Politika Dergisi - Haşim Özçelik Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
PD Roportaj Ekibi: 
Erdal ALTUN
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ

    Politika Dergisi: Saadet Partisi, geçmişte dört defa parti kuran bir akımın partisidir. Parti kapatma davalarıyla çok uğraştınız. AKP ve DTP’nin kapatılma davaları ile birleştirerek, bir parti kapatılmalı mı, kapatılırsa hangi sebeplerle kapatılmalı; açıklar mısınız?

Haşim ÖZÇELİK: Kapatma davası millet iradesini hiçe sayma anlamına gelmektedir. Dava Türk demokrasisine karşı başlatılmış bir mücadeledir. AKP ile fikir ayrılığımız bulunmasına rağmen haksızlığa tahammülsüzlüğümüz nedeniyle davaya karşıyız. Şöyle ki biz Saadet Partisi olarak, parti kapatılmasına yüzde yüz karşıyız. Bu dava Türkiye demokrasisine karşı açılmış bir davadır. Parti kapatmanın ne olduğunu, bu millete nelere mal olduğunu en iyi biz biliriz. Bunu anlamak için partimizin amblemine bakın. Bakın bu amblemde yıldız koyacak yer kalmadı. dört tanesi kapatılan partilerimizi, en büyüğü ise şimdiki partimizi temsil ediyor.

   Kapatma davası, Türkiye'deki bir kesimin, ülkede tek tip insan oluşturma girişiminin ürünüdür. Anayasa “herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir” diyor. Anayasanın tanıdığı haklar çerçevesinde, bölücülüğe girmediği sürece herkes düşüncesini özgürce ifade edebilir. İddianameye bakıyorsunuz, AKP'li vekillerin başörtüsü özgürlüğü için kullandığı ifadeler suçmuş gibi gösterilmiş. Nerede kaldı peki, Anayasa çerçevesinde tanınan ifade özgürlüğü hakkı? Bugün AKP içinde laiklik aleyhine hakkında dava açılmış, hüküm giymiş biri var mı? Nitekim, bizlerin içinde de o vakit öyle bir hüküm giyen biri yoktu; ama yine partimizi kapattılar. Niçin böyle oluyor? Bu ülkede bir kesim var; bunlar tek tip insan istiyorlar. Bizim gibi düşünecek insanlar olmasını istiyoruz, diyorlar.

   Türkiye'nin artık bu tartışmaları geride bırakarak, enerjisini iç çekişmelere değil, küresel planları bozmaya harcaması gerekmektedir. 'Bunun ilk şartı, tam ve kamil manada demokrasiyi sağlamaktır. Saadet Partisi olarak, bu çerçevede tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, aydınları demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.'

  

   Politika Dergisi: Geçmişte -şu anki Başbakan Erdoğan dâhil- parti mensuplarınız çok ateşli söylemlerde bulundu. Geçmişten ders çıkardınız mı?

Haşim ÖZÇELİK: Evet, dün bu arkadaşlarımızla beraber idik; ancak bugün için kendi ifadeleri ile “değiştiklerini ve dönüştüklerini” biliyoruz ki bunu, yapmış olduğu icraatlarla ve söylemleriyle rahatlıkla görebiliyoruz. Dolayısı ile bizim inancımız ve olaylara bakışımız şahıslar penceresinden değil; zihniyetler penceresinden olaylara bakar ve değerlendiririz. Bizim için aslolan zihniyettir.

   Öte yandan, elbette bir Müslüman; her anını muhasebe eder, eksisi ve artısı ile hayatının daha iyi, daha güzel daha faydalı ve daha adil olanın yerleşmesi ve şekillenmesi için çaba gösterir.

 

   Politika Dergisi: AKP’nin kurulması ile birlikte birçok Milli Görüşçü AKP saflarına geçti. Bu durumda 1996–97 iktidar döneminizdeki savunduğunuz başarıları sağlayan kadro dağılmış olmuyor mu? Ve aynı kadro şu anda AKP de ve siz başarısız olduklarını savunuyorsunuz. Bunun sebepleri nelerdir?

Haşim ÖZÇELİK: Sağlanan bu başarılar, asla kişisel değildir. Hizmet ve başarının temelinde zihniyet yatar. Milli Görüş’ün ortaya koyduğu ilkelere inanan ve bu ilkelere göre çalışan idareciler, ancak böyle başarılı çalışmaların altına imza atarlar. Şayet, aynı yöneticiler bu ilkelerden uzaklaşır ve Milli Görüş gömleğini çıkarırlar ise, aynı başarıyı sağlayamazlar. Bunun onlarca örneği vardır. En somut örneği ise AKP’dir.

   Şu anda az sayıdaki Saadet Partili belediyelerin ortaya koyduğu başarıyı, Milli Görüş gömleğini çıkarmış AKP’li belediye başkanları gösterememektedir.

   Bu, Milli Görüş farkıdır, bu gömlek farkıdır.

   Çünkü o gömlek; dünyaya barış ve adalet götüren bir ecdadın gömleğidir.

   O gömlek, Haçlı seferlerine karşı duran Kılıç Aslan’ın gömleğidir.

   O gömlek Müslüman’ı ve Yahudi’siyle Kudüs’ü kurtaran Selahaddin Eyyubi’nin gömleğidir.

   O gömlek, ortaçağ karanlığına son veren Sultan Fatih’in gömleğidir.

 

   Politika Dergisi: Sayın Necmettin Erbakan, sizin mitinglerinizde AKP’ye Siyonist ve ırkçı emperyalizmin temsilcisi yakıştırması yaptı. Bu bağlamda size göre AKP’nin ulusal ve uluslararası arenadaki temsil ettiği görüş nedir?

Haşim ÖZÇELİK: Ekonomimiz IMF’ye, dış politikamız ABD’ye teslim edilmiş durumdadır.

   Milleti millet yapan değerlerin yerine, bu değerleri yozlaştıran Avrupa Birliği kriterleri getirilmeye başlanmıştır.

   Türkiye’nin kurtuluşunu Avrupa Birliği içinde görmenin, milli irade ile ne kadar örtüşebileceğini milletimizin vicdanına sunuyorum.

   Biz Saadet Partisi olarak, “bağımsızlığımız” ve “milli egemenliğimiz” üzerinde oluşan tahribat ve yaranın ortadan kaldırılması için acilen Anayasa değişikliğine gidilerek, Anayasal yapı içerisinde mutlaka bir “Yüksek Bağımsızlık Kurulu” oluşturulmasını öneriyoruz.

   23 Nisan 1920’de kurulan TBMM, nasıl bir millete öncülük yaparak, ülkeyi işgalden kurtarıp, ardından Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduysa; aynı TBMM bugünde tarihi ve manevi bağlarla bağlı olduğumuz mazlum İslam coğrafyasını da işgalden kurtarmanın öncülüğünü yapmalıdır. Sahip olduğumuz tarihi geçmiş ülkemize bu vazifeyi yüklemektedir.

 

Politika Dergisi: Siyasi partilerde en çok şikâyet edilen konulardan biri koltuk sevdasıdır. Yani yaşlı liderlerin yerini gençlere bırakmamasıdır. Bu konuda şu anki genel başkanınız Recai Kutan beyefendinin durumu hakkında neler söyleyeceksiniz?

Haşim ÖZÇELİK: Bizde ölçü; ehliyet ve liyakat kapsamında değerlendirilir. Kişilerin yaşlarından ziyade, o görevi layıkı ile yerine getirip getirememesi açısından bakarız.

Malum; kongreler 2 yılda bir yapılır ve bütün beldelerden il merkezlerine kadar oraya seçilecek kimse, belirli süzgeçlerden geçirilir ve o göreve getirilir. Dolayısı ile bu durum il başkanından genel başkana kadar olan bir yapıdır.

 

   Politika Dergisi: Milli Görüş partilerine gelen darbeler, uyguladığınız maaş zammı, havuz sistemi gibi yaptırımlardan mı, yoksa gerçekten anti-laik uygulamalardan mı kaynaklandı?

Haşim ÖZÇELİK: 28 Şubat halkın demokratik bir ortam içerisinde seçtiği meşru hükümete karşı oligarşik sınıfların, askeri bürokrasinin, sivil apoletsiz generallerin, sözde sivil dernek ve sendikaların kendilerini destekleyen, menfaatlerini tevhit ettikleri emperyal güçlerle birlikte yaptıkları meşum bir darbeden başka bir şey değildir. Olayın kanlı ya da kansız olması, post modern bir şekilde gerçekleştirilmesi meselenin özünü değiştiren bir şey değildir. Sonuçta bu darbe, sadece meşru hükümete karşı değil; bizatihi milletin özgür iradesine karşı yapılmış, ülkenin ekonomik kaynaklarını talan eden, iç ve dış siyasetini, eğitim politikalarını ipotek altına alan elitist, totaliter ve Batı yanlısı aşağılık bir komplodur.

 

   Politika Dergisi: Avrupa Birliği’ne karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Nokta-i nazarınızda alternatif birlikler nelerdir?

Haşim ÖZÇELİK: Türkiye, Batı’ya uyduluk değil, mazlum İslam Coğrafyası’na öncülük etmek zorundadır. Milli Görüş’ün D–8 oluşumunda ortaya koyduğu gibi, şahsiyetli bir dış politika uygulamalıdır. Mazlum İslam dünyası Türkiye’den bunu bekliyor, bunu istiyor.

   Gururla söylüyorum; D-8’ler 20. yüzyılın, 21’inci yüzyıla en büyük armağanıdır. Türkiye’nin ve tabii ki Milli Görüş’ün öncülüğünde kurulan D-8’ler yeterince aktif hale getirilseydi, bugün ne Irak işgal edilebilir, ne de İsrail, Filistin’de devlet terörü uygulayabilirdi.

 

   Politika Dergisi: Ilımlı İslam diye tabir edilen, başını Fethullah Gülen’in çektiği hareket hakkında ne düşünüyorsunuz?

Haşim ÖZÇELİK: Ilımlı İslam projesi Müslümanları dönüştürme (Protestanlaştırma) projesidir ve Müslümanları güçsüz bırakma ve direncini yerle bir etme projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette bu hususla ilgili gerek akademik kesime yönelik gerekse halkımızın anlayacağı şekli ile yüzlerce konferans tertip ettik ve insanları, bu tehlikeye karşı uyanık olmaya davet ettik.

 

   Politika Dergisi: Laikliği nasıl yorumluyorsunuz? Sizce siyaset alanında dinin kullanılması doğru mu?

Haşim ÖZÇELİK: Saadet Partisi olarak, tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve devletin kurumlarını, Anayasamızda açıkça ifadesi bulunan, “devletin temel niteliklerini koruma” konusunda, işbirliğine davet ediyoruz. Anayasamızın 2. maddesinde, devletin temel direkleri olarak, sadece laiklik demiyor; demokrasi ve hukuk devletinden de bahsediliyor. Demokrasi olmadan laiklik korunamaz. Demokrasi ve laikliği birbirinin karşıtı gibi gören anlayış, anayasanın ruhuna aykırıdır. Devletin savcıları, hâkimleri vardır. Demokrasimiz, Cumhuriyetimiz demokrasi dışı uygulamalarla korunamaz.

 

   Politika Dergisi: İktidara gelme durumunuzda, yapacağınız projelerden kısaca bahseder misiniz?

Haşim ÖZÇELİK: Kısaca bizim üç ana sloganımız var; yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük bir Türkiye ve yeni bir Dünya. Dolayısı ile gerek stratejik gerek ekonomik gerek teknolojik gerekse toplumsal çözüm tekliflerimiz bu sacayağına göre olmakta ve belirlenmektedir.

   Şunu da unutmamak lazım: 37, 39, 42 ve en son 54. hükümet döneminden ekonomiden sosyal kalkınmaya kadar orta yere koyduklarımızda bizim geleceğe dönük neler yapabileceğimiz önemli işaretleridir.

 

   Politika Dergisi: Teşekkürler…

Haşim ÖZÇELİK: Ben teşekkür ederim.

                                                                     iletisim@politikadergisi.com


Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.