İçeriği Yazan: Asım US Zaman: Per, 20/05/2010 - 01:07
Çok doğru ve yerinde bir tespittir Sayın Minel.
Zaten bu cemaat, ''Terör Örgütü'' kapsamından da, bir örgütün terör örgütü sayılması için silahlı olması şartı getirilmesiyle çıkmıştır hatırlarsak. Ondan sonra ''Fethullah Terör Örgütü'' olmaktan çıkıp, masum bir cemaat oluverdi. O düzenlemeyi de kimlerin ne şekilde getirdiğini biliyoruz zaten.
Ergenekon araştırmaları da, sanki bu durumu göstere göstere, bir evde cephanelik bulunmasıyla ve akabinde hep silah kazılarıyla gündeme getirilmedi mi?
Fethullah Gülen örgütü (ya da cemaati), bugün en irisinden en ufağına kadar yargı mekanizmaları ve ordu hariç, tüm legal yapılanmaları, tabandan sızarak yahut devlet gücüyle direkt hegamonyası altına almıştır.
Buna siyasi olmayan pek çok ekonomik ve sosyal kurum da dahildir. Şirketler, üniversiteler, dernekler, meslek odaları, hatta sendikalar bile...
Ancak ne kadar art niyetli olursa olsun, usül bakımından yasal bir metodoloji takip ettikleri için de, bu işi kotarabildiler.
Yaşadığımız sancı da demokratikleşme sancısı değil, eski derin devletin tasfiye edilerek, yerine bir yenisinin getirilmesi işleminden ibarettir. Fakat bu, üstü örtük bir şekilde yapıldığı için de, kamuoyu durumun farkına varamamakta ve bu hareket halkın bazı kesimlerinde sempati uyandırmaktadır.
Tebrikler Sayın Minel, farklı bir bakış açısı ve yerinde bir tahlil.
Yorumlar
Çok doğru tespit
Çok doğru ve yerinde bir tespittir Sayın Minel.
Zaten bu cemaat, ''Terör Örgütü'' kapsamından da, bir örgütün terör örgütü sayılması için silahlı olması şartı getirilmesiyle çıkmıştır hatırlarsak. Ondan sonra ''Fethullah Terör Örgütü'' olmaktan çıkıp, masum bir cemaat oluverdi. O düzenlemeyi de kimlerin ne şekilde getirdiğini biliyoruz zaten.
Ergenekon araştırmaları da, sanki bu durumu göstere göstere, bir evde cephanelik bulunmasıyla ve akabinde hep silah kazılarıyla gündeme getirilmedi mi?
Fethullah Gülen örgütü (ya da cemaati), bugün en irisinden en ufağına kadar yargı mekanizmaları ve ordu hariç, tüm legal yapılanmaları, tabandan sızarak yahut devlet gücüyle direkt hegamonyası altına almıştır.
Buna siyasi olmayan pek çok ekonomik ve sosyal kurum da dahildir. Şirketler, üniversiteler, dernekler, meslek odaları, hatta sendikalar bile...
Ancak ne kadar art niyetli olursa olsun, usül bakımından yasal bir metodoloji takip ettikleri için de, bu işi kotarabildiler.
Yaşadığımız sancı da demokratikleşme sancısı değil, eski derin devletin tasfiye edilerek, yerine bir yenisinin getirilmesi işleminden ibarettir. Fakat bu, üstü örtük bir şekilde yapıldığı için de, kamuoyu durumun farkına varamamakta ve bu hareket halkın bazı kesimlerinde sempati uyandırmaktadır.
Tebrikler Sayın Minel, farklı bir bakış açısı ve yerinde bir tahlil.
Saygılarımla