Politika Dergisi - Yıldız Potas Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Nuran TALAY

   Ülkemizde GDO üretimi ve tüketiminin meclis onayından geçtiği halde yakınlarının halen sürüyor olması her onaylanan yasanın kabul edilebilir olmadığının bir kanıtı. GDO, biyoçeşitliliği ile dünyada üst sıralarda yer alan ülkemiz için açık bir tehdit.

   Ve bu açık tehdide dur demek isteyen; insan ve çevre sağlığına zarar veren GDO’nun sofralarda, okul kantinlerinde, parklarda, bahçelerde, tarlalarda kullanılmasını istemeyen bir siyasi parti var. Siyasetin ötesinde insan ve çevre sağlığını düşünen, önceliğimiz sağlıklı bireylerdir diyen Türkiye Partisi Kadın Kolları, GDO’nun zararlara ilişkin konferanslar, paneller düzenleyip ulaşabilecekleri her noktaya bu iyi bilgileri götürmeyi amaç edinmişler.

   Türkiye Partisi Kadın Kollarının bu seferberliğine ilişkin Genel Başkan Yardımcısı Yıldız Potas ile görüştük.

   Nuran TALAY: GDO ilgili kampanya fikri nasıl doğdu?

   Yıldız POTAS: Son bir yıldır çeşitli sivil toplum örgütlerinin ve bilim adamlarının GDO'nun (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) hem insan sağlığı üzerinde, hem tarım arazilerinde, hem de ülkemizin zengin endemik bitki yapısı üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını duyurdular. Özellikle çocukların gelecekte ne gibi tehlikelere maruz kalabileceği endişesiyle, önce insan, sonra kadın ve anne olan bizler bu konuya duyarsız kalamazdık.

   İnsan sağlığına zararlı olabileceği şüphesi bile, birer toplum bireyi olarak hepimizin sorumluluk almamızı gerektirir. İster siyasi parti üyesi olun, ister sivil toplum örgütü üyesi olun, isterse sade vatandaş olun; toplumumuzu, yetiştirdiğimiz evlatlarımızın geleceğini, sağlığını düşünmek hepimizin görevidir. Ayrıca Türkiye’miz yadsınamayacak zengin bir bitki çeşitliliğine sahiptir. Bu çeşitlilik diğer ülkelerle kıyaslanacak olursa ne kadar şanslı olduğumuza inanamazsınız.  Bizim topraklarımız verimlidir. Ürün almama gibi bir sorunumuz yoktur. E, o halde neden böyle şüphe uyandıran bir hammaddeye gereksininim duyuyoruz? Yoksa Amasya elmasını, Diyarbakır karpuzunu, Tarsus üzümünü gözden mi çıkardık? Bu konuda hem yetkililer hem de bu işin uzmanı olan kişiler iyi düşünmeli. Getirisi nedir, vereceği zarar nedir; iyi hesaplanmalı.

    İşte bundan yola çıkarak son bir yıldır kamuoyunda sürekli tartışılan, konuşulan, insanları tedirgin eden bu GDO'lu ürünlerin gelecekte verebileceği olası zararlara karşı biz de Türkiye Partililer olarak ne gibi katkı sunabiliriz, fikri bizi bu kampanyaya teşvik etti.

    Nuran TALAY: Kampanyanızın adı?

    Yıldız POTAS: Kampanyamızın adı  “Genetiği Değiştirilmiş Ürünleri Çocuğumun Kantininde İstemiyorum”dur.  Bu ismi koymaktaki amacımız çocuğumuzun alışveriş yaptığı kantinlerde satılan ürünlerin üzerindeki etiketlerde en azından GDO'lu değildir, ibaresinin bulunmasıdır.

   Nuran TALAY: Kampanyanızın amacı ve hedefleri nelerdir?

   Yıldız POTAS: Amacımız GDO'lu ve GDO'suz ürünü birbirinden ayıracak ve açıkça teşhir edecek faaliyetleri başlatmak ve halkımızı, bu konuda uzmanlarla işbirliği yaparak aydınlatmaya çalışmaktır. Hiçbir rant insan sağlığından daha önemli olamaz!

    Kampanyamız iki etaptan oluşmaktadır. Kampanyamızın ilk etabında; bu konuda geniş kapsamlı çeşitli araştırmalar yaptık, çeşitli sivil toplum örgütleri ile bu konuda görüştük (Ziraat Mühendisleri Odası, Tüketici Hakları Derneği, vb.). Onlarla ortak ne gibi çalışmalar yapabileceğimiz üzerinde konuştuk. Bu konuyla İlgili Tarım Bakanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına gerekli izinlerin verilmesi konusunda başvuruda bulunmak üzere ön görüşmeler yaptık. Çeşitli basın kuruluşlarına bu konuyla ilgili hazırladığımız sunum dosyasını yolladık. İlgi gösterenler oldu. Göstermeyenler oldu. Yani bu ilk etapta amacımız halkımıza ve gerekli mercilere sesimizi duyurmaktı.

             

   Kampanyamızın ikinci etabında ise bu konuda paneller düzenlemek, bu konuda çalışma yapan yurt içinde ve yurt dışındaki örgütlerlerle işbirliği yapmak olacaktır.

   Nuran TALAY: Kampanyanızı nasıl duyuruyorsunuz?

   Yıldız POTAS: Kampanyamızı öncelikle basın yoluyla duyurmak amacıyla dosyalar hazırladık. Bunları ilgili birimlere yolladık. Sizin gibi bu konuda duyarlı basın mensubu arkadaşlardan ilgi gördük. Tabii bu bizi memnun etti. İlerleyen günlerde sivil toplum örgütleri ve halkımızla birlikte sesimizi duyurmak bizi daha da memnun edecektir. Ayrıca broşür ve çeşitli yayınlarla da bu kampanyamızı devam ettirmek istiyoruz.

   Nuran TALAY: GDO’ya ilişkin, çiftçiye, üreticiye, aracılara karşı bilgilendirmeniz nasıl oluyor, bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?

   Yıldız POTAS; Dediğim gibi henüz kampanyamızın ilk aşamasındayız. Gelişmelere göre elimizden geldiğince bu konuda da çiftçimize, üreticimize halkımıza uzman kişilerle işbirliği yaparak ulaşmaya çalışacağız.

   Nuran TALAY: Kampanyanıza gösterilen ilgiden memnun musunuz?

   Yıldız POTAS; Tabii ki… Zira bir siyasi partinin propaganda amacı gütmeden halkına nasıl yararlı olmak istediğini göstermek ve buna duyulan ilgi bizi memnun eder.

   Nuran TALAY: Ülkemizde GDO’nun üretilmesi ve tüketilmesi meclis onayından geçtiği halde kampanyanıza ısrarla devam etme nedeniniz nedendir?

    Yıldız POTAS:  Evet, GDO'lu ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesi ile ilgili yasa Meclis onayında geçti. Ama ya daha önceden alınan tohumlar? Onlarla ilgili ne gibi denetlemeler yapılacak? İş yasayı çıkarmakla bitmiyor, bunun sıkı bir denetimle takibi gerekli. Biz de bu konuda halkımız ve bu konuda duyarlı kişilerle baskı yaratıp denetimlerin daha sıkı tutulması konusunda teşvik edici olabiliriz.

   Nuran TALAY: Siyasetin dışında sivil toplum kuruluşu anlayışı ile sosyal sorumluluk projesinde var olmanızı değerlendirir misiniz?

   Yıldız POTAS: Burada Türkiye Partisi’nin propagandasını yapmak istemiyorum, ama samimiyetle şunu söyleyebilirim: Biz gerçekten insanı merkeze aldığımız için, zaten siyasetin görevi; toplumu uzlaştırmak, insanının halini, yaşamını iyileştirmek için çalışmak değil midir? Eğer gerçekten dürüst ve duyarlı siyaset yaparsanız, bir sivil toplum örgütünden farklı çalışmazsınız. Bizim anlayışımıza göre Sivil toplum örgütleri ve siyaset birbirini tamamlayan unsurlar olmalı. İşte o zaman toplumsal refah ve iyi olma hali her yere hakim olur. Biz bunun bilinciyle hareket ediyoruz.

    Nuran TALAY: Son olarak eklemek istedikleriniz…

    Yıldız POTAS: Her şeyden önce bu konudaki duyarlılığınıza teşekkür ediyorum. Ayrıca kampanyamıza gösterdiğiniz ilgiye de teşekkür ederim.  Halk sağlığımız, çocuklarımızın gelecekte hem ruhen, hem de bedenen sağlıklı yetişmeleri ve endişesiz bolluk ve refah içinde yaşamaları için yapılacak her olumlu ve bilinçli projelerde adımızın geçeceğinin teminatını veriyoruz. Ayrıca toplumsal tüm projelerimizde yanımızda olmanızı diliyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

   Nuran TALAY: Duyarlılığınız, değerli çalışmalarınız için biz de teşekkür ederiz.

Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

 

 

 [Bu röportaj, Politika Dergisi Sayı 22’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi salık veririz. Sayı 22’yi indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.