Bağlantılar:
[1] https://www.politikadergisi.com/pd-uye/oguz-kemal-ozkan
[2] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[3] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
[4] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/teror
Yorumlar
Terörle Müzakere Edilmez, Mücadele Edilir!
Yorumunuzda tek hak verdiğim konu, Tanju Çiller döneminde terörle mücadelede kontrgerilla'nın devreye sokulmasının gerçekten hukuk dışı ve gayri meşru olması konusudur .Görüşlerinizin diğer bölümlerine katılamıyorum.
Önce "Yürütülen süreç hükümetin değil 'devlet' indir." cümlenizdeki ifadenin gerçeği yansıtmadığıyla başlayalım. Bir devlet, üç devlet erkinden oluşur. Yasama, Yürütme ve yargı. Yani hükümet, devletin yürütme organıdır. Yürütme erki olarak hükümet, büyün bakanlıkların, iç işlerinden sorumlu kurumlar olan emniyet teşkilatının, jandarmanın, polisin, ordu ve MIT 'in amiridir.
Öcalan ile görüşme ve müzakereler, herkesin bildiği gibi Başbakan tarafından yasal koruma altına alınan Hakan Fidan tarafından yürütülmektedir. Yani Başbakanın koruduğu memuru Hakan Fidan PKK lideri terörist Öcalan'la görüşmektedir. Kaldı ki hükümet adına yapılan görüşmeler ve müzakereler yeni değildir. Oslo'da PKK ile MIT bir mutabakat protokolü de yapmıştır.
Terör lideriyle görüşmenin "cesaret" istediği doğrudur. Herkes öyle büyük bir riske girerek kolay kolay böyle bir ihaneti göze alamaz. "Terörün bitmesi için şeytanla bile masaya oturulur ve pazarlık yapılabilir" tezi doğru değildir. Çünkü terör şeytanının görüşme ve müzakerelerdeki aracı akıl, mantık ve uygarca tartışma olan demokratik ARAÇLAR DEĞİL, SİLAHTIR! Cehennem ateşi olmadan şeytanın şeri, bir işe yaramaz!
Terörle mücadelede elbette akıl ve bilim esas olan en önemli faktördür. Terör sadece PKK'nın eseri değildir. Çünkü PKK, basit bir kukla, bir tetikçidir. Önemli olan tetikçiyi azmettiren, arkasında ki güçle mücadeledir. PKK 'ya Irak'ta üs ve tesis veren, ona lojistik destek sağlayan, silah, para, siyasi propaganda imkânı tanıyan emperyalist güçlerle mücadele etmeden sadece PKK ile mücadele etmek, BATAKLIK DURUKEN SİNEK AVLAMAKTAN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.
PKK ile mücadele demek antiemperyalist mücadele demektir. Çünkü vurucu güç olarak PKK'nın arkasında emperyalizm vardır. Üstelik bu sorun Irak, Suriye, Iran gibi komşu devletleri de yakından ilgilendirmektedir. Dolayısı ile terörle mücadelede mutlaka bu komşu ülkelerle iyi geçinmek onlarla teröre karşı işbirliği yapmak şarttır.
AKP 10 yıldır iktidardır. Bu süre içinde AKP iktidarı, terörle müzakere dahil bir dizi alışık olmayan yöntemleri deneyerek, örneğin 2009 yılında "Açılım" politikalarıyla da PKK'yı kamuoyunda aklamaya çalıştı ama başaramadı.
Şimdi, bütün bu sorunla ilgili komşu devletlerle Türkiye'nin ilişkilerini bozan, emperyalizme taşeronluk yapan AKP hükümetinin emrindeki MIT ile, hükümeti kendisiyle masaya oturtmaya zorladığı tek kozu olan silahını bırakmak amacıyla PKK’nın eli kanlı lideriyle müzakere yapmasını "meşru" bir yöntem olarak değerlendirerek, akan kanın durması için buna destek vereceğiz, öyle mi?
AKP sadece kendi siyasi iktidarının sürmesini istemektedir. Önümüzdeki üç seçimden terör olmadan sonuç almak, onun bu görüşmelerdeki asıl hedefidir!
Saygılar.