İpotekli Evlerin Satışı Hakça mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Son haftalarda yaşanan ipotekli ve üzerinde evlerin bulunduğu arazilerin satışı beni gerçekten de çok etkiledi.

İnsanların hayat boyu çalışıp biriktirdikleri para ile satın aldıkları evlerinin bir başka şahsın veya şirketin hatası veya borcunu ödememesi nedeni ile üçüncü bir kişi veya şirket tarafından ellerinden alınması bana ters geliyor.

Doğrusu da kabullenemiyorum.

Kabullenemediğim de araziyi alan kişinin, arazinin üstünde diye evleri de sahiplenmesi.

Yasanın bir boşluğu da diyebiliriz buna.

Gerçekte söz konusu arazi, üzerine binalar yapılmadan önce bir tarla statüsünde. Ama üzerine evler, yollar yapılıp, çağdaş bir yaşam için elektrik, su ve telefon getirildikten sonra da tarlalıktan çıkıp, imar arazisi haline gelmiş ve de “Şerefiye” kazanmış. Yani şereflenmiş ve değeri de artmış.

Evler için ödenen paranın içinde inşaat ruhsatları, plan proje masrafları, iç yolların yapım ücreti, elektrik akımı, su boruları ve telefon hattı çekme ücretleri de var.

Mahkemenin satış emri uyarınca açık arttırmada araziyi satın alan kişi veya şahıs, satışa çıkartılan araziyi satın aldığı vakit bence hakkı olmadığı halde daha tapuları çıkarılmamış evleri de, tüm yukarıda saydığım ve bedeli ev sahiplerince ödenmiş hizmetleri de sahiplenmekte. Hem de arazi bedeline ilaveten bir tek kuruş ek para ödemeden.

Bence işin doğrusu, ipotekli araziyi açık arttırmada alan kişi, ayriyeten üzerindeki evlerin bedelini de, söz konusu evlerin tüm yapım bedelini ceplerinden ödemiş sahiplerine veya güncel deyimle “Konutzede”lere ödemeli.

Bu kavram basit bir örnekle neye benziyor?

Değeri 100 TL olan bir elbiselik kumaş düşünün.

Bunu gidip kumaş satan bir mağazadan parasını ödeyip satın alıyorsunuz.

Sonra da bu kumaşı terziye götürüp bir elbise diktiriyorsunuz ve dikiş parası olarak da 120 TL ödüyorsunuz. Size söz konusu elbise kumaşı ile birlikte 220 TL’ye mal oluyor.

Tam elbiseyi alacakken, birileri geliyor ve bu kumaş 50 TL karşılığı ipotekliydi deyip elinizdeki elbiseyi 50 TL ipotek ücretine ilaveten faizleri karşılığında kumaş niyetine alıp gidiyor.

Ama sizden alınanın, artık kumaşlıktan çıkmış, elbise haline gelmiş, içinde katma değeri bulunan ve güncel değeri de 220 TL olan bir emtia olduğunun hiç bir önemi ve parasal değeri de yok.

Mevcut yasalarda bir boşluk var ve birileri bu yasaların arkasına saklanarak veya yasaların açığını bularak, yüzde yüz kullanıcıya ait olan ve kullanıcının katkıları ile üzerine katma değer ilave edilmiş bir malı, kullanıcının söz konusu alıcıya bir tek kuruş borcu olmadığı halde elinden alabiliyor.

Söz konusu üzerinde evlerin bulunduğu ipotekli arazinin satışı ile verdiğim örnek tam olarak üst üste örtüşmekte ve durumları da aynı.

Bana göre yapılması gereken, üzerinde evlerin bulunduğu araziyi borcuna karşılık alan kişinin, borç miktarı ne olursa olsun evlerin bedelini, konut sahiplerine ödemesi gerekmektedir.

Satış bedeli, borcunu karşılamıyorsa, borçlu kişiye ait diğer taşınmaz veya taşınır malların satışı ile borcun tahsil edilmesi ve arazi üzerinde bulunan evlerin sadece üzerlerinde kurulu oldukları toprağın paylarının da, mağdur ev sahiplerinden alınıp, yıllarca hayalini kurdukları evlerinin sahipleri olmaları sağlanmalıdır.

Belki düz bir mantık ama hakça olduğunu düşünüyorum.

Eminim Devletimiz de bu soruna hakça bir çözüm getirecek ve bir daha yaşanmamasının tedbirlerini alacaktır.

 

Prof. Dr. Ata ATUN
www.ataatun.com

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.