Bağlantılar:
[1] https://www.politikadergisi.com/pd-uye/gamze-gungormus-kona
[2] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[3] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/teror
[4] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/toplumsal
Yorumlar
Kürtçüler Barış Değil, Bölünmeyi İstiyor!
Sayın Gamze Göngörmüş Kona,
Üç gündür bu makalenize yorum yazıp yazmamakta kararsızdım. Ama yazmak zorundayım. Çünkü sizin bu yazınızı okuduktan sonra vicdanım rahat etmiyor.
Siz, "Barışın Dili: Mardin Sesleri Konferansı" nda sıralanan bu talepleri "bölücülük" gibi diye değerlendirmişsiniz! "Gibi" si fazla! Bunlar resmen, bölücülük talepleridir!
Anladığım kadarıyla, sizi bölücülükten çok "Barış" konusu ilgilendiriyor.
Emin olun; barış, hepimizin özlemidir. Ama bölünme üzerine yapılacak bir barış; barış değil, çok daha ağır sonuçlar doğuracak, çok daha fazla kanın dökülmesine yol açacak yeni bir savaş hazırlığından başka bir şey değildir. Yugoslavya örneği hala hepimizin anılarında tazedir. Barış çok ciddi bir iştir. Burada duygusallığın yeri yoktur.
Bölücülük, bir psikolojik ruh hali değil ki bölücülüğe batıdan veya doğudan bakınca anlamı değişsin. Veya Bölücülüğü anlamak için illa da bölgede yaşamak şart değil ki. Ben hiç aya gitmedim, ama ayda yaşamın olmadığından eminim, Çünkü ayda yaşamı olanaklı kılacak bir ortam ve koşul yoktur. Bir şeyin, bir sürecin özünü anlamak için illa o şeyi gözlemlemek, onu bizzat yaşamak, tatmak, denemek şart mı?
O zaman bilim ne işimize yarıyor?
O zaman aklımızın, mantığımızın bize faydası ne?
Sizinle önce "Bölücülük" kavramının tanımında anlaşalım!
Bence "Bölücülük", bir siyasi harekettir.
Her siyasi hareketin erişmek istediği, nihai bir amacı vardır.
Kürtçü bölücülüğün nihai hedefi ise, Mezopotamya'da büyük Kürdistan devletini kurmaktır.
Ancak bölücü Kürtçü hareket, henüz bu aşamaya gelememiştir.
Bu nedenle ilk aşamada hedef, Türk ulusunu etnik temelde bölüp iki ulus, hatta mümkünse çok ulus yaratmaktır.(Çünkü Kürtçüler, Türkiye’deki diğer etnik grupları da kendilerine suç ortağı yapmak niyetindeler). Sonra Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içindeki vatanı ve devleti bölüp bağımsız Kürdistanı kurmaktır.
İlk aşamada elde etmek istedikleri ise öncelikle; özerklik, ana dilde eğitim, etnisitelere siyasi özgürlükler, Kürtlere Statü, Öcalan'a ve PKK Özgürlük vs. dir.
Ayrıca; en başta "Ana dilde Eğitim" olmak üzere burada "hak" olarak adlandırılan talepler, asla hak değildir. Ne Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde, ne de Birleşmiş Milletler insan hakları bildirgesinde böyle haklar YOKTUR! Bunların hepsi yalandır!
Ne var ki Türkiye Cumhuriyeti; resmen bunları hak olarak tanırsa, işte o zaman kendisinin kuruluş tapusu olan Lozan Antlaşmasını kendi elleriyle yırtıp, Sevr’i kabul eder duruma düşecektir! Çünkü bu taleplerin yerine getirilmesi Kürtleri "Azınlık" statüsüne getirecektir ki bu da Lozan'a aykırıdır. Lozan'a göre "Azınlık" statüsü Türkiye'de sadece gayri Müslimlere tanınmıştır. Yine Lozan'a göre Kürt vatandaşlarımız T.C.'nin asli kurucularıdır!
İnsanların bilgisizliği üzerine yalanla dolanla halkın kafasını karıştırıp, demokratik hakmış gibi uyduruk haklar talep ediliyor. Ne yazık ki ülkedeki medya da bunlara çanak tutuyor! Çünkü ülkede medya büyük çoğunlukla, ülkenin asıl bölünmesini isteyen emperyalizmin (ABD, AB) ve onlarla işbirliği yapan yerli holdingcilerin elindedir.
Saygılarımla.