Yeni Dünya Feodalizmi: Özel Sağlık, Eğitim, Hukuk, Ordu, Güvenlik ve Korku Öğesi (2)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Referans İçerik: 
Özel(!) Güvenlik Güçleri (1)

Hiç kendinize sordunuz mu? Neredeyiz, ne için yaşıyoruz? Etrafımızda ne var? Ne olup bitmekte? Hangi ve nasıl bir çağdayız? Birey ya da toplum olarak kazancımız ve kayıplarımız nelerdir? Bunlar önem teşkil eden sorulardır. Bugünkü yerini ve konumunu ya da gelecektekini belirlerken bu sorularla hareket eder insanoğlu; ancak sorusuz insan sorunsuzdur ki o durumdaki insana insan diyemiyoruz, hayvan ya da daha kitleselleşmiş haliyle sürü diyoruz. Bu yazımda sıkça bahsedeceğim ortaçağı ve ortaçağ insanını iyi anlamak gerekir. Feodalizmi ne kadar biliyoruz? Feodalizm, ortaçağ ile birlikte ele alınan bir olgu ve yönetim biçimidir. Tıpkı demokrasi ve faşizm gibi.

Ortaçağ insanı dolayısıyla feodal dönemin insanı meraksızdır, zamana ilgisizdir; bu bağlamda çağını önemsemez, zaman mefhumu yoktur diyebiliyoruz; yaşamı iğretidir. Ölüm her an ensesindedir. Günlük korkuları had safhadadır. Büyük bir güvensizlik hakimdir yaptıklarına. Öte yandan feodalizm nedir? Feodalizm, devlet gücünün dağılması ve bölüşülmesidir. Bu anlamda demokratiktir; ancak gücün dağılışı sırasında sürülerin daha da terörize olması sağlanarak yönetime sadece soylular katılmıştır ki bu anlamda da hiç demokratik değildir. Feodalite feodalitedir. Ona demokratik ya da faşizan diyemiyoruz. İnsanlar bu dönemde bir “toprak beyi”nin yani feodalin emri altına, hürriyetini teslim ederek, koşa koşa giriyordu, bunun sebepleri vardır. İnsanlar terörize olmuştular; bir sığınağa ihtiyaçları vardı. Kaleler kuran feodaller ise bu insanları Hun, Arap, Viking saldırılarından koruyordu. Okullarda bize öğretilen her bilgi yanlış değildir. Bozuk saat bile günde en az iki kere doğruyu gösterir misalinde olduğu gibi tarih dersleri de nadiren doğrulara işaret edebilmektedir. Okullarda bize Avrupa Ortaçağa girerken “barbar” kavimlerin kavimler göçü anlatılır. Birbirlerini yerlerinden topraklarından eden kavimler göçü tüm Avrupa’yı terörize etmişti. Böylece insanlar güvenliklerini sağlama almak için hürriyetlerini bir kenara koyarak feodallerin emri altına girmiş ve serf yani esir olmuşturlar. Beyleri onların adına karar vermiştir.

Bu dönemde hukuk özel sayılabilir, çünkü pek çok feodal vardı ve hepsi de kendi hukuklarını uyguluyordu. Mahkemeler feodal topraklarda kalelerin avlularında gerçekleştiriliyordu ve bu mahkemelerin üyeleri yine soylulardı.

Sağlık alanı son derece zayıftı. Veba salgınının 14.yy Avrupasında yayılması ve Avrupa nüfusunu yarıya düşürmesi sağlık alanının son derece bozuk olduğunu gösterir.

Eğitim kilise tekeli altındadır ki buraya gidenlerin çok büyük çoğunluğu yine soylulardan oluşmaktaydı.

Ortaçağ’da, koyu bir dinsellik hakimdi. İnsanlar korku içinde yaşıyor ve onlara tek çare bu dinsellik oluyordu. Din, insanın hayatını çelişkilerden kurtararak tutarlı hale getirir. Korkan insanın en büyük kurtarıcısı dindir. Ortaçağ insanı acı çeken İsa’ya tutunmuştur.

Peki ya ordu? Ordu veya askerlik var mıdır?

Ordular yoktur. Bunun yerine şövalyeler vardır ve şövalye zırhlıdır, atlıdır, teçhizatı çok sağlamdır. Bir başka açıdan bakacak olursak bu dönemde asker yani şövalye olmak zırh, at, kaliteli teçhizat gerektiriyordu ki bunun serf yani köle sürülerce karşılanamayacağı aşikardır. Ordular bugünün deyimiyle özelleşmiştir. Soylular askeri hayata hakimdir, halk bunun dışındadır. Halk sadece sürüdür.

Bir zombi diyebiliyoruz.

İşte feodalizm budur.

Bugüne gelmeden önce bugünkü parlamentoların şaşırtıcı şekilde o dönemde ortaya çıktığını söylemekte yarar var. Gelişimi o dönemdedir. Parlamentoya soylular ya da hiçler hakimdir. Fransız demokrasi yazarı Duverger Beşinci Cumhuriyet dönemi Fransasının parlamentosunun halktan değil “hiçler”den oluştuğunu yazar. Fransa’da bugün de hiçlerin yönetimi vardır. Nedir bu? Bir kez hiçler büyük adamlar kültüründen gelmez, işlerini bilmez; yeteneksiz ve zengindirler. Bugünün şartlarında pek çok ülke parlamentosunun feodalizmde olduğu gibi hiçlerin yönetimini sergiler. Gerçekten demokrasi istediği için var olmazlar. Bir görüntüdürler. Marx, feodalizmden bahsederken iki kavram kullanır. Bunlar Esaret Demokrasisi ve Soylular Cumhuriyetidir.

Feodalizm budur.

Bugün de Marx’ın söylemi geçerlidir.

Demokrasi yoktur,”soylular cumhuriyeti” ve “esaretin demokrasisi” vardır.

Şimdi bana söyler misiniz, günümüz insanı ortaçağ insanının kriterlerine uymakta mıdır, uymamakta mıdır?

Ortaçağda esaret demokrasisi vardır, çünkü insanlar hürriyetlerini bırakarak kendi tercihleriyle feodalin emri altına girer. Bugün ise yabancı kaçak işçiler Türkiye’ye gelirken pasaportlarını kimliklerini getirenlere teslim etmektedir. Tuzla tersanelerinde çalışmak isteyenler özgürlüklerini teslim edip çalışmaya başlıyorlar, çünkü içeri girdikten sonra mafya zoruyla dışarı çıkılmalarına izin verilmiyor. Bu esaret demokrasisidir.

Ordumuzun profesyonelleştirilme çabaları da bu yöndedir. Ordumuzu sermeyenin emri altına verip küçültme planlarıdır bunlar. Soyluların ordusunu yaratmak peşindeler.

Günümüz sağlık alanına bakınız. Sigortanız olsa bile gittiğiniz her muayeneden ve aldığınız her ilaçtan sonra maaşınızdan para kesiliyor, her yerde özel hastaneler açılmaktadır. Paranız varsa sağlık vardır. Sağlık parası olanlara ve soylulara ayrılmıştır. Parası olmayana ise sağlıksızlık gözükmektedir.

Eğitim özelleştirilmektedir. Dersane sistemi okulun yerine tekel kurmaya başlamıştır. Başımızı ne yana çevirsek dersane; özel ilkokul, lise, üniversite görüyoruz. Bir kez daha parası olana fırsat yaratılmaktadır. Ya yoksul olan kütleler?

Peki ya hukuk? Kim hukuk alanının adilane şekilde işlediğini söyleyebilir? Hukuk önünde zengin-fakir, ünlü-ünsüz ayrımı yapıldığını göz ardı ederek mi yorum yapacağız?

Son olarak günümüz insanı ne durumdadır? İnsanlık, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil, genel anlamda günümüz insanı günlük korkularıyla yaşamaktadır. Terör korkusu, kapkaç korkusu, gasp korkusu, koca korkusu, baba korkusu, hapislik korkusu vs. Kısacası günümüz insanının davranışlarının motoru korku olmuştur.

Korkan insan düşünemez. Kolaylıkla yönetilir. Sürü olur.

Yeni feodalizm de budur.

Bugün sürüler yaşamaktadır.

Sürülerin yeniden insanlaşması dileğiyle.

Alphan TELEK
iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL.AYNI

KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL.AYNI DİLEKlerLE.

Zengin ve soylular yönetimi

Zengin ve soylular yönetimi ellerinde bulundururken sürüler ise kısıtlandırılmış bir hayat yaşıyorlar. Yani zenginlerin yaptığı kanun ve kurallar içersinde özgürlüklerini yitiriyorlar. Kapitaller bunu sağlamak için de korku politikası uyguluyorlar. Sonuçta feodal hayattaki gibi halk sürüleşiyor ve yaşadığı zorlukları sorgulamadan sadece verilenlerle yetiniyor.

Sürülerin yeniden insanlaşması dileğiyle...

"Bir kutupta servet birikimi, diğer kutupta, yani kendi emeğinin ürününü sermaye şeklinde üreten sınıfın tarafında, sefaletin, yorgunluk ve bezginliğin, köleliğin, cahilliğin, zalimliğin, aklî yozlaşmanın(!)birikimi aynı anda olur..!!'
...teşekürler...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.