduğunu bilmiyorum ama Kürtlerin insan gibi yaşamalarını savunuyorum.
ben sosyalistim ve Kemalist devrimi elbette önemsiyorum ancak Kemalist değilim.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.