İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Paz, 22/06/2014 - 10:38
Merhaba İlker,
Bu konuda farklı düşündüğümüz ve değerlendirdiğimiz çok açık. Bugün Türkiye dâhil Ortadoğu’da ki mücadeledeki mevzilenme, emperyalizm ile antiemperyalist arasındadır. İster genel, ister yerel veya isterse cumhurbaşkanlığı seçimi olsun, Türkiye’nin olağanüstü politize olduğu bu dönemlerde herkesin bu cepheleşmeye göre mevzi alması, duruş sergilemesi, olağanüstü önemlidir.
Emperyalizm, 1990’lı yılların başında SSCB ve Varşova Paktı’nın dağılmasına kadar Türkiye’yi NATO üzerinden komünizme karşı bir ileri karakol olarak kullandı. Bu ana kadar Türkiye’nin iç siyasi istikrarından ve güçlü bir ordusundan yana idi. Çünkü onu kendisi kullanıyordu. Ancak SSCB ve Varşova Paktı’nın çözülmesiyle emperyalizmin Türkiye’ye olan tutumu kökten değişti.
Emperyalizm,1990’lı yıllardan itibaren bölgemizde Büyük Ortadoğu Projesini devreye soktu. Bu süreçte PKK üzerinden Türkiye’ye büyük zararlar verdirerek Türkiye’yi siyasi istikrarsızlaştırdı. BOP dâhilinde Türkiye’yi siyasi olarak tam denetim altına almak için 2001 ekonomik ve mali krizini de ustaca kullanarak AKP ve Erdoğan’ı iktidara taşıdı.
AKP iktidarı ile birlikte PKK terörü yeniden hortlatıldı. Cumhuriyetin bağımsızlık, laiklik, hukuka bağlılık, ırkçılığı ret eden ve ulusu birleştiren Atatürk milliyetçiliği vs. gibi kurucu değerleri ayaklar altına alındı. Ergenekon ve Balyoz vs. gibi siyasi kumpas davlarla TSK yıpratıldı, aydınlarımız sindirildi.
Ilımlı İslam, BOP ’un İslam ülkelerinde 1991 den itibaren uygulanan rejimleriyle ilgili bir projesidir. Projenin amacı, dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin üçte ikisinin olduğu ve nakliyatı için büyük önem taşıyan bölgeleri, Batı dünyasında(emperyalist/kapitalist sistem) içinde tutmaktır. Petrol, yüksek düzeyde gelişmiş ve sanayileşmiş emperyalist ülkelerin kanı gibidir. Kanı olmayanın canı da olmaz. Bu nedenle emperyalizm BOP ’tan asla vaz geçmez!
Arap Baharı; Ilımlı İslam projesinin Tunus, Mısır, Cezayir, Bahreyn, Yemen ve Suriye’de uygulanan pratiğidir. Bu proje Mısır’da yanlış uygulandığı için (Mursi, projeye göre İslam ile Demokrasiyi birleştireceğine, şeriatı uygulamaya çalışmıştır) devrilmiştir. Suriye’de ise Esad’ın BAAS rejimini devirememiştir.
Kısaca BOP ve Ilımlı İslam iki ülkede yara almıştır; fakat değiştirilen yeni strateji ile BOP ve Ilımlı İslam uygulanmasına devam edilmektedir. Suriye’de tıkanan BOP şimdi Irak’ta sürdürülmeye çalışılmaktadır. Emperyalizm; perde arkasında IŞİD gibi terör örgütlerini kullanarak İran ve Rusya ile işbirliği yapan, BOP ’a karşı çıkan Maliki’yi ya devirip yerine Sünni “Ilımlı İslamcı” birini iktidara taşımak istiyor, ya da olmazsa Irak’ı üç parçaya bölmek istiyor. Türkiye, BOP ve Ilımlı İslam’ın merkez veya model ülkesidir. Bu açıdan emperyalizmin gözünde Türkiye’nin yeri bambaşkadır.
Ben de “Yalnızca Atatürkçülere, devrimcilere, solculara, ulusalcılara, milliyetçilere başkan seçmiyoruz “ olduğunun gayet bilincindeyim. Fakat sorun bu değil ve ben kendi yorumumda da seçilmesi gereken adayı doğrudan bu şekilde tanımlamadım.
Benim adayda aradığım esas ve birinci kıstas; onun antiemperyalist olması, Ilımlı İslam projesine karşı çıkmasıdır. Elbette Cumhurbaşkanlığı makamına seçilecek adayın, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan M. K. Atatürk’e uygun özellikler taşıması da önemlidir. Çünkü Ilımlı İslam projesinin hedefinde; bağımsızlık, ulusal birlik, toprak bütünlüğü, laiklik, demokratik ve hukuk devleti olma gibi temel nitelikler taşıyan Türkiye Cumhuriyetinin tasfiye edilerek yerine “Ilımlı” (!)bir İslamcı devletin kurulması vardır. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyetinin bu kurucu değerlerini savunan birinin bu makama seçilmesini istemek te bu ülkeye ve tarihimize yapılacak olan en büyük sadakattir!
Yorumlar
Mesele Antiemperyalist Cephede Yer Almaktır!
Merhaba İlker,
Bu konuda farklı düşündüğümüz ve değerlendirdiğimiz çok açık. Bugün Türkiye dâhil Ortadoğu’da ki mücadeledeki mevzilenme, emperyalizm ile antiemperyalist arasındadır. İster genel, ister yerel veya isterse cumhurbaşkanlığı seçimi olsun, Türkiye’nin olağanüstü politize olduğu bu dönemlerde herkesin bu cepheleşmeye göre mevzi alması, duruş sergilemesi, olağanüstü önemlidir.
Emperyalizm, 1990’lı yılların başında SSCB ve Varşova Paktı’nın dağılmasına kadar Türkiye’yi NATO üzerinden komünizme karşı bir ileri karakol olarak kullandı. Bu ana kadar Türkiye’nin iç siyasi istikrarından ve güçlü bir ordusundan yana idi. Çünkü onu kendisi kullanıyordu. Ancak SSCB ve Varşova Paktı’nın çözülmesiyle emperyalizmin Türkiye’ye olan tutumu kökten değişti.
Emperyalizm,1990’lı yıllardan itibaren bölgemizde Büyük Ortadoğu Projesini devreye soktu. Bu süreçte PKK üzerinden Türkiye’ye büyük zararlar verdirerek Türkiye’yi siyasi istikrarsızlaştırdı. BOP dâhilinde Türkiye’yi siyasi olarak tam denetim altına almak için 2001 ekonomik ve mali krizini de ustaca kullanarak AKP ve Erdoğan’ı iktidara taşıdı.
AKP iktidarı ile birlikte PKK terörü yeniden hortlatıldı. Cumhuriyetin bağımsızlık, laiklik, hukuka bağlılık, ırkçılığı ret eden ve ulusu birleştiren Atatürk milliyetçiliği vs. gibi kurucu değerleri ayaklar altına alındı. Ergenekon ve Balyoz vs. gibi siyasi kumpas davlarla TSK yıpratıldı, aydınlarımız sindirildi.
Ilımlı İslam, BOP ’un İslam ülkelerinde 1991 den itibaren uygulanan rejimleriyle ilgili bir projesidir. Projenin amacı, dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin üçte ikisinin olduğu ve nakliyatı için büyük önem taşıyan bölgeleri, Batı dünyasında(emperyalist/kapitalist sistem) içinde tutmaktır. Petrol, yüksek düzeyde gelişmiş ve sanayileşmiş emperyalist ülkelerin kanı gibidir. Kanı olmayanın canı da olmaz. Bu nedenle emperyalizm BOP ’tan asla vaz geçmez!
Arap Baharı; Ilımlı İslam projesinin Tunus, Mısır, Cezayir, Bahreyn, Yemen ve Suriye’de uygulanan pratiğidir. Bu proje Mısır’da yanlış uygulandığı için (Mursi, projeye göre İslam ile Demokrasiyi birleştireceğine, şeriatı uygulamaya çalışmıştır) devrilmiştir. Suriye’de ise Esad’ın BAAS rejimini devirememiştir.
Kısaca BOP ve Ilımlı İslam iki ülkede yara almıştır; fakat değiştirilen yeni strateji ile BOP ve Ilımlı İslam uygulanmasına devam edilmektedir. Suriye’de tıkanan BOP şimdi Irak’ta sürdürülmeye çalışılmaktadır. Emperyalizm; perde arkasında IŞİD gibi terör örgütlerini kullanarak İran ve Rusya ile işbirliği yapan, BOP ’a karşı çıkan Maliki’yi ya devirip yerine Sünni “Ilımlı İslamcı” birini iktidara taşımak istiyor, ya da olmazsa Irak’ı üç parçaya bölmek istiyor. Türkiye, BOP ve Ilımlı İslam’ın merkez veya model ülkesidir. Bu açıdan emperyalizmin gözünde Türkiye’nin yeri bambaşkadır.
Ben de “Yalnızca Atatürkçülere, devrimcilere, solculara, ulusalcılara, milliyetçilere başkan seçmiyoruz “ olduğunun gayet bilincindeyim. Fakat sorun bu değil ve ben kendi yorumumda da seçilmesi gereken adayı doğrudan bu şekilde tanımlamadım.
Benim adayda aradığım esas ve birinci kıstas; onun antiemperyalist olması, Ilımlı İslam projesine karşı çıkmasıdır. Elbette Cumhurbaşkanlığı makamına seçilecek adayın, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan M. K. Atatürk’e uygun özellikler taşıması da önemlidir. Çünkü Ilımlı İslam projesinin hedefinde; bağımsızlık, ulusal birlik, toprak bütünlüğü, laiklik, demokratik ve hukuk devleti olma gibi temel nitelikler taşıyan Türkiye Cumhuriyetinin tasfiye edilerek yerine “Ilımlı” (!)bir İslamcı devletin kurulması vardır. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyetinin bu kurucu değerlerini savunan birinin bu makama seçilmesini istemek te bu ülkeye ve tarihimize yapılacak olan en büyük sadakattir!
Saygılarımla.