Mart 2011

Ava Giden Avlanabilir: Dikkat!

Bir olay hakkında okurlarına bilgi iletmek, gazetenin en temel işlevidir.

Gazete bu işlevi dürüst bir biçimde ve yansız olarak yerine getirirse, halkın haber alma hakkına hizmet etmiş olur.
Haber, [sadece] olayın fotoğrafını çekecektir.
Fotoğraf, bilindiği gibi, objektiften içeri giren ışıkla oluşur.
Demek ki, olayın aktarılışı “objektif” olacaktır… Bizim medyanın çoğunlukla yaptığı gibi olay, yorumlanarak verilmeyecektir…
Eğer bir parça dürüstseniz, haberi olduğu gibi ve yansız bir biçimde aktarırsınız… Ve olayın yorumlanması hak ve imkânını okura bırakırsınız…
Dolayısıyla, gerçeği olduğu gibi iletmiş olur ve yalan söylememiş olursunuz…
Ama bu gerçek, birilerinin bir yerlerini acıtabilir…
Ama dikkat… Birilerinin bir yerlerini acıtan gerçektir, sizin ona eklediğiniz yorum değil!.. Bu çok önemli.
Eğer sizin bir olay ya da bir başka “şey” hakkında bir düşünceniz varsa, oturur o konuda yazı yazarsınız… Düşüncenizi, görüşünüzü özgürce kaleme alır, açıklarsınız...

Erbakan'ın Ardından...

           Gidenin ardından kötü konuşulmaz derler. Doğrudur. Erbakan’la aynı dünya görüşüne sahip olmasam da onun ulusal duruşu sonuç olarak bir payda içerisinde buluşmamıza sebep oluyor.

Hayatında bir kez başbakan oldu. Ondan da askerler etti. Siyasal tarihin önemli simalarından biriydi. 1970, 24 Ocak’ında Milli Nizam Partisini kurarak Milli Görüş’ün ilk adımını attı.

Zeki biriydi tartışılmaz. Bizim emperyalizm dediğimiz şeye o Siyonizm derdi. Bizim düşmanımız ise Amerika başta olmak üzere her türlü emperyal söylemdi. O ise Amerika’dan ziyade İsrail üzerine yoğunlaşırdı. Siyonizm’e o kadar tepkiliydi ki gömleklerini çıkartan çocuklarını siyonizmle işbirliği içinde olmakla eleştirmekten geri kalmadı.

İlk milli tank projesi olan Leopard’ın Baş Mühendisiydi. Milli olarak geliştirdiği tankların bir başka versiyonu ise 5 Şubat 1997 sabahı kendisini başbakanlık koltuğundan alaşağı etti.

Atatürk ve Sanat

Yazar: 
Murat HASGÜN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28 Şubat 2011

            Atatürk’e göre; “Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, nağme ile olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”

        Millet hayatında sanatın değerini takdir eden Atatürk; “Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz.”

          “Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur” diyerek sanatın önemini, millet hayatındaki rolünü açıklamıştır.Atatürk, millet hayatında sanatın yerini ve değerini belirtmekle beraber, onun korunmasını ve gelişmesini de sağlamıştır.

 

Türkiye Dışında Türk Olarak Yaşamak

Geçen hafta Kocaeli’nde yapılan, Rumeli Balkan Federasyonu ile İzmit Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri 20. yıl Kocaeli Uluslararası Rumeli-Balkan Sempozyumundaydım.
Hem ders aldım, hem de halimize şükrettim.
Yurt dışında doğup büyüyen, özellikle de Balkanlar ve Rumeli’nde Türk olarak doğup büyüyen ve yaşamaya çalışan kardeşlerimizin neler çektiklerini, nasıl aşağılandıklarını, sadece Türk oldukları için nasıl en doğal haklarından bile mahrum edildiklerini bu sempozyumda birebir tanıştığım kişilerin söylediklerinden ve sundukları bildirilerinden öğrendim.
Gerek Balkanlarda ve Rumeli’nde gerekse de Doğu Türkistan’da ve Çin’de yaşananları ilk ağızdan hayretle, sevgiyle, acıyla, gözlerim dolarak dinledim.
Kahroldum desem yeridir.
1974 yılına değin Kıbrıs’ta, Kıbrıslı bir Türk olarak mutlak Rum idaresi altında yaşadıklarımdan, “Azınlık olmak ne demektir.”i acı bir şekilde tatmış ve öğrenmişsem de, sempozyumda dile getirilenler ve yazılı olarak sunulanlar, neredeyse son bir asırdır Balkanlarda ve Rumeli’nde yaşamak zorunda kalmış kardeşlerimizin çektiklerini ve halen daha da çekmekte oldukları sıkıntıları gözler önüne serdi.

Erbakan’ın Haziran 2011 Seçim Stratejisi Neydi ?

Yazar: 
b.buyukakin
Yazının Yazıldığı Tarih: 
27.02.2011

Prof. Dr. Necmettin Erbakan TC siyasalında kendine özgü söylem ve uygulamaları ile kâh iktidarda kâh muhalefette de bulunmuş, yargılanmış, hüküm giymiş, affa uğramış, yeniden siyaset sahnesine dönmüş bir parlamenterdi. Ülkeye katkı ve zararlarının değerlendirilmesi elbet bu günden yarına TC’nin siyasi tarihi içinde tartışılmaya devam edilecek.

 
85 yaşına bakmadan, kendi rahle-i tedrisatından geçen RTE ve AKP iktidarına karşı muhalif mücadele cephesi açan Erbakan’ın çok önemsediği Haziran 2011 seçimlerine ilişkin stratejisi neydi?
 
Mecliste 4. parti
Erbakan’a % 10 seçim barajı nedeni ile TBMM ne girme şansı olmayan AKP dışında merkez muhafazakâr sağ ile güç birliğine girişmek ve bu oyları toparlayarak Meclise AKP, CHP, MHP dışında “dördüncü bir parti” olarak girmeyi tasarlanmakta idi.
 
Bu gün Erbakan’ın Demokrat Parti içinde yeni bir yapılanmaya yönelik kendisine haber yolladığını dillendiren Çiller, Erbakan’ın “Demokrat Parti içinde bir araya gelir miyiz?’ görüşmenin detaylarını açıklamadı.(1)
 
Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan ile yaptığı görüşmenin ardından 3 Eylül 2010 da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaret etmişti. Bu görüşmeler, Erbakan’ın, SP Genel Başkanı seçilmesinin ardından ittifaka yönelik arayışlar yeniden gündeme gelmişti.

'Biji Serok Apo' 2 (Öcalan'ın Evi Neresi?)

Yazar: 
Mert ELEKÇİ
Referans İçerik: 
'Biji Serok Apo'

 


 Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıklamaları gündeme bomba gibi düşmedi. Nedenlerini sorgulamaya çok da gerek duymuyorum.  Daha önce yayınlanmış olan ‘Biji Serok Apo’ başlıklı yazımın devamı niteliğinde, gündeme getirilmeyen gündemi olması gereken bakış açısıyla inceleyelim.<?xml:namespace prefix = o />


 CHP İstanbul Milletvekili Çetin SOYSAL ‘Barışın bütün koşulları sağlanmalıdır’ derken CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU böyle bir dönemde partisinin milletvekilinin hangi amaçla bunu söylediğini bilmediğini belirtmişti. Bunu söylerken de bitmiş bir yargılama süreci sonucunda karar verilen uygulamanın devam etmesi gerektiğini belirtmişti.


 


Öte yandan Demokratik Toplum Kongresi Öcalan’ın hapis cezasının ev hapsine dönüştürülmesine yönelik talebine, BDP Milletvekili Ufuk URAS gerekirse Öcalan’a arazisini bile tahsis edebileceğini belirtti. Adalet Bakanı Sadullah ERGİN ise internet sitelerinde farklı farklı şekillerde lanse edilen söylemiyle beni çok şaşırttı.


 


“Şu an konjönktür buna müsait değil, sıcak bakmıyoruz, toplum hazır değil”


 


 


"Gelen, Gidenin Ruhuna Fatiha Okuturmuş"

Eski başbakanımız olan rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın cenaze töreninde üzerinde Arapça “La ilahe illallah …” yazan yeşil “tevhid bayrağı” olduğu dile getirilen bir şey dalgalanırken meydanda;
 
Türk Silahlı Kuvvetleri önce taziye mesajını resmi internet sitesinden, sonra çiçeğini, sonra da 1. Ordu Komuta Heyeti’ni gönderdi; Türkiye Cumhuriyeti bayrağı dâhil M.Ö. 200 yıllara uzanan tarihi geçmişindeki Türk devlet bayraklarından tek biri bulunmayan meydana, eski bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının cenaze merasimine, Fatih Camiine.
 
Hatta tevhid bayrağı olduğu iddia edilen şey, Osmanlı Devlet tarihinde bile hilafet bayrağı olarak kullanılmamış olup; halen o yazının altına bir kılıç figürü koyduğunuzda şimdiki Suudi Arabistan krallığının bayrağı olarak kullanılmakta.
 
Kaldı ki ebedi başkomutanınız Mustafa Kemal ve TBMM 03 Mart 1924 tarihinde hilafeti kaldırmamış mıydı?

Em/ Ce/ Kare = Yaşam

Akşamları ne yapıyorsunuz?

Televizyonun karşısında bir dizinin üstünden atlayıp, ötesine mi tırmanıyorsunuz?..
Yoksa arkadaş sohbetleri içine dedi kodu serpiştirip, Tanrı’dan mutluluğunuza ferahlık mı diliyorsunuz?
Ya kestirmeden bilincinizi alkole batırıp, zamanınızın katili mi oluyorsunuz?..
Sahi, [örneğin,] geçtiğimiz Pazar günü ne yaptınız?
Yoksa vur patlasın/ çal oynasın bir ortamda “Gönül”ü mü oynattınız?.. Sahi ne yaptınız?
 
Nasıl bari “gönül”ünüz iyi oynuyor mu?.. Havalar nasıl?
Diyelim ki, bir “of” çektiniz… Karşıki dağın değil ama, hiç değilse o dağın başını sarmış olan dumanların yıkılıp gitme umudunu taşıyor musunuz?..
Ancak Gönül ferman dinlemez, bunu da biliyorsunuzdur, inşallah.
Ya da fermanı, [örneğin,] Gönül’ün dinleyebileceği cinsten yazmalı, belki de… Ne dersiniz?

Gelişmemiş Beyinlere Geliştirilmiş Proje: Yeni Osmanlı…

 

Öncelikle böylesi bir konunun tartışılıyor olabilmesine müsaade etmiş bir Türk evladı olduğum için kendimden utandığımı belirtmeliyim. Ortadoğu’yu kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmek isteyenlerin ürettiği bu proje üzerinde biraz düşünüldüğünde insanın kanını donduruyor. Nedir bu Yeni Osmanlı?

Bu projenin ortaya atılmasında, tartışma adı altında insanların beyinlerine sokulması iki nedendendir.

1)  İç arzular

2)  Dış arzular

Altı yüzyıl süren Osmanlı İmparatorluğu yıkıldığında bütün dünya hızla evrimleşmekte, daha iyi ve mutlu yaşam için son derece radikal adımlar atmaktaydı. Osmanlının zevk ve sefa âlemlerini, büyük bir kitlenin din ticareti ile rahat ve itibarlı hayatlarını Mustafa Kemal bitirmiş, Osmanlı’nın küllerinden hür, genç bir Türk devleti kurmuştu. Ülke parçalanırsa parçalansın, kim hükmederse etsin ama benim rahatıma dokunmasın diyen o kesim şoka girmiş ve o noktada öylece donup kalmıştı...

 

Kültür Emperyalizmi

Yazar: 
Murat HASGÜN

Kültür emperyalizmi bir emperyalizm örneğidir.


Kültür kalıpları; ekonomik, siyasal ya da toplumsal olsun bir toplumun ana değerlerinin göstergesidir.
Kültür emperyalizmi, bir ülkenin kendi kültürel değer ve ideolojisinin başka bir ülkenin halkına benimsetmesidir.

 
Kültür emperyalizminden kurtulmanın yolu şüphesiz Cumhuriyet değerlerine olduğundan daha fazla sarılmaktan geçmektedir.
Çünkü Cumhuriyet, yalnızca siyasi anlamda bir dönüm noktası olmadı, aynı zamanda kültürel anlamda da bir dönüm noktası oldu.
Cumhuriyet bir yaşam biçimi olarak yerleşirken, aynı zamanda kendi kültürel temellerini de oluşturdu.