Ünlü Babalar ve Oğulları

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yusuf Can TIRAŞ

 

Turgenyev’in ölümsüz eseridir ‘’Babalar ve Oğullar.” Bir evladın babasıyla tamamen zıt kutuplarda olduğunu anlatır. Oğlu liberaldir babası ise bir çiftçi. Neyse konumuza dönelim. Edebiyat,siyaset dünyamızda da babalar ve oğullarına rastlamaktayız. Kimisi babasının yolunu takip ederken kimisi de babasıyla zıt görüşlerde bulunuyor.
 
Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın oğullarının babalarını izledikleri herkesçe bilinmekte. Her ikisi de tüccar olup bir güzel zenginleştiler. Babaları zenginleştiği için. Hayırlı evlatlardır onlar. Çünkü; babalarının yolunu izlemişlerdir.
 
Biz konumuza dönelim. Zira bu haftaki yazımız bir hayli uzun olacak. Edebiyat dünyamızdan Recaizade Mahmud Ekrem’i tanımayanınız yoktur. Türk edebiyatında ilk gerçekçi roman olan Araba Sevdası’nı yazmıştır.Ve zamanın önemli aydınlarından birisidir.Yazdığı eserlerle halkı aydınlatmak, yanlış batılılaşmanın zararlarını açıklamak hep asli görevi olmuştur. Araba Sevdası adlı romanı okumadıysanız sizlere önerim. Bu kitabı hemen temin edinin. Her kitapçıda ucuza rahatça bulursunuz. Şunun için bu kitabı öneriyorum. Avrupa Birliği kapılarında dolaşan Türkiye’nin acıklı halini gözler önüne getirin ve kitabı okuyun. Sanırım arasında hiçbir fark yoktur.
 
Ekrem’in oğlu yine tanıdık bir isimdir: Ercüment Ekrem Talu.
 
Sıkı durum çünkü ileride sürpriz bir isim karşınıza çıkacak. Ercüment Ekrem Talu, İstanbul’da 1886 yılında doğdu. Babasının izinden gitti ve edebiyat dünyamızın önemli bir yerini doldurdu. 8 eser bıraktı bizlere; Asriler, Gün Batarken, Kopuk v.s. İki oğlu oldu; Muvakkar Ekrem Talu ve onun ağabeyi Erdem Talu. Şu an Türk basınından bir torunu var: Umur Talu.
 
Umur Talu; bizi asıl ilgilendiren kişi. 1957’de doğan Umur Talu çeşitli gazetelerde yazılar yayınladı. Günaydın, Güneş, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Geçen yıla kadar Sabah gazetesinde çalışan Talu, şimdi Habertürk’te yazılar yazıyor. Yazdıkları konular genellikler demokrasi, demokrasi ve demokrasi. Kendi birikimine göre çok sığ konular hakkında yazı yazan Umur Talu, bunu iktidardan çekindiği için yapıyor olsa gerek. Her gün aynı konularda yazmaya da devam ediyor. Sabah Gazetesi’nde çalışırken AKP’ye övgüler yağdırmaya çalışıyordu. HaberTürk’te ise bu tavrından biraz uzaklaştı. Yalnız yazdığı konular insanın sürekli canını sıkıyor. Her günde 12 Eylül’den bahsedilmez ki. 1 hafta boyunca Habertürk’teki yazılarını okuyun anlayacaksınız.
 
Namık Kemal, Türk edebiyat ve siyasi hayatımızın önemli bir simasıdır. Vatan Yahut Silistre, Cezmi, Gülnihal vb. gibi önemli tiyatro ve roman eserlerini yazdı. Atatürk’ün siyasi düşüncesini takip ettiği bir yazardır.Hürriyet Kaside’si 2.Abdülhamid döneminde elden ele dolaşmaktaydı ve bir marş gibiydi.Askerî okullarda okumak bile ceza sebebiydi.Namık Kemal, Tanzimat döneminin edebiyatçısıydı. Tanzimat’ın 1.devresinde yazdığı yazılarda ‘’Sanatın toplum için’’ olduğu görüşünü savunuyordu.
 
Namık Kemal’in oğlu da babasının izinden gitmiştir. Adı Ali Ekrem Bolayır. Ali Ekrem,babasından sonraki edebiyat topluluğu olan Servet-i Fünûn ve Fecrî Ati encümenlerinde yazılar kaleme aldı. Ali Ekrem’in babasıyla anlaşamadığı nokta ‘’Sanat, sanat içindir’’.  Bu kadar görüş farklılığı da olsun artık.
 
Samih Rıfat- Oktay Rıfat, Hasan Ali Yücel-Can Yücel gibi konuyu fazla uzatmadan asıl meseleye gelmek istiyorum. Edebiyat dünyamızda bir baba var ve bu babanın iki oğlu arasındaki düşünceye dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu babanın adı “AZİZ NESİN.”

Aziz Nesin, gerek edebiyatımızda olsun gerek siyasi düşüncemizde olsun önemli bir yere sahiptir. Sivas katliamından kılpayı kurtulmuştur. Gerici yobazlarla mücadelenin önemli bir ismidir. Şimdi onun mücadele ettikleriyle zıt görüşte olan oğlu Ali Nesin ve kardeşi, babasıyla aynı yoldan giden, Ahmet Nesin arasındaki tartışmayı ele almak istiyorum.
 
Ali Nesin, popülariteye önem vermesinden olacak ne kadar ülke zararına olan bir şey varsa hemen destek veriyor. Örnekler çok. İlk önce üniversiteye türbanlıların girmesine destek verdi. Ardından “Ermenilerden Özür Diliyoruz” kampanyasına imzayı atanlardan biri o oldu. Babasına yakışmayan bir tavır içindedir. Şüphesiz, Ali Nesin matematikteki dehasıyla bizleri bilgilendirse çok iyi olacaktır. Siyasetle de ilgilensin ama ülkesini düşünerek. Bizleri dışarıda matematikle temsil etse iyi olacak. Ama Ahmet Nesin, medyada fazla görünmez.
 
Sizlere kardeşi Ali Nesin’e yazdığı mektuptan birkaç satır alarak konuyu noktalayayım:
 
‘’Ben senin gibi düşünmüyorum... Bu senin dediğin ortaokulda edebiyat öğretmeninin `Sen nasıl Nesin`sin, böyle ödev mi yapılır? demesine benziyor. Sahip olduğum ve bütün yaşamım boyunca onur duyacağım soyadıma uygun yaşayacağım tabii ama, bu Nesin ailesi olarak tek ses olacağım anlamına gelmiyor...
 
O yüzden Aziz Nesin`in bir söyleşisini bulup da, denize düşen yılana sarılır misali sarılacak değilim... Bu söyleşiyi bulmak için niye bu kadar gün uğraştın anlamadım... Aziz Nesin söyleşileri sanırım üç kitapta toplanmış ve piyasada var... Üçünün de düzeltmelerini ben yapmıştım, iyi biliyorum... Ancak o kitapların içinde başka söyleşiler de olacak, zamanın olursa onları da okumanı isterim... Gazetelere tefrika olarak da sunabilirsin...`
 
Türkiye`de iktidarda `dinci bir parti` bulunduğunu öne süren Ahmet Nesin, türban konusuna ilişkin düşüncelerini tekrar hatırlatarak, "Çok açık söyleyeyim, ben Türkiye`de ileride ülkesine çok daha faydalı olacaklarından emin olduğum, saçı ve beyni güneş gören kızların üniversiteye girmelerini engelleyecek olan ve mezun olduktan sonra topluma nasıl faydasız bireyler olacağına inandığım kapalı kızların girmesini hazmedemiyorum. İlerde bu insanların başlarını açsalar bile, bilhassa eğitim üzerine görecekleri işlev beni korkutuyor..." dedi.
 
Ahmet Nesin, ağabeyinin öğretim üyeliği yaptığı Bilgi Üniversitesi`ne ve bu üniversite bünyesinde çalışmalarını yürüten diğer akademisyenlere de eleştiri getirerek şunları yazdı:
 
"Sanırım hepiniz Bilgi Üniversitesi`nin 900`lü hatlardaki yarı çıplak kadınların, erkeklerle yaptığı konuşmalar ve bilhassa `Canım bip sesinden sonra seni dinliyorum` tuzağından dolayı hacizlenen tarlalarının, traktörlerinin ve hayvanlarının paralarıyla kurulduğunu biliyorsunuzdur. Türbanlı öğrenciler adına bu kadar feminist bir tavır almadan önce utanmadınız mı acaba böyle bir üniversitenin kuruluşunda bulunmaktan ya da öğretim üyesi olmaktan...
 
Şu anda sizi destekleyen Müslümanların çoğu, hacizlerinden kazandığınız parayla oturduğunuz koltukların kürsülerin esas sahipleri, Müslüman insanlar...
 
Ahmet Nesin, mektubunu, "Bir dahaki yanıtında Aziz Nesin`den can simidi alıntılar yapmak yerine, kendi görüşlerinle savunu yaparsan sevinirim. Sevgilerle kal... Kardeşin Ahmet``… sözleriyle tamamladı.
 
Bir nokta daha belirteyim.Ermenlerden özür diliyorum kampanyasına destek veren Baskın Oran’ın kızı, Fransa’da Ermeni Anıtı’na gitmediği için ceza aldı.
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.