Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- Bir Türk Dünya’ya Bedel, Bir Başbakan Arap’a Derbeder!
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- Bir Yanlış, Dört Doğruyu mu Götürdü?
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- Halkların Kardeşliği: Vasiliadis'e Veda
- Gel Gel, Bak "Biz" Buradayız!
- Baykal “Malta Sürgünleri” Örneğinde Haklı mıydı?
- "Erzurum’dan Çevirmişler Yolumu" / Cumhurum, Sen Rahat Uyu (!)
- Provokasyon!
- Deniz Baykal'ın İstifa Hamlesi
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- Münafık Sorular
- Türban Sorunu Çözüldü mü?
Kemal Kılıçdaroğlu ve Kürt Politikası
CHP’de Deniz Baykal’ın uzun süren yönetiminin ardından yeni bir kapı mı açılmıştır?
Yoksa CHP’nin Baykal dönemindeki söylem ve politikalarına devam mı edilecektir?
Yeni bir dönem eninde sonunda değişik politikalar yahut değişik kadrolarla başlar. Farklılık yaratan dönemlerin farklı kadrolarla başladığını varsayarsak CHP’de yeni dönemden de pek bir değişiklik bekleyemeyiz. Bunun nedeni Pazar günü yapılan Parti Meclisi seçimleridir. Parti içi demokrasiyi neredeyse yok etmiş olan bir yönetimin baskıcı döneminden çıktıktan sonra açıkçası insanlar Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha demokratik bir liste bekliyorlardı. Bu Parti Meclisi listesinde sendikalardan, doğrudan söylersek DİSK’ten veya diğer bazı kuruluşlardan isimler yok. 80 kişilik PM listesinin 22’si eski dönemden. Bunun yanında Süheyl Batum’u, İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan Toker’i, Baykal’a rakip olmuş Umut Oran ve Haluk Koç’u yeni PM’de görüyoruz. Baykalcı diye nitelenen PM eski üyeleri ise neredeyse tamamen silinmiştir. CHP MYK eski üyesi ve Baykal istifa ederken hüngür hüngür ağlayan Savcı Sayan liste için; “Made in Önder Sav” demiştir. Savcı Sayan’ın ve diğerlerinin Baykal’a değil kendi sonlarına ağladıkları anlaşılmıştır.
Listenin Sav tarafından yapıldığı iddiasını son derece doğru buluyorum. Öte yandan Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmesinde Baykal’ın bu vefalı arkadaşının payı çok büyüktür. Baykal istifa ettiğinde Kemal Kılıçdaroğlu’na fırsat bu fırsat dediği yollu rivayetler bana gerçekçi gelmektedir. Genel Sekreter Sav’ın genel sekreterlik makamı Baykal yönetimi devam etseydi geçtiğimiz hafta sonu sıradan bir yönetici konumuna düşecekti. Bunun sebebi ise Baykal zamanı kabul edilen yeni tüzüktü; ancak cumartesi günü 2 dakika içinde bu yeni tüzüğü çöpe attı Sav, parti içi gücünü korumakla kalmayıp belki daha da artırdı. Sav’ın etkili olduğu bir liste varsa bunun Sav’ın, ABD ve/veya İsrail’in gücünü ya da isteklerini de koruyacağını düşünüyorum ve bekliyorum.
Peki bütün bunlar ne anlama gelmektedir?
Bu yeni koşullar CHP’nin Kürt politikasını nasıl biçimlendirecektir?
Değişim olacak mıdır?
Gürsel Tekin cumartesi gecesi PM listesini gördüğünde; “Ne yani bunlar mı değişim yapacak?” yollu yakınmış ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu zorlamasıyla listede bazı değişiklikler yaptırmıştır.
Yeni dönemde CHP içinde Gürsel Tekin ve Önder Sav kavgası yaşanacağı kesindir.
Öte yandan CHP’nin içseçimi sonrası en çok konuşulan konulardan biri CHP’nin içindeki Baykalcıların tasfiyesi ve bunun ne anlama geldiğidir. Şunu kabul edelim: Baykal son derece tutucu biriydi. Partisinin çizgisini tutuculuk bir başka deyişe statükoculuk üzerine kurgulamıştı. Ekibini de buna göre oluşturmuştu. Baykal yönetimi Kürtler konusunda adım atmaya bile tenezzül etmiyordu; ancak yeni parametreler, dengeler ve ihtiyaçlar CHP’nin bu statükocu tavrını ve ekibini dışladı. Ben her şeyi dışarıya bağlamayı içeriye ve bilime bir ihanet sayıyorum, çünkü her olayda dışarıya bakmak bize içeriyi unutturur ve içerde yaşanan sınıf çelişkilerini anlamamış oluruz. İçerde, CHP’nin politikalarını değiştirecek bir güce ihtiyaç vardı! Hoş, dışarısı da bu yöndedir.
Zamanında gelmiş midir? Soru budur.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun gücünü Önder Sav’a dayandırması CHP’nin beklenen değişiklikleri henüz yapabilecek durumda olmadığını; ancak parti içi mücadeleyle önümüzdeki süreçte partinin Kürt politikası da dahil olmak üzere değişeceğini düşünüyorum.
Baykal’ın ve Baykalcıların tasfiyesini Kürt politikasına bağlayabiliriz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir Kürt Alevisi olduğunu biliyoruz.
Bu, o toprakları yeniden kazanabilmenin CHP için başlangıcıdır.
23 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde Orhan Bursalı’nın yazısına baktığımızda bunun belirtilerini görüyoruz.
Bursalı diyor ki: “Bu ülkenin yönetimini acaba Alevi-Kürt koalisyonuna bırakmanın zamanı geldi mi?”
Kemal Kılıçdaroğlu’nu tarif ettiğinden kuşku duyamayız.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk konuşmalarında ekonominin ve işsizliğin yoğun olarak yer alması ve Kürt sorununa ilişkin söylemlerinin de az olması eleştirilerini aceleci ve çoğu kez de kötü niyetli görüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi 4 günde değişim olmuyor, bu bir süreçtir.
Bu süreçte CHP’nin Kürt politikasının statükodan çözüme doğru kaymasını bekliyorum.
Alphan TELEK
iletisim@PolitikaDergisi.com
- Alphan TELEK içeriği
- 21489 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder