Ekonomi - Finans

Gelir Adaletsizliği, Sosyal Barış ve Devrim

Yazar: 
Sedat ERGENÇ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
21.08.2011

 

Ölçeği, büyüklüğü ne olursa olsun insanların birlikte yaşadığı topluluklarda bazı temel kurallar, o toplumun bireylerinin öz mutluluğu, birlik ve dayanışması, birlikte yaşama isteği, huzuru için bazı asgari müştereklere, ortak inanç ve hedeflere ihtiyaç vardır. Bunlardan bazıları adalet, hak, hukuk, barış, saygı, ahlak-etik gibi evrensel kavram ve kurumlardır.

"Gelen Gidenin Ruhuna Fatiha Okuturmuş" - II

Başbakan Erdoğan: “Bizden önce iktidarda kimler vardı; DSP-MHP-ANAP vardı. Gittiler IMF'ye borçlandılar, 30 milyar dolar borç aldılar, bize 23.5 milyar dolar borç ile devrettiler. 23.5 milyar dolar borcu biz nereye düşürdük biliyor musunuz? 5.5 milyar dolara düşürdük. Onlar borçlandı, biz ödedik. Onların pisliklerini biz temizliyoruz biz...” demiş. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17224667.asp?gid=373 )

 

30-23.5=6.5 milyar doları krizi yaşamış bir koalisyon hükümeti ödemiş 1 yıl içinde başbakanımızın beyanından bunu anlıyorum.

Bilinen ise; “1999 sonunda DSP-ANAP-MHP hükümeti IMF'den 4 milyar dolar alarak 17. stand by anlaşmasını yapmıştı. Cari açığın hızla artmasıyla 18 Ocak 2002'deki yeni niyet mektubuyla 19,8 milyar dolar ek borçlanarak 18. stand by gerçekleştirildi. IMF programıyla kriz sürecinden kurtulmak amaçlanıyordu.”

Osmanlı Devleti’nin 18. ve 19. yy’lar Arası Ekonomik Girişimlerinde Yabancı Sermayenin Etkisi

  

   Osmanlı Devleti, batılı devletlerin gerçekleştirdiği reformları gerçekleştirememesi, batının pazarı olması, üretimde ilkel yöntemlerin kullanılması ve  kapitülasyonlar sebebiyle batının hegemonyası altına girmişti. Bunun yanında Osmanlı Devleti’nin katıldığı savaşlar zaten çökmüş bir ekonomiyi iyice yerin dibine sokmuştu. 1915 yılında İstanbul ve Anadolu’da büyük işletme sayılan 585 işyerinde, 30.000 sanayi işçisi çalışmaktaydı. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu ekonomik anlamda kendi kendine yetebilmekten uzak kalmıştır. Çünkü sanayi kuruluşlarının kapasitesi küçük, işçi sayısı az ve üretilen ürünlerin kalitesi de düşüktür.

   Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ülkeye gelen yabancı sermaye genelde bankacılık, sigortacılık gibi hizmetler sektörü başta olmak üzere ulaştırma, elektrik gibi alt yapı yatırımlarını gerçekleştirmeye yöneliktir. 0 dönemde yatırımların bir kısmını finanse edebilmek için "Devlet garantili tahvil”ler çıkarılmış, Avrupa sermaye piyasalarında satışa sunulmuş ve elde edilen bu borçlar ancak devletin cari harcamalarını karşılayabilmiştir.

KKTC'nin Mevduatları Nerede

2002, 2003 ve 2004 Annan Planı yıllarında Kıbrıslı Türklerin üzerinde oynanan oyunlar gene tezgaha kondu.

Piyasaya çirkin insanlar çıktı ve gene aynı yöntemler uygulamaya konmaya çalışılıyor.

Annan Planı döneminde anavatan Türkiye ile bağlarımızın zayıflatılması veya koparılması için elden gelen yapılmıştı.

Türkiye düşmanlığını yaymak için her yol denenmişti.

Atatürk'ün İsviçre'de Hesabı Olur Muydu ?

 

   Herkes Wikileaks’ın yayınladığı gizli bilgiler konusunda bir şeyler yazıyor ve bu yazılar halkımızı oldukça bilgilendiriyor. Hele ki www.politikadergisi.com adresinde yazılan yazılar tam anlamıyla okuyucunun ufkunu genişletiyor, olaylara farklı bakış açılarından bakmamızı sağlıyor. O yüzden bu makalem, bunu yap(a)mayanlar hakkında olacak...
 
   Wikileaks, gizli belgeleri ilk yayınlamaya başladığı ilk günü belgeler arasında Başbakan Tayyip Erdoğan’a atfen “Atatürk’e benzetildi” başlığı, tüm medyada yer bulmuştu. Hatta görevi gazetecilik değil de Başbakan’ı övmek olan ve bu durum karşısında gaza gelen yazarlar “Gurur Duydum” gibilerinden köşe yazıları yazmışlardı...

Borçlandırma ve Özelleştirme Üzerine Bir Söyleşi

Yazar Adı: 
Oktay Sinanoğlu

Borçlandırarak Batırma Tuzağı

Fizikte, yokluktan bir şey var edilemez. Dışarıya hiçbir mal satma; ama dışarıdan her şeyi satın al! Üstelik gümrük duvarlarını da kaldırdın. Neyle alacaksın? Nasıl alacaksın? İçeriden borç alacaksın, o bitince sana dışarıdan borç verecek IMF. Senin daha fazla borç alabilmen için sana yardım edecek. “Şöyle yap, böyle yap da sana daha fazla borç vereyim ki, daha fazla piringıl al!“ Faizini ödemek için, piringılı almak için aldığın borcun faizini ödemek için ve daha daha piringıl alabilmeye devam etmen için. Böyle basit şeyler için IMF seni borçlandırıyor. Ondan sonra faizini ödemek için bir daha borçlandırıyor. Borç katmerleşiyor.

İpotekli Evlerin Satışı Hakça mı?

Son haftalarda yaşanan ipotekli ve üzerinde evlerin bulunduğu arazilerin satışı beni gerçekten de çok etkiledi.

İnsanların hayat boyu çalışıp biriktirdikleri para ile satın aldıkları evlerinin bir başka şahsın veya şirketin hatası veya borcunu ödememesi nedeni ile üçüncü bir kişi veya şirket tarafından ellerinden alınması bana ters geliyor.

Doğrusu da kabullenemiyorum.

Kabullenemediğim de araziyi alan kişinin, arazinin üstünde diye evleri de sahiplenmesi.

Artan Kamu Borçları Yeni Bir Kriz mi Yaratacak?

Yazar: 
Mehmet Burak KAHYAOĞLU

   Küresel krizin yarattığı şok ile birlikte özellikle gelişmiş ülkeler (G-7) hızlı bir şekilde piyasalara müdahale ettiler. G-7 ülkelerinde krizin etkilerinin hafifletilmesine yönelik yapılan müdahaleler birkaç başlık altında toplanabilir. Bunlar:

 

   - Bankaların kamulaştırılması

   - Zehirli varlıkların (toxic assets) satın alınması

   - Kamu harcamalarının (yatırımların) artırılması

 

Bir Kriz Yılı: 2009

Yazar: 
Timur Veysel Doğruok

2008 yılının sonlarına doğru yoğunluğunu hissettiren küresel mali kriz, 2009’u tümden bir kriz yılı temeline bırakmıştır.

Finansal Piyasalarda Reform Çalışması

Yazar: 
Mehmet Burak KAHYAOĞLU

   Mevcut finansal sistemin aksaklıkları kriz ile birlikte gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır. Kriz, finansal sistemin üzerindeki o sihirli örtüyü kaldırdı; çünkü bu defa krizden herkesin canı yandı.  Finansal piyasaların son otuz yılında liberal görüşlerin hâkim olmasının sonucu olarak bir “kuralsızlaştırma” dönemi yaşandı ve dönem krizle kapandı. Artık herkesin (siyasiler, akademisyenler, meslek örgütleri), yeni finansal sistemin nasıl olması gerektiği sorusuna yüksek perdeden cevaplar aradığı bir döneme girdik. Başta krizin kaynağı ABD’de olmak üzere, İngiltere, Avrupa Birliği ve birçok uluslararası kuruluşta, finansal sistemin eksikliklerini inceleyen ve yeni finansal sistemin nasıl olması gerektiğini araştıran çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Bu kapsamda ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere’de yapılan reform çalışmaları ön plana çıkmaktadır.

İçeriği paylaş