Vurgunlar Sınırsız... Ya İktidar...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
NURİ BABA
Yazının Yazıldığı Tarih: 
13.12.2010

 

Bir köşe yazarı için en zor şey, seçeceği konu olsa gerek...
Zira, ülkemizde gündem öylesine hızlı değişiyor ki, yetişme olanağı da pek kalmıyor... Ancak, bugünlük köşe yazısı yazılmış olsun mantığıyla birşeyler karalamak da mümkündür de, bu da okuyucuya saygısızlık değil midir ?
Son günlerde, gündem ne kadar değişirse değişsin, sanırım değişmeyen gündem maddesi AKP Tarikatının yolsuzlukları ve hırsızlıkları ve de deveyi hamuduyla yutmayı ilke edinen rüşvetleridir...
"Özelleştirme kapsamına alınan Balıkesir SEKA yalnızca 1.1 milyon dolara Albayraklar"a satıldı. Fabrika ile birlikte ambardaki 4 trilyonluk yedek parça, her biri için ortalama 20 milyar değer biçilen 185 lojman, 2.8 trilyonluk enerji tribünü ve 47 iş makinesi de Albayraklar"a geçti. 1981 yılında 1 milyon 189 milyon dolara inşa edilen fabrikaya SEKA müfettişlerinin biçtikleri fiyat 51 milyon dolar."
"Albayraklar"ın özelleştirmeden aldığı üçüncü tesis ise Trabzon limanı oldu. İşletme hakkının 30 yıllığına özel sektöre devri için yapılan ihaleye 6 şirket katıldı. Elemeli turda 2 şirket elendi ve liman 21.3 milyar dolarla açık arttırmaya açıldı. 30 yıllık işletme hakkı 22 milyon 400 bin dolar Albayraklar"a verildi. Bu kararla 2002 yılında 2 trilyon 850 milyar kâr eden liman yıllık yaklaşık 1.1 trilyon liraya Albayraklar’n oldu."
Hani "Yeşil" denilen birisi vardı ve emniyet onun telefon konuşmasını yakalamıştı... Ne diyordu "Yeşil": “Oğlum, yanlış yapıyorsun... Tek başına yedirmezler adama..." Yani şimdi siz, tüm bu vurgunu Albayraklar'ın tek başına yediğini mi sanıyorsunuz ?
Bu konular artık bayatladı mı diyorsunuz? Niye? Hırsızlık, soygun, vurgun ahlaksızlık, yetim hakkı yemek; aradan zaman geçince namussuzluktan namusluluğa mı terfi ediyor? Oysa biz bu örnekleri özel olarak verdik... Zira, bir parti iktidara gelir gelmez böylesi aşağılık ihaleleri tezgahlıyorsa, sekiz yıllık iktidarında yaptığı yolsuzlukları ve hırsızlıkları bu sayfaya sığdırmanın olanağı yoktur...
Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Recep Tayyip Erdoğan döneminde İSKİ’deki yolsuzluk ve usulsüzlüklerle yandaş kişi ve kuruluşları zengin etmek amacıyla kullanıldı. 119 ihaleden sadece 5"i gazete ilanıyla duyuruldu. 114 ihale yandaş şirketlerin davet edilmesiyle gizli olarak yapıldı..İşte bu gizlilik, hırsızlık yapanların canını sıkmış olmalı ki, 2002 de iktidara geldiklerinde, yaptıkları ilk iş 3,5 yıl onlarca yetkin insanın AB standartlarına uygun hale getirdiği ve şeffalığı AB tarafından takdirle onaylanan "İhale Yasası"nı defalarca değiştirmek oldu...
Ancak, bu tür vurgunlar sadece AKP tarikatının şeyhini ve çevresini palazlandırdığından, büyük patrondan gelen talimatla, soygun yapılacak olan ülkemizin kapıları da emperyalizme sonuna kadar açılmalıydı... Elbette açıldı... Başka şansları var mıydı? Partilerini onlar kurmamışlar mıydı? Parti programları bile onlar tarafından dikte ettirilmemiş miydi? Öyleyse, yüzyıllık kararlarının ilk ve somut adımını 1948’lerde atmaya başlayan ABD emperyalizmi, büyük sıçramayı "Bizim Oğlanlar"la yaptıktan sonra, şimdi de sonuca gidiyorlardı... Artık nihai hedeflerine varmak için önlerinde bir engel kalmamıştı... Destekledikleri AKP tarikatının dinci faşizminin, onlara dikensiz bir gül bahçesi sunması için, "Ergenekon" denen rezil ve aşağılık bir dava icat edilmeli ve tüm sivrilmiş yiğit yurtsever ve Atatürkçüler zindanlara atılarak, geniş aydın kesimler susturulmalıydı... Susturulabilinir miydi? Onlar öyle sanıyorlardı... Zira hırsızlar ve kendi vatanını pazarlayan soysuzlar, insanların yüreklerinde ki vatan sevgisini anlayabilecek düzeyde değildiler, olamazlardı da...
Ve nihayet olanlar oldu ve cennet vatanımızın dört bir yanı, limanları, sanayi tesisleri,madenleri satıldı... Yeter miydi? Elbette yetmezdi... Emperyalizmin bin türlü hedefleri varmış gibi görünse de, en büyük amacı ülkemizde ki ve ortadoğu ülkelerinde ki ENERJİ KAYNAKLARI’na sahip olmaktı..Bunun için de başta ülkemiz olmak üzere, tüm islam ülkeleri parçalanmalı ve kendilerine uşak olacak küçük devletçikler kurulmalıydı...
Özünde BOP diye anılan ve padişah efendimizin "Eş başkanı" olmakla övündüğü operasyonun gerçek adı BİP di... “Yani Büyük İsrail Projesi”... Elbette, kadınlarının kafalarına dandik takkeleri takarak kendilerine müslüman süsü verenlerin, kızlarını siyonistlerle ortak ve KDV’si sıfıra indirilen pırlanta sektörüne sokanların ve yakalarında "Davut Yıldızı" madalyasını şerefle taşıyanların, İslam ülkelerinin sınırlarının değişmesi ile bir sorunları olamazdı....
Anlattıklarımızın bir Avrupa ülkesinde olması düşünülemiyorken anlattıklarımızın, yapılan soysuzlukların binde biri bile olmadığı gerçeği apaçık ortadayken, nasıl oluyor da bu vurguncu AKP tarikatı hala iktidarda kalıyor ve 2011 seçimlerinde de en az %50 alacağız diyebiliyordu...
Bazıları ne yazık ki solcuların halkı küçümsediğini ve halka inerek onları aydınlatmadığını ve kendilerini adamdan saydıkları için, halkın onları cezalandırdığını iddia etselerde, konunun özü hiç de onların düşündüğü gibi değildir... Onlar, halkı öne sürerek solcuları, yurtseverleri ve yiğit Atatürkçüleri gözden düşürmek istemektedirler...
Zira, 12 Eylül öncesi, bu dincilerin piri olan Erbakan Hocaya "Hocam, siz böyle diyorsunuz ama halk farklı söylüyor" dendiğinde Hoca "Bana halk halk deyip durmayın... Halk, pazar yerinde toplanmış sürüdür" demiştir... Ve şimdi de bunu diyenin talebeleri, bu düsturdan hareketle halkı sürü olarak değerlendirmekte ve sadece fark olarak, ot yerine makarna vermektedirler...
Kendilerini sürüden sayanların peşinden, bir nohutla makarnaya koşanlar için, "solcular halka inmiyor" gibi rezil demagojiler yapmak sadece akp tarikatının çobanlarının işine yaramaktadır...
Bizler, emperyalizmin uşaklığını baştan kabullenmiş olan AKP tarikatından kurtulur muyuz? Elbette... Ancak, bunun da koşulları vardır... İlk ve temel koşul BİRLİK olmaktan geçer.. .İkinci koşul ise, yazımızın konusu olmamasına karşın, yapılacak olan Tüzük Kongresin de, CHP yi yönetecek olanların, emperyalizme yüzlerini dönerek "Biz onlardan daha iyiyiz" dememeleri gerekmektedir... Tüm vatandaşlarına dönerek "Biz, Atatürk'ün ilke ve devrimlerinin ödünsüz takipçiyiz" demeleri gerekmektedir...
Aksi halde, oportünizm bir bataklıktır ve ne yazık ki, oportünizmin birazcığı olmaz... Bataklığa girmeyegör biçare, çıkışın yoktur... Ve sende o bataklığın bir parçası olarak, emekçilerin onurlu tarihinde değil, tarihin çöplüğünde yerini alırsın...
Elbette bu savaşımda, oyunu kuralına göre oynamak gerekmektedir ama bu kurallar içinde, salt iktidar koltuğuna oturma adına emperyalizme şirin görünmek bulunmamalıdır...
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.