Işid denilen kafa kesip ciğer yiyecek denli daha hayvan basamağından kurtulamayan bu sürünün nasıl ortaya çıktığına baktığımızda 1979 yılında sovyetlerin afganistana devrim ihracı sırasında abd emperyalizmin bu devrimi engellemek amacıyla abd destekli mücahit denilen ajan provakatörleri sahneye sürmesinden sonra asya ve ortadoğu coğrafyasında kümelendiği bir tarihsel gerçekliktir. Daha sonra sovyet destekli afganistandaki demokratik halk devrimi hedefine tam olarak ulaşamayınca,yani demokratik halk devrimi afganistandaki aşiret ve feodal ağa hakimiyetini ve feodalizmi tasfiye edip dinsel gerici ideolojiyi sosyal yapıdan tasfiye edecek,demokratik laik bilimsel bir hayat biçimi yolunda gelişme yolunda iken, abd emperyalizmi tarafından ve işbirlikçi afgan aşiretleri tarafından yıkılmıştır. Sovyetlerin devrim ihracı stratejisi o dönem sovyet lideri brejnevin başvurduğu bir yöntemdir. Bu stratejinin doğru ya da yanlışlığından bağımsız olarak bu olguya bakmak gerekir. Bugünkü el kaidenin ve onun türevi işidin ortaya çıkmasını bu temel gelişmeye bağlamak doğru olacaktır. 11 Eylül 2002de new yorkta ikiz kulelere iki uçakla yapılan el kaide saldırısının ardından bölgedeki el kaideye terör örgütüne abdnin verdiği destek sona ermiş, abd bunun üzerine önce afganistanı daha sonra ırakı işgal etmiş ve böylece abd emperyalizminin radikal islamcı teröre verdiği destek bu kez kendisine dönük saldırılara zemin hazırlamıştır. El kaide denilen abd ve cıa tarafından kurdurulup ondan lojistik destek alan bu terörist örgüt 2000li yılllar boyunca istanbulda dahil olmak üzere tüm batılı başkentlerde terör eylemlerine hız vermiştir. Nihayetinde abd el kaidenin başı bin ladini pakistanda gizlendiği yerde öldürerek el kaideye büyük darbe vurmuştur. Ancak başta Türkiye katar ve s.arabistanın surıyede esat iktidarını devirmek amacıyla parasal ve lojistik destek verdiği başta el nusra el kaide gibi örgütlerin arasında işid gibi bir terörist sürüsü devşirilmiş ve bugün işte musulu telafiri işgal ederek Türkiyenin sınır komşusu haline gelmiştir. Şii alevi ve süryani düşmanlığı temelinde acımasızca katliamlar yapan bu örgüt Türkiyenin musul konsolosuyla beraberinde 80 rehineyi elinde tutsak tutmaktadır. Ancak akp hükümeti bu konuda anlaşılması zor biçimde duyarsız ve tepkisizdir.Hatta başbakan bu teröristlere militan diyebilmekte ve yapılanı hafife almaktadır. Akpnin suriyedeki başta öso olmak üzere diğer terör örgütlerine mit tırlarıyla silah gönderdiği basında yer almış ve işit teröristleri yine Türk basınına verdikleri demeçlerde bu gerçeği doğrulmıştır. En son bir işid teröristi akp bize çok yardım etti diye bir gazeteye açıklama yapmış bu haber manşetten verilmiştir. Akpnin esat rejimini yıkmak için bu terörist örgütleri desteklediği yine medyada yer almaktadır. Ortadoğu abd emperyalizmi ve avrupa emperyalizmi tarafından açıkça işgal edildikten sonra bir türlü barış ve huzura kavuşamamıştır. Abd bölgeye demokrasi götüreceğim iddiası ile girerek bölgenin tüm petrol kaynaklarını kendi şirketleri aracılığıyla ele geçirerek,bölgeye hakim olmuş,toplumları etnik ve mezhep temelinde bölünüp ayrışmasının önünü açan uygulamalar yapmıştır. Bugünkü kanlı ortadoğu coğrafyası tablosu büyük ölçüde abd ve batı emperyalizmin eseridir. Irak fiilen kürt sunni ve şii temelde bölünerek parçalanmaya giderken bu gelişmenin ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yansımaları olmamasını görmezden gelemeyiz.Pkk uzantısı bdp hdpnin özerklik taleplerini bu bağlamda değerlendirmek gerekir.Akp hükümetinin dış politikada ümmetçi yaklaşımdan mezhepçi yaklaşıma savrulması bölgede şimdiye dek laik demokratik Türkiye imajını yerle bir ederek,Türkiyeyi ortadoğuda katar,s.arabistan gibi ülkelerin yanına itmiştir. Gerek s.arabistan gerek katar gerek yemen gibi ülkelerde şeriat ve vahabi mezhebinin en gerici en bağnaz islam yorumu yürürlüktedir. Atatürk Türkiyesi nasıl olur da bu ülkelerle aynı kategoride yer almaktadır?Ortadoğu coğrafyasında eksikliği duyulan laiklikten ve demokrasiden başka ne olabilir ki?Mezhep, etnik temel ve dinin insanları birleştirmesini sanmak Türkiyeyi yöneten kadroları bu açmaza itmiştir. Mustafa Kemalin yılllar önce cumhuriyeti kurarken laiklik konusunda ne denli haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yine mustafa kemalin dış politikasının temeli olan yurtta barış dünyada barış ilkesinden uzaklaşmanın sonuçlarını halkımız ve ortadoğu coğrafyası yaşamaktadır. Ulus devlet üniter yapıdan verilen ödünlerin ırakı suriyeyi getirdiği nokta,işidin barbarlığının hüküm sürdüğü bir ortadoğu olmamalıdır.
Yorumlar
İşid Terörü
Işid denilen kafa kesip ciğer yiyecek denli daha hayvan basamağından kurtulamayan bu sürünün nasıl ortaya çıktığına baktığımızda 1979 yılında sovyetlerin afganistana devrim ihracı sırasında abd emperyalizmin bu devrimi engellemek amacıyla abd destekli mücahit denilen ajan provakatörleri sahneye sürmesinden sonra asya ve ortadoğu coğrafyasında kümelendiği bir tarihsel gerçekliktir. Daha sonra sovyet destekli afganistandaki demokratik halk devrimi hedefine tam olarak ulaşamayınca,yani demokratik halk devrimi afganistandaki aşiret ve feodal ağa hakimiyetini ve feodalizmi tasfiye edip dinsel gerici ideolojiyi sosyal yapıdan tasfiye edecek,demokratik laik bilimsel bir hayat biçimi yolunda gelişme yolunda iken, abd emperyalizmi tarafından ve işbirlikçi afgan aşiretleri tarafından yıkılmıştır. Sovyetlerin devrim ihracı stratejisi o dönem sovyet lideri brejnevin başvurduğu bir yöntemdir. Bu stratejinin doğru ya da yanlışlığından bağımsız olarak bu olguya bakmak gerekir. Bugünkü el kaidenin ve onun türevi işidin ortaya çıkmasını bu temel gelişmeye bağlamak doğru olacaktır. 11 Eylül 2002de new yorkta ikiz kulelere iki uçakla yapılan el kaide saldırısının ardından bölgedeki el kaideye terör örgütüne abdnin verdiği destek sona ermiş, abd bunun üzerine önce afganistanı daha sonra ırakı işgal etmiş ve böylece abd emperyalizminin radikal islamcı teröre verdiği destek bu kez kendisine dönük saldırılara zemin hazırlamıştır. El kaide denilen abd ve cıa tarafından kurdurulup ondan lojistik destek alan bu terörist örgüt 2000li yılllar boyunca istanbulda dahil olmak üzere tüm batılı başkentlerde terör eylemlerine hız vermiştir. Nihayetinde abd el kaidenin başı bin ladini pakistanda gizlendiği yerde öldürerek el kaideye büyük darbe vurmuştur. Ancak başta Türkiye katar ve s.arabistanın surıyede esat iktidarını devirmek amacıyla parasal ve lojistik destek verdiği başta el nusra el kaide gibi örgütlerin arasında işid gibi bir terörist sürüsü devşirilmiş ve bugün işte musulu telafiri işgal ederek Türkiyenin sınır komşusu haline gelmiştir. Şii alevi ve süryani düşmanlığı temelinde acımasızca katliamlar yapan bu örgüt Türkiyenin musul konsolosuyla beraberinde 80 rehineyi elinde tutsak tutmaktadır. Ancak akp hükümeti bu konuda anlaşılması zor biçimde duyarsız ve tepkisizdir.Hatta başbakan bu teröristlere militan diyebilmekte ve yapılanı hafife almaktadır. Akpnin suriyedeki başta öso olmak üzere diğer terör örgütlerine mit tırlarıyla silah gönderdiği basında yer almış ve işit teröristleri yine Türk basınına verdikleri demeçlerde bu gerçeği doğrulmıştır. En son bir işid teröristi akp bize çok yardım etti diye bir gazeteye açıklama yapmış bu haber manşetten verilmiştir. Akpnin esat rejimini yıkmak için bu terörist örgütleri desteklediği yine medyada yer almaktadır. Ortadoğu abd emperyalizmi ve avrupa emperyalizmi tarafından açıkça işgal edildikten sonra bir türlü barış ve huzura kavuşamamıştır. Abd bölgeye demokrasi götüreceğim iddiası ile girerek bölgenin tüm petrol kaynaklarını kendi şirketleri aracılığıyla ele geçirerek,bölgeye hakim olmuş,toplumları etnik ve mezhep temelinde bölünüp ayrışmasının önünü açan uygulamalar yapmıştır. Bugünkü kanlı ortadoğu coğrafyası tablosu büyük ölçüde abd ve batı emperyalizmin eseridir. Irak fiilen kürt sunni ve şii temelde bölünerek parçalanmaya giderken bu gelişmenin ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yansımaları olmamasını görmezden gelemeyiz.Pkk uzantısı bdp hdpnin özerklik taleplerini bu bağlamda değerlendirmek gerekir.Akp hükümetinin dış politikada ümmetçi yaklaşımdan mezhepçi yaklaşıma savrulması bölgede şimdiye dek laik demokratik Türkiye imajını yerle bir ederek,Türkiyeyi ortadoğuda katar,s.arabistan gibi ülkelerin yanına itmiştir. Gerek s.arabistan gerek katar gerek yemen gibi ülkelerde şeriat ve vahabi mezhebinin en gerici en bağnaz islam yorumu yürürlüktedir. Atatürk Türkiyesi nasıl olur da bu ülkelerle aynı kategoride yer almaktadır?Ortadoğu coğrafyasında eksikliği duyulan laiklikten ve demokrasiden başka ne olabilir ki?Mezhep, etnik temel ve dinin insanları birleştirmesini sanmak Türkiyeyi yöneten kadroları bu açmaza itmiştir. Mustafa Kemalin yılllar önce cumhuriyeti kurarken laiklik konusunda ne denli haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yine mustafa kemalin dış politikasının temeli olan yurtta barış dünyada barış ilkesinden uzaklaşmanın sonuçlarını halkımız ve ortadoğu coğrafyası yaşamaktadır. Ulus devlet üniter yapıdan verilen ödünlerin ırakı suriyeyi getirdiği nokta,işidin barbarlığının hüküm sürdüğü bir ortadoğu olmamalıdır.