Tarih

"İsmet Paşa Solculuğu ..."

Bu sözü ilk kez Kemal Tahir'den okudum. "Koca kurt" Kemal Tahir, "İsmet Paşa solcuğu" diyerek neyi ya da kimleri kastediyordu? Bunu da Niyazi Berkes'in hatıralarından ("Unutulan Yıllar") öğrendim.

Elbet o dönemin adı solcuya çıkmış kişilerini... Sözgelişi Hasan Ali Yücel'i (Can Yücel'in babasıdır.), İsmail Hakkı Tonguç'u, Nurullah Ataç'ı, sonraları bizim "Antik Yunancılar" Halikarnas Balıkçısı'nı, Azra Erhat'ı vs...

Neydi peki bu "İsmet Paşa  solcularının" özellikleri :

1. İsmet Paşa'nın, önce "Lozan kahramanlığı", sonra ülkeyi İkinci Savaş'a sokmadığı için büyük siyasetçi olduğu, "Tek Şef" / "Ölünceye kadar lider" liğin ancak ona yakışacağını savunmak...

Birey "Mustafa Kemal"...

Bir arkadaş, burada (PD'de) Can Dündar'ın "Mustafa" filmi hakkında bir yazı yazmış. Epey geç okudum yazıyı da, yazdıkları benim dört  kez izlediğim, hatta  söz söz didik didik incelediğim "Mustafa" filmiyle ilgisi yok. Bakın Neden :

1. Can Dündar filmine "Mustafa" adını vermiş. Doğrudur. 1881' de ne Mustafa Kemal vardır, ne de Atatürk, ne de Atatürkçülük... Anladınız. "Fatih bilmem kaç yılında tahta çıktı." derseniz tarihsel terim yanlışlığıdır. Tahta çıktığında henüz Sultan Mehmed "Fatih" değildir... Aynı  şey... Mustafa Kemal 1938'deki ölümünden sonra İnönü tarafından ATATÜRK; Kemalizm de "ATATTÜRKÇÜLÜK" yapılmıştır. Yazıyı yazan arkadaş, bunları bilmediğinden "Ben Atatürkçüyüm" demektedir... Kendi bileceği iştir. Ortalık, İnönücü Atatürkçülerle doludur.

Başbakan Erdoğan'ın Özlemi...

Bunca zamandır derim : "Başbakan Erdoğan'ın en büyük özlemi, kendi liderliğinde şöyle İnönülü CHP gibi uzun süreli bir tek parti diktası kurmak"...

Zaten butün siyasal altyapıyı bu özlemine göre kurdu / kuruyor... Yargı, asker, üniversite, belediye başkanları, valileler meclis, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı zaten neredeyse hep emrinde. İnönülü CHP tek parti diktası döneminde il valileri aynı zamanda CHP ilk başkanlarıydı. Şimdi farklı mı? Hepsi AKP il başkanı gibi çalışıyor valilerin...

Bakmayın siz Başbakan'ın arada bir İnönü diktasını eleştirdiğine... Başbakanı daha tanımadınız mı? Neyi eleştirirse bilin ki onu istiyor...(Hatırlayın şu "akil adamlar" önerisini ilk CHP yapmıştı. Ne demişti başbakan : "CHP; PKK ve Öcalan'la bir oluyor, onların teklifiyle meclise geliyor." Kim kurdu şimdi "akil adamları"  kendisi... ) İnönü eleştirisi de böyle. Can atıyor, İnönü'nün o günkü yetkilerine bugün kendisi sahip olsun diye...

Osmanlıda Oğlancılık...

Bakınız, bir kültürü anlamak için önce o kültürü "tarihselliği içinde" değerlendirmeyi öğrenmeniz gerekir. Fakültelerin TARİH bölümlerinde önce bu öğretilir öğrencilere... Örneğin, Osmanlı kültürüne bugünkü bakışınızla bakarsanız "SAPIK" kültür der geçersiniz...

Ki zaten öyle yapılmıştır... (Okullardaki edebiyat ve tarih öğretmenlerimiz sağ olsun.) Biz, Fatih Sultan Mehmet'in "İstanbul'u alışını" kutlarız da aynı Fatih'in "bir erkeğe yazdığı aşk şiirini" "yok" sayarız... Mustafa Kemal'in Çanakkale savaşını anlatırız da biri "Mustafa Kemal Yalnızdı" derse kızarız...

16 Türk devleti kurduğumuzla "övünürüz" de kimsenin aklına 16 devlet kuranın en az 15'ini yıktığınından söz etmeyiz... (Her Türk devletini da başka bir Türk devleti yıkmıştır ha...)

Mustafa Kemal ve İstanbul' da 6 Ay...

Bizim "tatlısu liberallerinin" en sevdiği, zırt pırt " Mustafa Kemal o altı ay ne yaptı" diye sorduğu konudur bu. Neden severler ? Akıllarınca Mustafa Kemal'in o altı ay boyunca yaptıklarını onun aleyhine delil diye kullanacaklar. Buradan da Kazım Karabekir Paşa'nın dediklerine atlayacak, Karabekir Paşa bir Kurtuluş Savaşı başlatmıştı zaten, Mustafa Kemal'i Anadolu'ya çağırmasa, Mustafa Kemal Anadolu'ya geçmeyecekti, falana varacaklar. Araya da muhafazakârların eklediği, "Mustafa Kemal'i Anadolu'ya yurdu kurtarmak için padişah gönderdi" yi eklersen, Mustafa Kemal "eh işte istemeden Anadolu savaşına girdi" diyecekler....

Keşke Mustafa Kemal "Nutuk" unu 19 Mayıs 1919'dan başlatacağı yerde o altı aylık İstanbul yaşantısını da anlatsaydı. Yapmamıştır... Liberallerin bunca merak edeceğini bilse yapardı her hal...

Bizim liberallerin dediği doğrudur. Mustafa Kemal 16 Mayıs öncesi (Aralık 1918 / Mayıs 1919) 6 ay İstanbul'da kalmıştır. Dedikleri doğrudur, Bekirağa Bölüğü'nü ziyaret etmiştir. Şimdi askerlerin bir ara Silivri'yi ziyaret ettiği gibi... O İstanbul’dayken, Karabekir Paşa Erzurum' da kolordu ya da ordu komutanıdır. Ne mi yapmıştır bu 6 ay içinde İstanbul'da Mustafa Kemal ?

Tanzimat "Telifçi" / Meşrutiyet "Taklitçi" / Cumhuriyet "Terkipçi" ydi...

19. yy ikinci yarısı ve 20. yy birinci çeyreğinde Batılı gelişmişler neredeyse tüm dünyayı "sömürge" halinde ellerinde tutuyorlardı... Batılı gelişmişler, bu sömürge ülkelerine "beyaz ve batılı" kültürü "evrensel kültür" diye yutturmaya çalışıyorlardı...

Batılının sömürgesi dışında kalmaya çabalayan ancak Japonya, Çin ve Osmanlı (yarı sömürge görünüyordu Osmanlı...) devletleriydi... Bu devletler, Batı medeniyeti ile ilişkilerini üzerine kafa yoruyor doğru çözümü bulmaya çalışıyorlardı....

Peki neydi doğru çözüm ?...

a/ Kendi geleneksel kültürünü Batı medeniyeti çerçevesi içinde değiştirmek mi? (Telifçilik / Bizde Tanzimat)

b/ Batı medeniyetini aynen kabul etmek mi? (Taklitçilik./ Bizde Meşrutiyet)

c/ Yoksa, Batı medeniyeti göz önüne alınarak kendi kültüründen yeni bir bileşim çıkarmak mı? (Terkipçilik / Bizde Cumhuriyet)

Tanzimat İkiliğine Geri Döndük...

Hey gidi Ahmet Mithat Efendi, ruhun şad olsun e mi... Ne güzel anlatırdın, o Tanzimat ikiliğini. Hani "Felatun Bey ve Rakım Efendi" yi... Sen terk-i diyar edeli bu alem-i berzahı çok oldu, yıl 2012 de etraf gene "Felatun Bey" ve "Rakım Efendi" dolu...

Neydi Ahmet Mithat'ın da anlattığı o "Tanzimat ikiliği" ? Bir yanda Osmanlı üst sınıf çocuklarının sözde Batılı okullarda okuyarak (gerek Osmanlı da gerek yurt dışında. Osmanlıda sayısı belirsiz misyoner okulları vardı. Lozan'da bu okulların kapatılması, sayılarının azaltılması için az mı savaş verildi...) kendi halkından, kültüründen uzak adeta bir Batılı gibi yetiştirilmeleri; bir yanda da bu Batılı aydın tipine tepki olarak doğan muhafazakâr aydın tipi...

Mustafa Kemal'de Enver Paşa; Enver Paşa'da Mustafa Kemal Kıskançlığı...

"20. yy Türk tarihine yön vermiş bu iki lider (Mustafa ve Enver) arasında bir husumetin olduğu kesin de, bir KISKANÇLIĞIN olduğu söylenebilir mi? Eğer, bu iki liderin yaşamına tarih tarih, gün gün değil de (bu işi akademisyenlere bırakarak) şöyle kuşbakışı bakarsak aralarında bir KISKANÇLIKTAN söz edebiliriz gibime geliyor...

<?xml:namespace prefix = o />

Bizde Parti Örtgütlenmeleri İttihatçı Örgütlenmedir...

Türkiye'de iktidar olmuş neredeyse bütün partilerin örgütlenmesine hiç baktınız mı? Bakın ricamla, yemin size tıpkı "İttihat Terakki" örgütlenmesidir...Aslında "örgüt" de değil; "aygıt"...

"Örgüt" te bir araya gelme "tabandan tavana" olur. "Aygıt" ta ise, "tavandan tabana"...

Kemalizm Başka; İttihatçılık Başkadır... (II)

Anadolu Savaşı'na canı yürekten katılan İttihatçılar, Anadolu Savaşı'nın ikinci aşaması Anadolu Devrimi'ne (Cumhuriyete) sıra gelince Mustafa Kemal etrafından çekilmiş, hatta ona düşman olmuşlardır?

Dedim ya işte o zaman ortaya Kemalizm çıkmaktadır...

İçeriği paylaş