Kürt meselesinde Şeyh Sayit İsyanı çok büyük bir talihsizlik oldu. O çok şaşkın bir isyandı. Ne kadarı etnik isyan, ne kadarı dini isyan belli değil. Ne kadar akılsız bir iş yapılmış, ne kadar çok insan öldü. Hem Türk Ordusu’ndan hem de Kürtler’den... Üstelik Türk Ordusu’nda savaşan o kadar Kürt var ki!.. Ankara’nın Doğu’dan ürktüğü anlaşılıyor. Çünkü o dönemde İngilizler’le el altından işbirliği yapan çok Kürt var. Musul meselesinde İngilizler’den büyük bir darbe yemişiz zaten. Savaşmak gerek ama Türkiye daha yeni barışa ermiş. Yaraları yeni yeni sarılacak, savaşabilir mi? İşte tam da böyle bir dönemde isyan oluyor.
Ürküntü, korku, güvensizlik var... Yoksa Kürt halkıyla hiçbir sorunumuz yoktu. Olsaydı, Lozan’a giderken Kürt milletvekilleri ’Bizi sizden ayırmak istiyorlar. Aman ha ayırmayın!’ diye İnönü’yü uyarırlar mıydı?
Kürtler zaten kurucu millet! Asli unsur olmaktan çıkıp sığıntı mı olmak istiyorlar?
Bazı Kürtler diyorlar ki, “Lozan’da İsmet Paşa, ’Ülkeyi Türkler ve Kürtler birlikte yönetmektedir, yönetecektir’ demişti.” Doğru... Zaten öyle değil mi? Cumhuriyetin kuruluşundan beri birlikte değil miyiz? Kurucu millet onlar. Şimdi kurucu millet olmaktan çıkıp, azınlık olarak sığıntı bir millet mi olmak istiyorlar? Elbette egemen milletin bazı üstünlükleri vardır. Egemen millet, bu üstünlüklerini tabii ki zaman içersinde törpüleyerek yavaş yavaş herkesin altında yer alacağı büyük bir şemsiye yaratır. Ama bu kavgayla yaratılmaz bu şemsiye!
Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim de Kürttü!
Atatürk’ün üç yaveri var; biri Çerkez, biri Kürt, biri Türk. Kürt olan Mahmut Bey, daha sonra Siirt mebusu oluyor. Mahmut Soykan... Çerkez olan Altemur Kılıç’ın dayısı Muzaffer Kılıç... Türk ise Salih Bozok. Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim de, Kürt’tü. Van ve Muş çevresindeki savaştan sonra Ermeniler’in dağıtıp kestiği ailelerden geride kalan yetim ve öksüz çok çocuk var. Herkes bu çocuklara sahip çıkmaya çalışıyor. Abdürrahim’i de 5 ya da 6 yaşında alıp annesi Zübeyde Hanım’ın yanına İstanbul’a gönderiyor Atatürk. ’Bu bizim evladımız olsun’ diyerek...
Yorumlar
TURGUT ÖZAKMAN DÜN NE SÖYLEMİŞTİ?
TURGUT ÖZAKMAN DÜN NE SÖYLEMİŞTİ?
Şeyh Sait İsyanı çok büyük talihsizlikti!
Hem Kürtler hem de Türkler için...
Kürt meselesinde Şeyh Sayit İsyanı çok büyük bir talihsizlik oldu. O çok şaşkın bir isyandı. Ne kadarı etnik isyan, ne kadarı dini isyan belli değil. Ne kadar akılsız bir iş yapılmış, ne kadar çok insan öldü. Hem Türk Ordusu’ndan hem de Kürtler’den... Üstelik Türk Ordusu’nda savaşan o kadar Kürt var ki!.. Ankara’nın Doğu’dan ürktüğü anlaşılıyor. Çünkü o dönemde İngilizler’le el altından işbirliği yapan çok Kürt var. Musul meselesinde İngilizler’den büyük bir darbe yemişiz zaten. Savaşmak gerek ama Türkiye daha yeni barışa ermiş. Yaraları yeni yeni sarılacak, savaşabilir mi? İşte tam da böyle bir dönemde isyan oluyor.
Ürküntü, korku, güvensizlik var... Yoksa Kürt halkıyla hiçbir sorunumuz yoktu. Olsaydı, Lozan’a giderken Kürt milletvekilleri ’Bizi sizden ayırmak istiyorlar. Aman ha ayırmayın!’ diye İnönü’yü uyarırlar mıydı?
Kürtler zaten kurucu millet! Asli unsur olmaktan çıkıp sığıntı mı olmak istiyorlar?
Bazı Kürtler diyorlar ki, “Lozan’da İsmet Paşa, ’Ülkeyi Türkler ve Kürtler birlikte yönetmektedir, yönetecektir’ demişti.” Doğru... Zaten öyle değil mi? Cumhuriyetin kuruluşundan beri birlikte değil miyiz? Kurucu millet onlar. Şimdi kurucu millet olmaktan çıkıp, azınlık olarak sığıntı bir millet mi olmak istiyorlar? Elbette egemen milletin bazı üstünlükleri vardır. Egemen millet, bu üstünlüklerini tabii ki zaman içersinde törpüleyerek yavaş yavaş herkesin altında yer alacağı büyük bir şemsiye yaratır. Ama bu kavgayla yaratılmaz bu şemsiye!
Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim de Kürttü!
Atatürk’ün üç yaveri var; biri Çerkez, biri Kürt, biri Türk. Kürt olan Mahmut Bey, daha sonra Siirt mebusu oluyor. Mahmut Soykan... Çerkez olan Altemur Kılıç’ın dayısı Muzaffer Kılıç... Türk ise Salih Bozok. Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim de, Kürt’tü. Van ve Muş çevresindeki savaştan sonra Ermeniler’in dağıtıp kestiği ailelerden geride kalan yetim ve öksüz çok çocuk var. Herkes bu çocuklara sahip çıkmaya çalışıyor. Abdürrahim’i de 5 ya da 6 yaşında alıp annesi Zübeyde Hanım’ın yanına İstanbul’a gönderiyor Atatürk. ’Bu bizim evladımız olsun’ diyerek...
http://haber.gazetevatan.com/Ataturk_hic_diktator_olmadi_keske_olsaydi/2...