Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Terör Sorunu ve Bürünülen Ruhsal Hâller...
- Terör Eylemleri Daha Öncel Bir Sorundur ve Her Daim Daha Sıcak Bir Başlıktır...
- Tek Dil veya Resmi Dil...
- "Kürt Sorunu" Sorunu
- Terörle Mücadelede Yeni Aşama... Mı?
- Bir Türlü Bitirilemeyen Terör(?)
- Kartopu veya Nurtopu gibi Memleket(?)
- Bunlar Bilinmeden Ne PKK Bitirilebilir Ne de Küdristan'ın Kurulması Engellenebilir!
- PKK Teröründe İç Acıtan Aymazlıklar
- Kapalı Kutu
- Terör Meselesi, "MEMLEKET MESELESİ"(!)
- Akil Akademisyenler...
- Hayalkırıklığı(?)
- CHP’nin Toplumsal Mutabakat Arayışı
- Olgulardan "Olması" Gerekenlere Bir Perspektif
Toplumsal Mutabakat Komisyonu
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisinin, “Toplumsal Mutabakat Komisyonu” oluşturulması adına bir araya gelmeleri, kamuoyunda “bahar havası” esecek şeklinde yorumlandı.
Pekâlâ, parlamento çatısı altında siyaset üretme “iddiasında” olan siyasi partilerin bir araya gelmesi güzel…
Ellerini taşın altına sokmaları da güzel…
İnisiyatif alma yönünde irade göstermeleri…
Bunların hepsi gerçekten de çok güzel…
Önemli olan, bunun gerçekten samimi bir davranış olup olmadığı?!
Mesela, başbakan Erdoğan görüşme sonrasında, bu diyalog süreçlerinde MHP’nin de ikna edilmesi gerektiğini ifade etti.
Görüşmeler bağlamında herhangi bir ilerleme veya yol haritası çizilmemişken, sürecin başlangıcında MHP’yi adres göstermek, bilmiyorum, “samimiyet” açısından sorgulanmaya değer.
Milliyetçi Hareket Partisinin, yaşanan terör odaklı eylemlere bakışı net ve belli.
Tabii ki…
PKK, terör örgütüdür.
PKK ile müzakere yapılmaz.
PKK terör örgütünün eli silahlı militanlarıyla ancak silahlı mücadele verilebilir.
Kesinlikle doğru tespitler/saptamalar.
Zaten, bu hususlarda pek aykırılık yaşanacağı söylenemez.
Ama…
Kürt kökenli insanlarımızla da, terör örgütü mensubiyetini ayırmamız gerekir.
PKK terör örgütüne bakış açısıyla, Kürt kökenli yurttaşlarımıza bakış aynı mihverde olduğu sürece, ülkemizde adı her türlü polemiğe çekilen sorunun, bir hâlyoluna sokulması, zor gibi görünmekte.
Kimisi, ülkemizde 30 yıldır yaşanan silahlı ve devlete başkaldırı şeklindeki cereyanı, “Kürt Sorunu” olarak okumakta.
Kimisi, daha milliyetçi duygularla değerlendirmelerde bulunmakta.
Aslına bakılırsa bu yaşadıklarımıza…
“Kürt Sorunu” demekten ziyade…
Sosyo-kültürel ve sosyo-politik sıkıntı ve sorun yumağı demek, daha doğru olur.
Neden?
“Kürt Sorunu” dediğimiz vakit, aynı topraklar altında yaşadığımız bir halkın, sanki ne anayasaca, ne de yasaca, herhangi bir varlığının tanınmadığı ileri sürülebilir.
Kürt Vatandaşlarımızın, yaşadığı sıkıntılar var; her şeyden önce bunu kabul etmek gerekir.
Yalnız olaya “Kürt Sorunu” diye bir adla yaklaştığımızda, yaşanan meseleye, sağlıklı çıkarımlar yapmak da zorlaşıyor.
Eğer, sadece “Kürt Kökenli” yurttaşlarımızın aidiyetinden yola çıkılarak bir sorunsal tespit yapılırsa…
Öte yandan, işin ucunun kaçma olasılığı da vardır.
Ermeni sorunu, Gayrimüslim sorunu, Gürcü sorunu, daha fazla saymaya gerek yok, ülkemizde farklı aidiyetlere sahip gruplar da çıkıp, kendilerince tecrübe ettikleri sıkıntı ve sorunları, “devlet katında” ve “yasal zemine” oturtacak biçimde eğilimde bulunabilirler.
Yukarıdaki düşünceye sahip bir kesim de ülkemizde mevcuttur.
Bu kesimin görüşleri ve hassasiyetleri de, dikkate alınmalıdır.
2002 yılına kadar ülkemizde daha çok “koalisyon” hükümetleri kurulur ve Türkiye böyle bir yapıyla yönetilirdi.
Hükümetlerin, yaşanan Terör Olaylarına bakışları da farklı olurdu sanırım, o dönemleri tam bilemiyorum, o dönemlerde ne siyasete meraklıydım ne de yaşanan siyasal süreçlere vakıfım. Ama, okuduğum kadarıyla, 90 yılların başından itibaren Türkiye’de, ülke yönetimi adına ne “istikrar”, ne de “huzur ortamı” gözetilebilmiş. Nedenini de “koalisyon” hükümetlerinde arayabiliriz.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bir sıkıntı yaşanmakta. Terör odaklı bir sıkıntı yaşanmakta. Fakat, sıkıntının nedeni, bizatihi PKK terör örgütüdür. Yaptığı ve düzenlediği eylemlerle bölge halkına büyük sıkıntılar yaşatmaktadır. PKK terör örgütünün düzenlediği eylemler sonucunda, ölen insanların çoğunluğu da, Kürt kökenli yurttaşlarımız. Terör örgütünü ve bölge insanlarımızı, ayrı ayrı düşünerek, değerlendirmelerimizi yapmak daha sağlıklı olacaktır. Türkiye’de, yaşadığımız siyasi sorunlar bağlamında, Kürt kökenli yurttaşlarımız da, benzer sıkıntıları diğer vatandaşlarımız gibi, yaşamakta ve tecrübe etmektedir.
Erhan SALMAN
- Erhan SALMAN içeriği
- 7627 okunma
Yorumlar
NEYİN MUTABAKATI
Yeni yorum gönder