Harika harika!Bu tartışmayla bir gerçeğe işaret ediyoruz aslında Sayın Çağırıcı, bu dergide ben olmasam tartışma çıkmayacak.Sıradan yorumlar ve biz şunu yaptık bunu yaptık temaşası içerisinde yol alınacak.Tartışma kaçınılmaz ve güzeldir.
Eleştirimi eleştirmeniz sırasında bana kızdığınızı anlıyorum ve normal görüyorum.Tartışma üslubunda bunlar normaldir.Ancak bir kaç şeyin söylenmesi gerekir.Marx'ı diğerlerinden ayıran nedir?Ya da doğru bir deyişle Marksist Sosyalizmi diğerlerinden ayıran nedir?Biz bilmekteyiz ki pek çok sosyalizm türü bulunmaktadır.Ütopik sosyalizm,burjuva sosyalizmi,kürsü sosyalizmi vs gibi.Marksist sosyalizm elbette ki bunlardan bilimsel oluşuyla ayrılır deriz ama bu saf (pür pak anlamında kullanıyorum zira görüyorum ki bunu ayrıca belirtmezsem sözleri kullanmadığım haliyle alıp kullanıyor ve çarpıtıyorsunuz,demogoji diyoruz ne yazık polemik bile değildir, öğreneceğiz öyleyse.) haliyle bu önermenin asıl tamamlayıcı parçasının bize öğretilmemiş olduğunu görüyoruz.Asıl tamamlayıcı ve marksizmi diğerlerinden ayırdedici nokta Marksizmin kullandığı yöntemdir.Tarihsel materyalizm ve genel olarak diyalektik materyalizmdir işte bu yöntemden ötürü biz Marx'ın ve o dönem takipçileri arasında oluşmuş Marksizmin Ortodoks marksizm olarak adlandırıldığını biliyoruz.Esasında ortodoks marksist olmak marksizmin özüne sadık kalmaktır,her ne kadar ortodoksi kavramı değişmemeyi ve değişmeye resiste etmeyi tarihsel olarak ve içerik olarak önerse de burada ortodoksilik bir değişim dinamizm barındırır ve bu marksizmin özüdür.Şimdi de sanırım bana Sayın Telek marksizme ortodoksilik atfettiniz siz marksın ve o dönemin katıksız bir düşmanı ve eleştiricisisiniz diyebilirsiniz öyleyse söyleyin beyefendi.Tarihsel materyalist anlayış ve diyalektik materyalist yöntem bize kesinkes eleştiri hakkını verir ve her yeni öğrendiğimizle aklımızı ve tarihsel bilgiyi harmanlayarak olayların gerçek anlamını kavrayabilmemiz için zorlar.Engels bizim öğretimiz bir dogma değil bir eylem kılavuzudur derken bu noktaya yani diyalektik materyalist yönteme işaret ediyordu.Eğer siz katı kapkatı bir marksizm istiyorsanız bu işi yapan pek çok yazar çizer olduğunu size hatırlatalım.Görüşünüz Marksist sosyalizmin özüne son derece karşı durumda ve evet işte bu yüzden görüşünüz de yorumunuz da son derece kabadır, incelikten yoksun bir marksizmi bize getirmeye ve giydirmeye çalışmaktadır.
Yaptığım yorumun son paragrafını atlamanız ve pratik ve öz birliğini anlatmamı kasıtlı olarak gözden kaçırmanızı ise siyasi ve ahlaki olarak tehlikeli bulmaktayım, felsefi olarak ise büyük bir rezilliktir.Biz beyefendi biz Nietzsche'den bir öneri getirelim size."Bir idealde en tehlikeli olanlar karşınızda yer alanlar değil yarım yamalaklardır."Sizin eleştirinize karşı tahammülsüz değilim ama Marksizmin özünü geriletmeye karşı çıkacak olan herkese karşıyımdır ve Nietzsche bu noktada size tepki göstermemd yol göstercidir.Ucuz ukalalığımı Nietzsche'den almış olmalıyım,heyhat! Karşımda yer almadığınızı biliyorum ama ve lakin yine de yarım oluşunuz gerçeğini değiştirmeyen bir durum var ortada.Somuta dönecek olursak birebir benzetme yapmak isterim.Cumhuriyet tarihini eleştirdğimizde karşımıza Atatürk çıkarılır,marksizm üzerine bir yazı yazdığımızda eleştiri olabilir ki bu tekrarlıyorum bu görüşün özünde yatan ve ilerlemeyi sağlayan en büyük yöntemdir karşımıza Marx değil Marxist özü putlaştırmak isteyen yarım yamalak takipçilerinin yarattığı Marx çıkıyor.Ayrım yapmanın zamanıdır beyefendi.Ben sol marksizm diyorum ve siz sağ marksizm diyorsunuz.
Öte yandan postmodernizmin yarattığı bilinç karışıklığından gocunmuyorum etkileniyorum etkilenmiş olabilirim.Ama bu gerçek yani bulunduğum çağdan etkilenmiş olmamın getirdiği bilinci kabul ediyor ve buna göre savaşıyorum.Bu bana enerji veriyor.Unutmayalım ki "Özgürlük zorunluluğun kavranmasıdır."Zorunluluğu kavrarsanız bu size enerji ve sonsuz güç katacaktır.Nasıl ki ben bu çağın adamıysam Marx'ta o çağın adamıdır ve erken Marx döneminde bunu sıklıkla müşahade ederiz ancak o da zorunlulluğun farkındaydı ve çağını ve etkilerini iyi anlamakla birlikte kapitalizme karşı çağının ilerisinde hiç bir zaman unutulmayacak evrensel; hem felsefi hem siyasi mücadele vermişti.Ancak görünüşe bakılırsa siz kapalı ve dinamik olmayan bir Marksizm isteğinde ısrarlısınız,ve çağınızdan etkilenmiyorsunuz, bu tam da yarım yamalak bir marksiste yakışabilecek bir önerme.
Yorumlar
Harika harika!Bu tartışmayla
Harika harika!Bu tartışmayla bir gerçeğe işaret ediyoruz aslında Sayın Çağırıcı, bu dergide ben olmasam tartışma çıkmayacak.Sıradan yorumlar ve biz şunu yaptık bunu yaptık temaşası içerisinde yol alınacak.Tartışma kaçınılmaz ve güzeldir.
Eleştirimi eleştirmeniz sırasında bana kızdığınızı anlıyorum ve normal görüyorum.Tartışma üslubunda bunlar normaldir.Ancak bir kaç şeyin söylenmesi gerekir.Marx'ı diğerlerinden ayıran nedir?Ya da doğru bir deyişle Marksist Sosyalizmi diğerlerinden ayıran nedir?Biz bilmekteyiz ki pek çok sosyalizm türü bulunmaktadır.Ütopik sosyalizm,burjuva sosyalizmi,kürsü sosyalizmi vs gibi.Marksist sosyalizm elbette ki bunlardan bilimsel oluşuyla ayrılır deriz ama bu saf (pür pak anlamında kullanıyorum zira görüyorum ki bunu ayrıca belirtmezsem sözleri kullanmadığım haliyle alıp kullanıyor ve çarpıtıyorsunuz,demogoji diyoruz ne yazık polemik bile değildir, öğreneceğiz öyleyse.) haliyle bu önermenin asıl tamamlayıcı parçasının bize öğretilmemiş olduğunu görüyoruz.Asıl tamamlayıcı ve marksizmi diğerlerinden ayırdedici nokta Marksizmin kullandığı yöntemdir.Tarihsel materyalizm ve genel olarak diyalektik materyalizmdir işte bu yöntemden ötürü biz Marx'ın ve o dönem takipçileri arasında oluşmuş Marksizmin Ortodoks marksizm olarak adlandırıldığını biliyoruz.Esasında ortodoks marksist olmak marksizmin özüne sadık kalmaktır,her ne kadar ortodoksi kavramı değişmemeyi ve değişmeye resiste etmeyi tarihsel olarak ve içerik olarak önerse de burada ortodoksilik bir değişim dinamizm barındırır ve bu marksizmin özüdür.Şimdi de sanırım bana Sayın Telek marksizme ortodoksilik atfettiniz siz marksın ve o dönemin katıksız bir düşmanı ve eleştiricisisiniz diyebilirsiniz öyleyse söyleyin beyefendi.Tarihsel materyalist anlayış ve diyalektik materyalist yöntem bize kesinkes eleştiri hakkını verir ve her yeni öğrendiğimizle aklımızı ve tarihsel bilgiyi harmanlayarak olayların gerçek anlamını kavrayabilmemiz için zorlar.Engels bizim öğretimiz bir dogma değil bir eylem kılavuzudur derken bu noktaya yani diyalektik materyalist yönteme işaret ediyordu.Eğer siz katı kapkatı bir marksizm istiyorsanız bu işi yapan pek çok yazar çizer olduğunu size hatırlatalım.Görüşünüz Marksist sosyalizmin özüne son derece karşı durumda ve evet işte bu yüzden görüşünüz de yorumunuz da son derece kabadır, incelikten yoksun bir marksizmi bize getirmeye ve giydirmeye çalışmaktadır.
Yaptığım yorumun son paragrafını atlamanız ve pratik ve öz birliğini anlatmamı kasıtlı olarak gözden kaçırmanızı ise siyasi ve ahlaki olarak tehlikeli bulmaktayım, felsefi olarak ise büyük bir rezilliktir.Biz beyefendi biz Nietzsche'den bir öneri getirelim size."Bir idealde en tehlikeli olanlar karşınızda yer alanlar değil yarım yamalaklardır."Sizin eleştirinize karşı tahammülsüz değilim ama Marksizmin özünü geriletmeye karşı çıkacak olan herkese karşıyımdır ve Nietzsche bu noktada size tepki göstermemd yol göstercidir.Ucuz ukalalığımı Nietzsche'den almış olmalıyım,heyhat! Karşımda yer almadığınızı biliyorum ama ve lakin yine de yarım oluşunuz gerçeğini değiştirmeyen bir durum var ortada.Somuta dönecek olursak birebir benzetme yapmak isterim.Cumhuriyet tarihini eleştirdğimizde karşımıza Atatürk çıkarılır,marksizm üzerine bir yazı yazdığımızda eleştiri olabilir ki bu tekrarlıyorum bu görüşün özünde yatan ve ilerlemeyi sağlayan en büyük yöntemdir karşımıza Marx değil Marxist özü putlaştırmak isteyen yarım yamalak takipçilerinin yarattığı Marx çıkıyor.Ayrım yapmanın zamanıdır beyefendi.Ben sol marksizm diyorum ve siz sağ marksizm diyorsunuz.
Öte yandan postmodernizmin yarattığı bilinç karışıklığından gocunmuyorum etkileniyorum etkilenmiş olabilirim.Ama bu gerçek yani bulunduğum çağdan etkilenmiş olmamın getirdiği bilinci kabul ediyor ve buna göre savaşıyorum.Bu bana enerji veriyor.Unutmayalım ki "Özgürlük zorunluluğun kavranmasıdır."Zorunluluğu kavrarsanız bu size enerji ve sonsuz güç katacaktır.Nasıl ki ben bu çağın adamıysam Marx'ta o çağın adamıdır ve erken Marx döneminde bunu sıklıkla müşahade ederiz ancak o da zorunlulluğun farkındaydı ve çağını ve etkilerini iyi anlamakla birlikte kapitalizme karşı çağının ilerisinde hiç bir zaman unutulmayacak evrensel; hem felsefi hem siyasi mücadele vermişti.Ancak görünüşe bakılırsa siz kapalı ve dinamik olmayan bir Marksizm isteğinde ısrarlısınız,ve çağınızdan etkilenmiyorsunuz, bu tam da yarım yamalak bir marksiste yakışabilecek bir önerme.
Her zaman iyiliğinizi isteyen ben,
Saygılarımla.