Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Sabun!
- Go Home Türkiye!
- Edep Ya Hu! / (Akrostiş)
- Örtülü Özgürlük
- "Bakan" Değil Gören Lazım Bu Memlekete!
- Bastırılıyoruz!
- Sincap Üzerine Tefekkür Eyleyebilme Yeteneği...
- Aziz Nesin Niçin Haklıydı?
- 10 Kasım'ın Hesabı
- Gericiler Türkan Hocadan Ne İstiyorlar?
- Öğrenilmiş Çaresizliklerimiz
- İstihbarat Paylaşımı
- Niçin Helva Yapılamıyor?
- Yetmez ama Evet!
- İşbirlikçilere Anadolu Havası Dokunur Hocaefendi!
Ekmek = Nan
Eski dilde ekmek?
Bulmacaların olmazsa olmaz sorusuydu bir aralar. Gerçi hâlâ arada bir gelir dev çengelin altını doldurmak için.
“Nan” derler ekmeğe.
En önemli “nimet” olarak görülür.
Ekmek parası deyimi, günlük ihtiyaçların asgari tutarıdır.
Ekmek parasına çalışıyoruz cümlesini ne çok duymuştur kulaklarımız.
Veya “ekmek teknesi”ni.
Ekmek Kavgası’nı Orhan Kemal haybeye yazmamıştır mesela.
Yemin etmek için de kullanılır Anadolu’da. Öyle yerler vardır ki “vallahi, billahi” yemininden daha önemlidir. Öper başına koyarsın. İnsanın içinde garip bir his uyanır istesen de yalan söyleyemezsin.
Ekmek…
Konya Ovası’nın şiirlere konu olan uçsuz bucaksız özelliği, başakların güneşe selam duruşuyla anlam kazanır.
Başaklar boy verince ince hasatla toplanır, taneleri tek tek alınır. Değirmenden geçirilir un olur. Fırıncı teknesinde suya kavuştuktan sonra hamur haline gelir. Bilmem kaç derece sıcakta, fırıncı ustasının hamura çentik atıp fırınlamasıyla o güzelim ekmek olur.
Sabaha karşı bir fırının önünden geçerseniz, buram buram o koku sarar içinizi. Konya Ovasının başakları fırındaki ateşin türüne göre nev-i şahsına münhasır şekilde sizi çağırır.
Emek, nimet ve benzeri duygular sarar dörtte birini kullandığımız beyninimizi.
Diyet uzmanları ekmeği azaltın dese de hikaye!
Dene bakalım insanın ekmeğini kısmayı.
O Anadolu kokusuna “Hayır, rejimdeyim” diyebilen kaç kişi çıkar ki?
Türkülere konu olan buğday, un; emeğin sembolü gibidir.
“Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz, bir gider bin geliriz..”
“…bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır! Tanı bunları tanı da büyü”
Derken bile ekmekten başka bir şeyi kalmayan insanın çığlıkları duyulur benliğinizde.
Ülkedeki herkes ekmek yesin diye un fabrikaları hemen her yerde vardır.
Diyarbakır’da da vardı.
Güzelim başaklar, Silvan’da da un oluyordu.
Ve o un Silvan’daki herkese ekmek olup dönüyordu.
Köylüsüne, hastanesine, bakkalına çakalına, bir de askerine.
O kırk kilo çantada mutlaka vardır onlar.
Ve Kırk yıl düşünseler, NAN’ın YAKILABİLECEĞİ AKILLARA GELMEZ!
Çünkü NAN Kutsaldır, NAN YANmaz! YANAMAZ.
Gördük ki birileri ekmeği de yaktı.
Ne söyleyelim ki daha?
Varsa sözü olan beri gelsin de anlatsın!
ilker.ekici@politikadergisi.com
- İlker EKİCİ içeriği
- 18986 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder