Yargılanan Gerçekten 12 Eylül mü?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Onur AKSOY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
14.04.2012

12 Eylül ile hesaplaşma adı altında Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması bu sıralar gündemi çokça meşgul etmiş durumda. İçerde mahkeme sürerken dışarıda binlerce kişi protesto eylemlerinde bulundu, yüzlercesi de davaya müdahil olmak için başvurdu. Gerek eylemciler gerekse davaya müdahil olmak isteyenler arasında farklı görüşlerden ancak hepsinin hikâyesi birbirine benzeyen insanlar var. Nasıl olmasın ki? Bir darbe düşünün; 650 bin kişi gözaltına alınmış, 230 bin kişi yargılanmış,50 kişi asılmış, 200 dolayında insan gözaltındayken işkence yapılarak öldürülmüş. Böylesine bir ‘’insanlık suçuna’’ karşı verilecek tepkinin büyük olması doğaldır.

Göstermelik Zafer

Ancak dikkat edilmesi gereken ve cevabının arandığı soru şudur; Gerçekten yargılanan 12 Eylül mü? Liberallerin, muhafazakârların ve ‘’yetmez ama evet’’ diyenlerin zafer çığlıklarını anlarım ama bizim için gerçek tam anlamıyla böyle değil. Değil çünkü yargılama olgular üzerinden değil sadece ‘’tarih’’ ve ‘’kişiler’’ üzerinden yürütülüp bir ‘’zafer’’ olarak sunuluyor. Sadece 12 Eylül tarihini ve mimarlarını yargılayıp darbeye yol açan süreçteki ‘’pislikleri’’ ve darbe sonrasında izlenen politikaları yargılamadan elde edilecek tek şey sadece ‘’göstermelik bir zaferdir’’.

AKP 12 Eylül’ü Yargılayamaz!

Bu göstermelik zafer kimlerin elinde oy deposu olarak koza çevrilmek istenmektedir? Sanırım sorunun cevabı grup konuşmalarında ‘’Bize yapamaz diyenler şimdi mahkeme kapısında sırada bekliyor’’ açıklamalarında bulunan Erdoğan’da gizli. Evet, bir başka darbe olan 12 Eylül referandumu ile başlayıp elden ayaktan düşmüş 2 paşayı mahkeme koltuğuna oturtan süreci AKP doğal olarak kendine çevirmeyi deneyecektir. Doğal olmayan kendinin varlık sebebi olan 12 Eylül darbesini AKP iktidarının yargılamasını beklemektir.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbeler ile yüzleşmek sadece 2 paşayı mahkemeye çıkarmakla değil darbenin asıl amacını ortadan kaldırmakla olur. Neoliberal politikalara yöneliş, kapitalizmin ahtapot kollarına sarılış ve emperyalizmle işbirlikçiliği göz önüne alınmadan darbeler ile yüzleşemez. Darbenin mimarı paşalar CIA ve ABD ile eşgüdümlü çalışıyorlardı. İşte o gün ‘’ Bizim çocuklar başardı’’ diyenlerle işbirliği yapanlardan bayrağı AKP ve cemaat almıştır. Bu ‘’mutualist’’ birliktelik öyle noktalara gelmiştir ki cemaat ABD seçimlerinde, başkan adaylarına, seçim yardımı adı altında yüz binlerce dolar bağış yapabilmektedir!

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbe sonrası Kenan Evren’i cennetlik ilan eden kişi ile bugün yüksek yargıyı kadrolaşma sonrası büyük ölçüde ele geçiren cemaat lideri aynı kişi! Üstelik darbeye giden yolda tetikçi olmuş birçok kişi malum ‘’hocaya’’ yakınlığını bildirmekte çekinmemişti.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbe döneminde solun üzerinden silindir gibi geçen, sınıfı ezen, örgütleri, sendikaları alaşağı eden sistem bugün özelleştirme politikaları ile, işçi haklarının tırpalanmasıyla, emekçiye ‘’grev hakkından yoksun’’ sendikalaşma önermesiyle sürmekte.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; 12 Eylül zamanında ‘’ Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde’’ diyenler varken bugün de göçük altında kalan işçiler için ‘’güzel öldüler’’ diyen bakanlar, tersanede hayatını kaybeden emekçiler için ‘’önlemlerini alsalardı ölmezlerdi’’ diyen valiler, kendini eleştiren çiftçiye ‘’ ananı da al git’’ bir başbakan var!

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbe sonrası kendilerini yasalar ile korumaya alan paşaların yaptıklarını bugün AKP de yapmaktadır. 12 Eylül referandumuyla üstelik ‘’darbecilerle hesaplaşacağız’’ nidaları eşliğinde asıl amaçları olan yargıyı istedikleri gibi şekillendirmiş, bu sayede ‘’çelik bir zırh’’ elde etmişlerdir.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Sonuna kadar bataklığa batmış kamu görevlilerini koruma ve kollama iç güdüsü hala devam ediyor. MİT yasası bunun en güzel örneğidir.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbe gibi bir ‘’insanlık suçu’’ işleyen paşaları yargılamak, Sivas’ta insanları diri diri yakarak bir başka insanlık suçu işlemiş canilere ‘’avukatlık’’ yapanların harcı değildir!

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Kitapların okunmaktan ziyade yakıldığı 12 Eylül dönemini aratmayacak şekilde basılmamış kitaplar suç unsuru sayılıyor. KCK iddianamesinde adı 232 kere geçen ‘’Marx’’ ve eserleri yine suç unsuru taşıyan deliller arasında yer aldı.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; Darbe sonrası tasarlanmaya çalışılan ‘’milliyetçi-muhafazakar’’ insan protipinin yerini ‘’dindar nesil’’ almış durumda.

AKP 12 Eylül’ü yargılayamaz çünkü; 12 Eylül eseri birçok kurum bugün şekil değiştirerek hala varlığını sürdürmekte. Sıkıyönetim mahkemelerinin yerini özel yetkili savcılar devraldı. Bir başka darbe ürünü olan YÖK ve %10’luk seçim barajı AKP tarafından kullanılmakta. Belki artık Diyarbakır Ceza Evi yok ama ‘’Uludere’’ ve ‘’KCK’’ var!

YETER!

Bu kadarı anlamak isteyene yeter, fazla bile. Tabii ki sembolik olsa bile bu yargılamayı görmezden gelmeyeceğiz ancak her şeyi olmuş bitmişe getirip sevinç çığlıkları da atacak değiliz! Konu 12 Eylül’ü bu şekilde yargılamaksa sanırım ‘’evet ama yetmez’’ deme sırası bizde. Umarım mahkeme önünde protestocuların açtığı ‘’12 Eylül devam ediyor’’ pankartları da yukarda yazdıklarımıza işaret ediyordur. Aksi takdirde bu dava darbede rol oynayan, işkencelere alkış tutanların dahi nasıl müdahil olduklarını bırakıp, ‘’Demirel neden hesap sormuyor’’ diye yakınmaların oluştuğu bir orta oyununa döner!

 

 

iletisim@politikadergisi.com

Onur AKSOY


 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.