Bağlantılar:
[1] https://www.politikadergisi.com/pd-uye/erhan-salman
[2] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/dis-siyasa
[3] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[4] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
Yorumlar
Bir kez daha CHP üzerine..
Sayın Salman; nezaketinize ve ilginize ben de çok teşekkür ederim.
Ülkemizde AKP iktidarında somutlaşan emperyalizm ve gerici yerli işbirlikçilerinin cumhuriyet değerlerine, demokrasiye, hukuka, adalete ve emekçilerin sosyal haklarına saldırıları karşısında en temel sorunun muhalefeti güçlendirmek olduğu konusunda fikir birliğinde olduğumuz gibi, bu konuda ana muhalefet partisi CHP’ye de büyük sorumluluk düştüğünde de sizinle anlaşıyoruz. Fakat bu sorumluluk sadece CHP’ye değil, tek tek AKP’ye karşı olan hepimize düşmektedir.
CHP emperyalizme karşı birinci ulusal kurtuluş hareketimizi yöneten, cumhuriyeti kuran M. Kemal Atatürk’ ün partisidir. CHP’yi haklı olarak ne kadar eleştirsek te, Türkiye CHP olmadan yukarıda adı geçen saldırılardan kurtulamaz. Büyük ölçüde Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi CHP’ye bağlıdır.
Dikkat edilirse emperyalizm ve gericiler cepheden Atatürk’e saldırmaktalar. Çünkü Kemalist(veya Atatürkçü) ilke ve düşünceler antiemperyalist, bağımsızlıkçı, bilim ve akla dayanan çağdaş ve modern Türkiye’nin biricik güvencesidir. Gerici AKP hükümeti ve lideri Başbakan Erdoğan’ın en son saldırılarını ele alalım: “İnançlı nesiller yetiştireceğiz” derken doğrudan laikliğe, MİT’çileri korumak için kişisel yasa yapma niyetiyle Atatürk’ün kurduğu TBMM’ni hukuk devletine ve demokrasiye, Özel Yetkili Mahkemelerle kendi gğcğnğ artırmak için adalete karşı kötüye kullanarak, bütün bu değerlere saldırmaktadır. Yani saldırılar tek cepheden değil, tüm cumhuriyetin değerlerinedir.
Ülkemiz için, hepimiz için M. Kemal Atatürk kavramı bütün bu cumhuriyet değerlerini özetleyen, kendisinde yoğunlaştıran tarihi bir kavramdır. Bu yüzden emperyalizm ve gericilik bütün hışmıyla ona saldırmaktadır. Bu durumda Atatürk’ün partisine de düşen en büyük sorumluluk ve görev, kendi kurucusunu ve onun eseri olan cumhuriyeti savunmaktır.
Savunma politikasının da nasıl olabileceğini yine o büyük liderden öğrenebiliriz: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.” CHP sadece laikliği veya hukuku veya demokrasiyi değil, ulusal birliği, vatanın toprak bütünlüğünü, emperyalizme karşı tam bağımsızlığı olduğu kadar; emekçilerin örneğin kıdem tazminatına veya sendikal örgütlenme haklarına olan saldırılarına, özelleştirmeler üzerinden kamu çıkarlarına, sağlık veya eğitimdeki sosyal haklarına vurulan darbelere, taşeronluğa, emek köleliğine vs. gibi bir dizi sosyal ve siyasi sorunlara top yekûn karşı çıkmalıdır.
CHP; TBMM’nin gizli oturumunda emperyalizmin Libya’ya müdahalesini destekleyen; kendi milletvekillerinin, ülkenin AKP’ye muhalif olan saygın kişilerin hukuksuz ve kanunsuz olarak hapiste tutulmasına giderek göz yuman; salt Atatürk’ü yıpratmak amacıyla genç ve modern cumhuriyete isyan eden Tunceli (eski Dersim) deki gerici feodal ağaların isyanının bastırılması olayını tartışmaya açan vs. bir parti olmamalıdır. CHP tutarlı ve ilkeli bir cumhuriyet partisi olmalıdır. Bunun da tek doğru yolu, CHP’nin kesin ve net bir antiemperyalist, bağımsızlıkçı çizgi izlemesi ve Atatürkçü düşünce mirasına sıkı sıkıya sahip çıkmasıdır