Birey Olmak

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Özgür, hak sahibi, onurlu…

Sizce birey olmaya çalışmak; yaratanın varlığını kabul etmemekle eş anlamlı olabilir mi?

Bencillik, gözü dönmüşlük, azgınlık, dünyevi hırslar mıdır?

Kendinizi özgürce tanımlayabilir misiniz?

Kurduğunuz cümlede ırk, soy, din, iş ve kariyer kavramları olmadan…

 

Hepimiz aynı mıyız?

Birbirimizden bir farkımız yok mu?

Toplum yapısı, mahalle baskısı, eğitimin getirileri, maddi imkânlar sonucu bir sınıfın, bir zümrenin, bir etnik veya dini gurubun içinde tanımlarız kendimizi…

Ve birey olduğumuzu iddia ederiz.

Şucu bucu oluruz veya Müslüman, Hristiyan…

Sosyalist, liberal, muhafazakâr veya merkezin az berisinde sağda…

 

Kendimize özgü duygu ve düşüncelerimiz yoktur sanki,

Kendimize özgü bir yaşam tarzımız, gelecek planımız olamaz sanki…

Söylediğin bir söz,  yaptığın bir hareket ile senin ne olduğuna karar veren bir sürü insan vardır etrafında.

Bugünler de en fazla kızdığım konu bu…

Bu ülkede bir kelime ile sizi tepeden inme, buyurgan bir tarz ile tanrısal olarak bir yerlere yerleştiriveriyorlar.

Türk’üm, Türklüğüm ile gurur duyuyorum.

Müslüman’ım Kur’an’ın varlığı bana huzur veriyor.

Kemalist’im, devrimler ve mücadelesi ilham kaynağım.

Sosyalistim, sosyal haklarımızı eşit olarak sağlamalı devlet, özgürlüklerimiz birbirimizin özgürlüğünün başladığı yere kadar…

…ama bir de…

Ben var, beni sizlerden ayrı kılan duruşum var, insani haysiyetim, özgürlüklerim, hakkım olanı alma mücadelem, düşüncelerim, gelecek planlarım, hayattan ufak kaçamaklarım var.

Sahte bir ahlakilik ve dindarlıktan bahsetmiyorum, gerçekte var olan, toplumun gereği rol yapmayan ben…

Bana dayatılan doğrulardan bahsetmiyorum, benim doğrularımdan bahsediyorum yorumlarımda…

Her şeyden önce birey olmanın bana verdiği onur, özgürlük ile burada yorum yazıyorum,

İşte tam bu nokta da bir soru beliriyor kafamda;

Temel hak ve özgürlüklerimiz neler?

Buna biz mi karar veriyoruz, yoksa bize zorla kabul ettiriliyor mu?

Daha fazlasını isteme hakkımız var mı? Hepsi bu kadar mı?

Benim için neyin doğru olduğuna kim karar verecek?

Bu konuda karar verme hakkım var mı?

Yoksa Özgürlük, Allah’ın bana bir lütfu değil mi?

Devletin hukuk kuralları ile sınırladığı çizgiler değişebilir mi?

Bu çizgileri; bireylerin taşkınlık yapma ihtimali mi?

Yoksa toplumun bu özgür düşünceyi duyma kapasitesi, beraber yaşama becerisi mi belirler?

 

Siz kendinizi, kendiniz olarak tanımlayabilir misiniz?

 

Serhat KUŞDOĞAN

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

Birey olmak= Kariyer!

Yıllarca ben de aynı soruyu sordum durdum. Mesleki kimliğinin dışında kendini tanımlayamayan, ifade edemeyen insanları gördükçe,insanların kişilikleri sadece mesleki kimlikleriyle bir değer kazanan bir toplum olduğumuzu görmek,bana her zaman ne kadar zavallı bir hale geldiğimizi ve sahsiyetsizleştiğimizi gösterdi. Dikkat edin! Bir çok insan kendini tanıtırken, doktorum, mühendisim, avukatım yazarım, diye söze başlıyor. Ayrıca, ismini de sorma ihtiyacı hissediyorsunuz.
Bana göre, mesleki kariyerin yanı sıra, bir insan sahip olduğu kişiliği ile değer görmeye çalışmalı ve varlık göstermelidir. Kişi,toplum içindeki saygınlığı, öncelikle sahip olduğu sahsiyetiyle elde etmelidir. Tabi, bunu yapabilmek için, öncelikle saygı duyulacak bir kişiliğe sahip olmak gerekiyor.
Ama bir çok insan bunu akıl edemiyor. Çünkü toplumun değişen değerleri, insanları bu bağlamda artık eğitmiyor.

Yürekten katılıyorum

Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkürederim.

Süper bir yazı...elinize,

Süper bir yazı...elinize, yüreğinize sağlık:)))

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.