Wikileaks Kime Hizmet Ediyor?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mustafa YEŞİLDAL
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04.12.2010

 

  
   Wikileaks skandalı bana göre 2 aşamada değerlendirilmelidir. İlk olarak üzerinde durulması gereken belgelerin gerçekten sızdırıldığı mı yoksa ABD tarafından servis mi edildiği konusudur. Bu aydınlığa kavuşturulmadan belgelerin içeriğini tartışmak bana göre boştur. Eğer belgeler ABD tarafından servis edildiği düşüncesine varılırsa bu durumda ikinci olarak tartışılması gereken konu elbette değişecektir. Eğer belgeler gerçekten sözlendiği gibi ABD kaynaklarından çalınmış ve bu şekilde paylaşılıyorsa o zaman şuan medyada tartışılanlar, yani belgelerin içeriği tartışılmalıdır. Eğer belgelerin servis edildiği düşüncesi ön plana çıkarsa bu durumda tartışılması gereken şey toplumda hangi algıların yaratılmak istendiği olur.
 
   Bir toplumun hatta bir ülkenin dış siyasetinin belgelerle değiştirilmesi mümkün müdür? Bence evet, mümkündür. Sizin derste bahsettiğiniz mantıktan yola çıkacak olursak; eğer ortaya “a” belgeleri ortaya çıkarılırsa düşünce ve siyaset tarzı “x” eksenine, ortaya “b” belgelerinin çıkarılması durumunda düşünce ve siyaset tarzı “y” eksenine, “c” belgeleri ortaya çıkarılırsa düşünce ve siyaset şekli “z” eksenine kayabilir ya da tersten okuyacak “x” düşüncesinin ve siyasetinin belirlenmesi isteniyorsa “a” belgeleri, “y” siyasetinin izlenilmesi isteniyorsa; “b” belgeleri, “z” siyaset ve düşüncesinin benimsetilmesi isteniyorsa ortaya “c” belgeleri sunulur. Belgelerin gerek bireylerin düşüncelerinde gerekse ülkelerin dış ilişkiler stratejilerinde değişiklik yaratacağı açıktır. Örneğin belgelerde yer alan Azerbaycan’ın Türkiye’ye pekte kardeş ülke gözüyle bakmadığının öğrenilmesi üzerine kısa vadede Türk dış politikasında bir değişiklik olmayabilir ama en azından politikacıların ve bürokratların tutum ve düşünceleri şimdikinden farklı olacağı kesindir. Benim fikrimse yazının başında da söylediğim gibi belgelerin ABD tarafından bilinçli bir şekilde ya da en azından ABD’nin denetiminde basına verildiğidir. Beni bu şekilde düşünmeye iten sebepler ise aşağıdadır:
 
1. Wikileaks’ten on yıl daha önce kurulmuş olan ve aynı işleve sahip, yani sızdırılmış belgeleri yayınlayan Cyrptome.org internet sitesinin sahibi John Young, Wikileaks’in ilk çıkışında yönetimdeki ekipte yer almış, ancak kısa süre sonra örgütün bir CIA paravanı olduğunu iddia ederek ayrılmıştı. Young, kendi sitesinin gideri aylık 100 dolar iken, Açık Toplum Enstitüsü( bildiğiniz gibi kurucusu CIA ile göbek bağı olan Soros’tur) ve başka benzer fon merkezlerinden Wikileaks’e milyonlarca dolarlık para akmasına dikkat çekmişti.
 
2. Site kuruluşundan sonra uzunca bir süre batılı kurumlar tarafından desteklendi. 2008’de The Economist’in “Yeni Medya” ödülünü aldı, Uluslararası Af Örgütü ve CIA’nın Soğuk Savaş dönemi kurumlarından Index on Censorship tarafından ödüllendirildi.
 
3. 2008 yılında, henüz Wikileaks asıl büyük sızıntılarını yapmamışken ve fazla bilinmezken, İsviçre bankası Julius Baer’in Wikileaks’e karşı açtığı tazminat davası karşısında American Civil Liberties Union’dan (ACLU) Associated Press’e çok sayıda kurum, Wikileaks’i savunmak üzere ortak harekete geçmişlerdi ve tüm gazetelerde reklâmları yapıldı 4. New York Times başeditörü Keller ‘hassas belgeleri ABD Dışişleri Bakanlığı’yla birlikte çalıştıklarını ve Amerikan personelinin güvenliğini tehlikeye atabilecek bilgileri redakte ettiklerini’ açıkladı. Yani, şu an herkesin üzerinde konuştuğu ve ABD’ye büyük darbe vurduğu söylenen belgeler üzerinde zaten aylardır ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri (ki kendileri aynı zamanda bu belgelerin orijinallerini de yazanlar) çalışmakta ve düzeltmeler yapmaktaydı.
 
   29 Kasım günü NYT,  “Okurlara not: Diplomatik Belgeleri Yayınlama Kararı” başlıklı yazıda aynen şunları söylüyordu: “Times makale ve destekleyici materyallerde, hem basılı hem internet versiyonunda, gizli muhbirleri ve ulusal güvenliği tehlikeye atabilecek bilgileri dışarıda bırakmaya özen gösterdi. Times redaksiyonları, onların da internet sayfalarına koyacakları belgeleri benzer bir şekilde düzenleyeceği umuduyla diğer haber kuruluşlarıyla da paylaşıldı ve Wikileaks’e de iletildi. “Times, kendi redaksiyonlarından sonra yayınlamayı planladığı belgeleri Obama yönetimine gönderdi ve onları, resmi görüşe göre ulusal çıkarlara zarar vereceği düşünülen her türlü bilginin yayınlanmasına karşı çıkmaları için davet etti. Belgeleri gözden geçirdikten sonra görevliler ek redaksiyonlar önerdiler. Times bunların hepsine değil, ama bazılarına uydu.” Kısacası, şu an herkesin konuştuğu belgeler ABD’nin elinden geçmekle kalmadı, onlar tarafından “ulusal güvenlik ve çıkarları” doğrultusunda redakte edildi. Wikileaks dâhil belgelere sahip olan ve yayınlayan tüm kurumların da bu NYT-ABD Dışişleri Bakanlığı işbirliğinde hazırlanmış versiyonlara büyük oranda sadık kaldıkları görülüyor. Zaten bir İngiliz yetkilisi de İngiltere’deki gazetelerin, İngiltere’nin askeri ve istihbarat operasyonlarına dair hassas belgeleri yayınlamamak konusunda anlaştıklarını açıkladı. 5. Wikileaks’ın ‘yönetim kurulu’ Julian Assange elbette tek başına değil Wikileaks’de. Sitenin yönetim kurulunda ilginç şahıslar var. Ben Laurie mesela. Google’ın en üst düzey eski güvenlik yetkilisi. Amerikan milli güvenlik teşkilatı ile sıkı bağları olan Google’a yıllar vermiş. Üstelik ‘güvenlik’ biriminde… Wikileaks’in 2006’daki kurucu ekibinde dört Çinli rejim muhalifi liberalin yer alması da buna bir gerekçe olarak gösteriliyor. Bunlardan başta gelen Çinli rejim karşıtları arasında bulunan Wan Dan, 1998 yılında CIA’nın paravanı National Endowment for Democracy’den ödül aldı. (National Endowment for Democracy'nin nasıl bir örgüt olduğunu anlamak için: NED: ABD'nin "gizli" eli)
   Bir diğer Çinli Wikileaks kurucusu Xiao Qiang, ayrılıkçı Tibet hareketinin danışmanlarından ve Soros’un radyosu Radio Free Asia’da program yapıyor. Tibetli Tashi Namgyal Khamsitsang ise CIA’yla işbirliği bilinen Tibetli ayrılıkçı Dalai Lama’nın eski temsilcisi. 6. belgelerde şu ana kadar ABD ve İsrail aleyhinde hemen hiç belgenin bulunmaması. Hatta ABD’nin Irak işgalini aklaması.
 
 
Mahir kaynak’ın yazısından devam edelim. “Peki bu belgelerle ne yapmak istediler? Wikileaks belgeleri ile bir kez daha ilan ettikleri öncelikle şudur: Amerikan çıkarları bir yana, dünya bir yana… ABD, kendi dışındaki dünyayı kendi gereksinimleri doğrultusunda tasnif etmekte, kendi dışındakilere not vermekte ve dost-düşman herkesi aşağılamaktadır. Buna hakkı vardır, çünkü o Amerika Birleşik Devletleri'dir! Wikileaks belgeleriyle birlikte Avrupa'nın ağır topları Merkel, Sarkozy ve Berlusconi hiçleşmiş, Washington’un üçüncü sınıf memurlarının hakaretlerini sineye çekmek durumunda kalmışlardır. Tıpkı bizimkiler gibi… Kirli çamaşırları bile hegemonik bir ülke ABD! Devam edelim… Wikileaks belgeleri ABD'nin müttefiklerine "siz busunuz işte" demesi ama öte yandan onlar için genel af çıkarması anlamına gelmiştir. Gelen tepkilerden "bugüne kadarki performansınız böyle, şimdi geçmişe sünger çekelim" mesajının muhataplarca alındığı anlaşılıyor. ABD'nin casusluk faaliyetlerinin, akçalı ilişkilerle başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmesinin meşrulaştırılması da önemsenmeli. Tamam, kapitalist dünyada diplomasi biraz da casusluktur ve hemen her ülkenin dışişleri kadroları, bulundukları ülkenin etkili şahsiyetleri hakkında veri toplayıp üstüne münasebetsiz ifadeler kullanmayı sever. Bu bağlamda Amerikalı diplomatların üslubunda "şok" denebilecek bir şey yok. Ancak yine de, bu belgelerle birlikte "gücün, paran varsa, casusluk faaliyeti yapabilirsin" kanaati yerleşmiş oluyor. Türkiye'deki etkisine gelince… Bu belgeler ABD'nin Türkiye'deki çıkarlarına zarar vermiyor. Nüfusun önemli bölümü zaten güç siyasetini benimsemiş durumda. Her fırsatta ABD'ye sövüp sayan insanlar ABD'ye yaltaklanmaya da bir o kadar hevesli, ABD emperyalizmine karşı mücadele etmek için parmağını bile kıpırdatmadan Amerikan karşıtlığı taslamaktalar. Böyle bir toplumda "vay alçaklar" denmez, ABD memurları ile yatıp kalkan, onlara bilgi taşıyanlar fazla ayıplanmaz. O kadar yaygın ki, kiminle uğraşacaksın. Özetle Amerikan ajanlığı da meşrulaşıyor.” Sonuç şuana kadar açıklanan belgelerin içeriği ve Wikileaks yöneticileri bize belgelerin ABD tarafından manpüle edildiğini gösteriyor, elbette yeni belgeler açıklandıkça belgelerin içeriği yeni fikirler üretmemize yol açabilir. Neticede tüm doğrular olay bittikten sonra tam olarak anlaşılabilir. Ve bir olayı tam olarak anlamanın en temel sorusuda “açıklanan belgelerin kime yaradığıdır.” Şu ana kadar ABD ve İsrail’i hiç etkilemediğini yazının başında belirtmiştim.
Kaynaklar:
 
Mustafa YEŞİLDAL
PolitikaDergisi.com

Yorumlar

amerika o kadar güçlü mü?

Enteresan bir düşünce yapımız var. Ortaya bir yığın şey dökülmüş, ABD adına ama, biz nasıl döküldüğünü tartışıyoruz; çünkü ABD kafamızda çok güçlü bir devlettir. Emperyalist bir devlettir ve kolay kolay açık vermez. Yani insan iradesi hiçtir. ABD bile bu kriptoları kabul ediyor. Kimse de yalanlayamıyor. İlginç olan da budur; çünkü şu anda başta ABD olmak üzere ilgili devletler bu raporların içeriklerini yalanlamıyorlar ama, ortaya çıkmasını eleştiriyorlar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.