İçeriği Yazan: Mehmet ÇAĞIRICI Zaman: Per, 03/10/2013 - 15:04
Sayın Salman,
Bilindiği gibi CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran M. K. Atatürk’ün partisidir. Atatürkçü Cumhuriyet düzenini yıkmak isteyenlerin de CHP’ye devamlı saldırması doğaldır. CHP’ye yönelik eleştirilerin nedeni, sadece bu tarihsel gerçek de değildir. Bunun yanında CHP’ye yönelik saldırı ve eleştirilerin merkezinde ideolojik ve güncel siyasi nedenler de vardır.
İdeolojik olarak CHP’ye yapılan saldırı ve eleştirilerin hedefinde; CHP’yi, Atatürk’ün “Tam Bağımsızlık”, genellikle ülkemizde “Laikliğin Korunması” ve “Atatürk Milliyetçiliği” başlığı altında yürütülen “Gerçek Demokrasi” çizgisinden uzaklaştırılarak “Sosyal Demokrat” bir rotaya sokmak vardır. CHP’nin tarihsel kimliği, milli demokratik devrimciliktir. Yani CHP, demokrat, ulusal, ilerici ve devrimci bir parti olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Oysa “Sosyal Demokrasi”, Avrupa’daki emperyalist ülkelerin emekçilere ihanet eden görünüşte bir işçi hareketidir. Dolayısı ile sosyal demokrasi, CHP’nin tarihsel kimliği ile asla bağdaşmaz! Ama çoğu CHP’ye yapılan ideolojik saldırıların amacı, CHP’yi “Sosyal Demokrat” çizgiye çekmektir. Böylece CHP dolaylı yoldan, örneğin “Sosyalist Enternasyonal” üzerinden emperyalizmin denetimine alınmak istenmektedir.
CHP’ye yönelik güncel siyasi saldırı ve eleştirilerin nedeni ise yine emperyalizmin Türkiye’ye yönelik politika değişikliği ile ilgilidir. Bilindiği gibi emperyalizm; Türkiye’de “Haziran” kalkışmasında takındığı sert ve gaddar tutumu nedeniyle AKP hükümetinin ve özellikle Başbakan Erdoğan’ın dünyaya rezil olması ve de Temmuz ayında Mısır’da Nursi hareketinin de devrilmesiyle “Ilımlı İslam” projesinden büsbütün vaz geçerek Başbakan Erdoğan’dan desteğini de tamamen çekmişti. Türkiye’ye karşı emperyalizmin bu politika değişliği, bir başka “B” planı ile yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Emperyalizmin Türkiye’ye uyguladığı bu yeni “B” planı, A. Gül’ü CHP ile koalisyona sokarak onu tekrar cumhurbaşkanı yapmak ve böylece de Kılıçdaroğlu’nu hükümete taşımaktır. 2014 Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde A. Gül ile R. T. Erdoğan aynı zamanda cumhurbaşkanlığına aday olurlarsa, bu durumda AKP’nin oyu ikiye bölüneceğinden R. T. Erdoğan otomatik olarak seçimi kaybedecek fakat A. Gül AKP’den aldığı oyların yanında CHP’den oy alınca, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi garantili olacaktır. Böylece R. T. Erdoğan, AKP tüzüğüne göre artık bir daha Başbakan olma şansını da yitirerek iktidara veda edecektir.
CHP, emperyalizmin bu planına evet der mi onu zaman gösterecek. Ancak daha şimdiden CHP yönetimi bu iktidar değişikliğine göre siyasetini ayarlıyor izlenimini vermektedir. Atatürk’ün partisi asla bu emperyalist tuzağa düşmemelidir. Bence CHP, her zaman antiemperyalist kalmalıdır!
Yorumlar
CHP'ye Neden Bu Kadar Çok Saldırılıyor?
Sayın Salman,
Bilindiği gibi CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran M. K. Atatürk’ün partisidir. Atatürkçü Cumhuriyet düzenini yıkmak isteyenlerin de CHP’ye devamlı saldırması doğaldır. CHP’ye yönelik eleştirilerin nedeni, sadece bu tarihsel gerçek de değildir. Bunun yanında CHP’ye yönelik saldırı ve eleştirilerin merkezinde ideolojik ve güncel siyasi nedenler de vardır.
İdeolojik olarak CHP’ye yapılan saldırı ve eleştirilerin hedefinde; CHP’yi, Atatürk’ün “Tam Bağımsızlık”, genellikle ülkemizde “Laikliğin Korunması” ve “Atatürk Milliyetçiliği” başlığı altında yürütülen “Gerçek Demokrasi” çizgisinden uzaklaştırılarak “Sosyal Demokrat” bir rotaya sokmak vardır. CHP’nin tarihsel kimliği, milli demokratik devrimciliktir. Yani CHP, demokrat, ulusal, ilerici ve devrimci bir parti olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Oysa “Sosyal Demokrasi”, Avrupa’daki emperyalist ülkelerin emekçilere ihanet eden görünüşte bir işçi hareketidir. Dolayısı ile sosyal demokrasi, CHP’nin tarihsel kimliği ile asla bağdaşmaz! Ama çoğu CHP’ye yapılan ideolojik saldırıların amacı, CHP’yi “Sosyal Demokrat” çizgiye çekmektir. Böylece CHP dolaylı yoldan, örneğin “Sosyalist Enternasyonal” üzerinden emperyalizmin denetimine alınmak istenmektedir.
CHP’ye yönelik güncel siyasi saldırı ve eleştirilerin nedeni ise yine emperyalizmin Türkiye’ye yönelik politika değişikliği ile ilgilidir. Bilindiği gibi emperyalizm; Türkiye’de “Haziran” kalkışmasında takındığı sert ve gaddar tutumu nedeniyle AKP hükümetinin ve özellikle Başbakan Erdoğan’ın dünyaya rezil olması ve de Temmuz ayında Mısır’da Nursi hareketinin de devrilmesiyle “Ilımlı İslam” projesinden büsbütün vaz geçerek Başbakan Erdoğan’dan desteğini de tamamen çekmişti. Türkiye’ye karşı emperyalizmin bu politika değişliği, bir başka “B” planı ile yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Emperyalizmin Türkiye’ye uyguladığı bu yeni “B” planı, A. Gül’ü CHP ile koalisyona sokarak onu tekrar cumhurbaşkanı yapmak ve böylece de Kılıçdaroğlu’nu hükümete taşımaktır. 2014 Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde A. Gül ile R. T. Erdoğan aynı zamanda cumhurbaşkanlığına aday olurlarsa, bu durumda AKP’nin oyu ikiye bölüneceğinden R. T. Erdoğan otomatik olarak seçimi kaybedecek fakat A. Gül AKP’den aldığı oyların yanında CHP’den oy alınca, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi garantili olacaktır. Böylece R. T. Erdoğan, AKP tüzüğüne göre artık bir daha Başbakan olma şansını da yitirerek iktidara veda edecektir.
CHP, emperyalizmin bu planına evet der mi onu zaman gösterecek. Ancak daha şimdiden CHP yönetimi bu iktidar değişikliğine göre siyasetini ayarlıyor izlenimini vermektedir. Atatürk’ün partisi asla bu emperyalist tuzağa düşmemelidir. Bence CHP, her zaman antiemperyalist kalmalıdır!
Selam ve saygılarımla
Mehmet Çağırıcı