Yeni Derin Devletin Adı; Fethullah Gülen

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 
 
Siyasi literatürde “Derin Devlet” diye bir terim yoktur. Ancak halk dilinde, ülkede olan komplo, siyasi kriz, ekonomik kriz, suikast ve kaos gibi ülkenin gidişatına veya tarihe köklü değişiklikler gerçekleştiren görünmez ele “Derin Devlet” deniyor. “Derin Devlet” bazılarına göre mafyavari olarak kendi menfaatleri için eylemler yapıyor, kimilerine göre; Devlet’in legal olarak yapamayacağı şeyleri illegal olarak yapıp, ülkenin bekasını sağlıyor...

Ülkemizde de faili meçhul bütün cinayetleri, devlet başkanlarına veya gazetecilere yapılan suikastleri, siyasi krizleri hatta ve hatta askeri darbeleri bile derin devletin yaptığı düşünülmektedir.


Son zamanlarda hükümet ve medya, Türkiye’de yıllarca hüküm süren Derin Devlet’in adını koydu; ERGENEKON!

Bu adın konulmasından sonra Türkiye’de yıllarca süregelen faili meçhul cinayetler, komplolar ve suikastlerin tümü Ergenekon’un üzerine atılmaya başlandı. Bu sebepten dolayı birçok yazar, asker, polis ve düşünür hapislere tıkıldı. Artık çoğu kişiye göre ülkedeki derin devlet tasfiye edilmiş oldu...

Halk artık huzur içinde yaşayabilir... Artık ülkede suikast, komplo, siyasi kriz gibi şeyler olmayacak! Ne de olsa derin devlet içeri tıkıldı...

O da ne!!!

Birileri CHP Lideri Deniz Baykal’a komplo düzenlemiş. Böylelikle ülkede siyasi kriz ve kaos çıkarılmaya çalışılıyor. Hani bu işleri yapabilme gücüne sahip derin devlet tasfiye edilmişti?

Peki derin devlet tasfiye edildiyse bunu kim, neden yapıyor?

Bir düşünelim... Derin Devlet içeri tıkıldı ve elindeki tüm komplo araçları, silahları, propaganda araçları (televizyon. gazete vs.) elinden alındıysa bu komployu kim yaptı? Bu araç ve gereçler şu an istihbarat birimleri haricinde hangi örgütte olduğu düşünülüyor?

Evet... Yazımın başlığı zaten cevabı veriyor...

Ancak amacım bu yazımda CHP Lideri Sayın Deniz Baykal’a yapılan bu komployu Fethullah Gülen’in yaptığını ima etmek değil. Zaten Sayın Deniz Baykal’da bu komployu Fethullah Gülen’in yapmadığını ima etti...

Burada benim anlatmak istediğim Sayın Baykal’ın, bilerek ya da bilmeyerek Fethullah Gülen’i sobelemiş olmasıdır.

Biliyorsunuz, Sayın Deniz Baykal komplo açıklamasında “bu işi Fethullah Gülen yapmamıştır” imasında bulunması ve Fethullah Gülen’in de “evet biz yapmadık” anlamına gelen açıklaması, Fethullah Gülen’in sobelenmesidir.

Sayın Deniz Baykal, açıklamasında aslında şöyle demek istemiştir; “Evet, bu işi Fethullah Gülen yapabilirdi, ancak onun yaptığına inanmıyorum.”

Fethullah Gülen’de cevap olarak şöyle demek istemiştir; “Evet, yapabilirdik ama yapmadık.”

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Fethullah Gülen’in elinde komplo yapmaya yarayacak araç, gereç ve personel mevcut. Yani derin devletin elinde olan tüm argümanlara sahip. Bir tek silah olmadığı kanaatindeyim. Komplo açıklamasında da Sayın Deniz Baykal’ın, bilerek veya bilmeyerek Türkiye’deki yeni derin devletin adını koyduğunu düşünüyorum.

Okuyucunun aklına şöyle bir yorum gelebilir; “Fethullah Gülen’in elinde bu argümanların bulunduğu zaten kulaktan kulağa yıllardan beri biliniyordu.”
Evet ama Sayın Deniz Baykal’a komplo açıklamalarında bu argümanların Fethullah Gülen’in elinde olduğu resmi ağızlardan ilk defa olarak söylenmiş oldu... Böylelikle yeni derin devletin adını koymuş oldu...
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Çok doğru tespit

Çok doğru ve yerinde bir tespittir Sayın Minel.

Zaten bu cemaat, ''Terör Örgütü'' kapsamından da, bir örgütün terör örgütü sayılması için silahlı olması şartı getirilmesiyle çıkmıştır hatırlarsak. Ondan sonra ''Fethullah Terör Örgütü'' olmaktan çıkıp, masum bir cemaat oluverdi. O düzenlemeyi de kimlerin ne şekilde getirdiğini biliyoruz zaten.

Ergenekon araştırmaları da, sanki bu durumu göstere göstere, bir evde cephanelik bulunmasıyla ve akabinde hep silah kazılarıyla gündeme getirilmedi mi?

Fethullah Gülen örgütü (ya da cemaati), bugün en irisinden en ufağına kadar yargı mekanizmaları ve ordu hariç, tüm legal yapılanmaları, tabandan sızarak yahut devlet gücüyle direkt hegamonyası altına almıştır.

Buna siyasi olmayan pek çok ekonomik ve sosyal kurum da dahildir. Şirketler, üniversiteler, dernekler, meslek odaları, hatta sendikalar bile...

Ancak ne kadar art niyetli olursa olsun, usül bakımından yasal bir metodoloji takip ettikleri için de, bu işi kotarabildiler.

Yaşadığımız sancı da demokratikleşme sancısı değil, eski derin devletin tasfiye edilerek, yerine bir yenisinin getirilmesi işleminden ibarettir. Fakat bu, üstü örtük bir şekilde yapıldığı için de, kamuoyu durumun farkına varamamakta ve bu hareket halkın bazı kesimlerinde sempati uyandırmaktadır.

Tebrikler Sayın Minel, farklı bir bakış açısı ve yerinde bir tahlil.

Saygılarımla

Bu yazımı da okumanızı öneririm

Asım Bey

Şubat ayında yine bu sitede yayımlanan ETO İLE FETO KAPIŞMASI yazımı da okumanızı öneririm...

http://www.politikadergisi.com/okur-makale/eto-ile-feto-kapismasi

chpyi tutmuyorum ak partiden

chpyi tutmuyorum ak partiden yanayım....................

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.