İçeriği Yazan: Edgar ŞAR[1] Zaman: Çar, 23/11/2011 - 12:55
Yorumlar
Her siyasi hareket hak ettiğini kazanır!
İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Çar, 23/11/2011 - 18:52
Sayın Edgar Şar, ülkemiz kritik bir dönemeçten geçmektedir. Böyle bir dönemde çağımızın modern iletişim araçlarından olan interneti kullanarak "Politikadergisi" gibi önemli bir yurtsever ve demokrasi medyası oluşturmanız takdire şayan bir harekettir. Bu nedenle sizi yürekten kutluyorum. Bu internet portalı aracılığı ile erişebildiğiniz ölçüde kamuoyu yaratmanız, ülkemizin düşünen insanlarını örgütlemeniz, okuyucularınızı aydınlatmanız büyük ve yüce bir görevdir. Çünkü ülkemizin siyasal koşulları giderek demokrasi ve hukukun aleyhine, faşist uygulamalar lehine süratle değişmiştir ve değişmeye de devam etmektedir. Bir damla da olsa çöldeki susuz yurtsever demokratlara, anti emperyalist ilericilere yaşam veren bir kaynak gibisiniz. Ben sizi elimden geldiğince destekliyorum.
Şimdi gelelim OdaTV ile ilgili düşüncelerinizi değerlendirmeye... Siz, demokrasiye, hak ve hukuka karşı yapılan bu açık saldırılara halkımızın tepkisini çok yetersiz buluyorsunuz; bu da sizi hayal kırıklığına uğratıyor ve öfkelendiriyor. Bu nedenle bu yazınızla bunun topumsal ve tarihsel nedenlerini sorgulamışsınız.
Bu meseleye bakış açınız "Siyasal Kültür" kavramı olmuş. "Siyasal Kültür" kavramı çok genel, soyut ve herkesin kendince yorumlayabileceği bir kavramdır. Nitekim siz de bu kavramı ülkemiz insanlarına uygularken "Türklerin tarihinde biat etme kültürü vardır." ifadesiyle bir "ön yargı" dan hareket ediyorsunuz. Bu birinci yanılgınız.
İkinci hatanız ise toplumu, halkı veya ulusu sizin homojon bir yapı olarak ele almanızdır.
"Türklerin biat kültürüne sahip olduğu" tezi doğru değildir. Tarihsel bir örnekle bunun böyle olmadığını anlatmaya çalışalım. Siz biat olgususunu "cehalet"e bağlamışsınız. Bundan tam 90 yıl önce ülkemizin insanları bugünden daha mı aydın dı? Hayır! 1920 yıllarında halkımızın sadece % 7 okuma yazma biliyor olması bile bunun tam tersini kanıtlamaktadır. Herşeyden önemlisi de bu kadar cahil olan bu insanların 250-270 Selçuklu'larda, 630 sene Osmanlı'da' teokratik yani dini-siyasi kültürle yetişmiş olmalarıdır. Öyleki sizin ifadenizle bu insanların "yüzyıllar boyunca kalıplaşmış siyasi davranışları" kemiklerine kadar işlemiş olması gerekmez mi?
Halbu ki bu cahil ve yüzyıllarca siyasetin din temelinde yapıldığı kültürde yaşamış insanlar, halife olarak bütün dünya müslümanların lideri olan padışaha biat etmemişler, tam tersine apoletleri sökülmüş genç bir paşanın arkasından gitmişlerdir. Neden? Çünkü bu insanlar somut olarak kendi maddi ve manevi çıkarlarının M.Kemalin liderliğindeki kuvayi milliye hareketi tarafından temsil edildiğini bizzat yaşayarak görmüşlerdir.
Her halk veya ulus sosyal olarak çıkarları farklı değişik sınıf ve tabakalardan oluştuğu gibi, siyasi ve ideolojik olarak ta farklı dünya görüşüne, siyasete sahip çeşitli gruplardan oluşur.
Konuyu uzatmadan bir örnek verelim: 12 Haziran seçimlerinden hemen sonra yapılan bir araştırmada % 50 AKP oylarının ideolojik dağılımı kabaca şöyle çıkmıştır:
Üçte biri kendini muhafafakar-liberal tanımlamış(yani gerçek AKP seçmeni) aşağı yukarı % 17 yapıyor; Üçte biri "Atatürkçü"; kalan üçte biri ise "Milliyetçi" olduğunu açıklamış.
Bu analizden çıkan sonuç, AKP neredeyse kendi oyu kadar Atatürkçü ve Kemalist olan CHP'den diğer üçte birini ise kendini Türk milleyeçiliğinin kalesi sanan MHP den çalmıştır.
Demek ki mesele ve bugün karşılaştığımız sorunlar sadece AKP başarısından kaynaklanmıyor; muhalefetin de başarısızlığı burada söz konusudur. Herkesin bu konuda iyice düşünmesi gerekmektedir. Özetle halkımız çıkarlarının nerede olacağının pekala bilincindedir. Yeter ki ona bu seçenek gerçekten sunulsun!
Yorumlar
Her siyasi hareket hak ettiğini kazanır!