Bağlantılar:
[1] https://www.politikadergisi.com/pd-uye/vedat-kocal
[2] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/e-dergi-yazilari
[3] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/guncel
[4] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/ic-siyasa
[5] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/tarih
[6] https://www.politikadergisi.com/category/icerik-kategorileri/toplumsal
Yorumlar
Yanıt
Yazının içeriğinden ve tezinden, söz ve yazı üretiminde kullanılan bir yöntem (üslup) olarak salt "benzetme"den ibaret oluşunu dikkate almayarak, tarihsel iki olay olan "Hanibal'in Roma seferi" ile "Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişte kuruluşu ve bugünkü savunusu" arasında somutluk ve olumsuzluk ilişkisi kurarak "işgalcilik - savunma" farkını, yazı içeriğine karşı bir eleştiri argümanı olarak çıkarmanıza, doğrusu şaşırmadım. Hanibal'in yaptığı ile Mustafa Kemal'in yaptığı arasındaki hiç değilse zaman-mekan-koşul farkını öngöremeyecek, düşünemeyecek olmamızı beklemeniz ise, ayrı bir sorun olarak yorumunuzun en sakat özelliğini göstermektedir. Kişi olarak tanışmamamızın ötesinde, "genellemeci-küçümseyici" algınızın sizi yanılttığı bir yer olarak, bizim değil, sizin karşınızdadır.
Yukarıda yazdıklarınız, üstünde çalışmayı sürdürdüğüm "Tezler" adlı kapsamlı çalışmayı haber vermek üzere kaleme aldığım bundan önceki iki yazıma konu ettiğim, "olgu ve olgusallık" üstünde değil, olay üstünde durmaya koşullandırılmış "yığınsal düşünce üretimi" sorunsalının tipik, alışılmış örneklerinden biridir. Devamla, "yazmış olmak için yazma", ve "eleştirmiş olmak için eleştirme" davranışının kanıksanmış örneklerindendir; dolayısıyla içeriği hakkında ayrıca görüş bildirmeye gerek duyurmamaktadır.
Bununla birlikte, burada, "günlük politika" ile "Politika bilimi" üretme arasındaki çıkış ve duruş farklılığını da göstermiş oluyorum.
Böylece, kişisel duygu durum ürünü öznel anlayışların ve tutumların değil, nesnel olguların konu edildiği, akılcı, bilimsel söyleşilerde ve tartışmalarda yeniden buluşmak üzere diyor, iyi günler diliyorum.
Vedat Koçal