Teneke

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Fikretcan UYAR

“Ey aşı ekmeği bol Çukurova/Üç beş kişiye mi verdiler seni/Kimi çeltik eker bozulur hava/Cilis batırdılar kırdılar seni/Sivrisinek aşılıyor sıtmayı/Ayırt edemez baylar ile dutmayı/Çor çocuk ne bilsin kinin yutmayı/Bir kara cehennem ettiler seni”
Kozanlı Hakkı Tandoğan

Kaymakam vekili Resul’ün emekliliğine 1.5 yıl kalmıştır.Son 35 yılda 43 kaymakamın çeltik ağaları tarafından gönderildiği bir kasabada doğmuş,büyümüştür. Tek derdi bir an önce emekli olmak,etliye sütlüye bulaşmamak. Çünkü bilir başına neler geleceğini bu çeltik ağalarına bulaşırsa. Ağalar istedikleri imzayı atması için sıkıştırır Resul’ü,döverler hatta. Tehdit ederler, o ise ısrarla yeni kaymakamı beklemelerini söyler ve bir gün o kaymakam gelir kasabaya.

(Son 35 yılda 43 kaymakam kasabadan gönderildi dedik. Sebebi malum. Bu kaymakamlar o kasabada kendilerini hükümet diye gören çeltik ağalarına karşı durdular. Neden mi? Çünkü insandan ve doğadan yanadırlar. Çeltik yetiştirmek bol su ister. Bol su kullanıldığında bataklıklar oluşur. Bataklıklarda oluşan sivrisinekler sıtmaya neden olur ve kasaba halkını öldürür. Genç,yaşlı,bebek.. Ama çeltikten gelecek paranın yanında nedir ki bu ölümler? Zaten ağalar için kurşunun fiyatı “50 kuruş” değil midir? İnsanın değeri 50 kuruş.. Oyunda tehdit ettikleri için bu sözü söylüyorlar.)

Kaymakam idealist biridir. Onu şaşalı bir törenle karşılarlar. O ise bundan pek hoşlanmasa da çok belli etmez. Ertesi gün ağalar ve devletin görevlendirdiği ziraat mühendisi çeltik tarımının hiçbir zararı olmadığını hatta ve hatta kasabanın yoksul insanlarına ekmek kapısı olacağı yalanlarıyla kaymakamdan gerekli imzayı alır ve tarıma başlarlar.

Bir zaman sonra yalanları ortaya çıkar ve köyü su basar. Kasaba halkı isyan eder. Kaymakam kandırıldığını anlar ve ağaların suyunu keser. Ağalar ise tehditkar şekilde uyarır kaymakamı ve kasabadaki halka para vererek sürgün ettirirler topraklarından. Böylelikle kasabada kimsenin yaşamadığını göstererek tarımı yasal hale getireceklerdir. Buna karşı çıkan iki kişi vardır kasabada. Biri Kürt Memed Ali, -kendisi yıllarca dağlarda eşkiyalık yapmıştır ve halkı ezen ağalara karşı savaşmıştır- diğeri ise Zeyno’dur. Ağalarla çatışmaya girerler. Memed Ali yaralanır. Ağalar kaymakamı öldürmeye çalışırlar zehirli akreplerle, fakat planları tutmaz.En sonunda Ankara’da hükümete yakın bir tanıdıklarını devreye sokarak kaymakamın sürülmesi kararının çıkmasını sağlarlar. Kaymakam Kars’a sürülecektir.
 

Kaymakam giderken arkasından teneke çalarlar. Bu,”Bize karşı gelenin sonu böyle olur.” mesajıdır. İşin trajik tarafı ezilen yoksul halkın da bu teneke çalımına uymasıdır. Bir tek Zeyno ve Memed Ali çalmaz. Bir de Resul.

Son sahnede ise kasabada olup biten her şeye şahit olmuş tellalın kaymakama söyledikleri aslında bu eserin anlatmak istediğidir:
 

“Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünde değildir. Yalanın geleneği var;senin doğrununsa her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru,yenile yenile öyle bir hale gelmeli ki yüz bin yıl su altında yıkanmış,düzelmiş çakıl taşı gibi olmalı.”

Teneke,ezenlerle ezilenlerin hikayesidir. Çıkarları uğruna;devletle derin ilişkileri olan,insan öldürmekten kaçınmayan,insan yaşamını ve doğayı hiçe sayanlara karşı yenilseler de,öldürülseler de,sürülseler de mücadele eden insanların hikayesidir. Aslında anlatılan hepimizin hikayesidir. Bu eser sadece Çukurova’da yaşanan değil dünyanın her yerinde yaşanan bir olaydır. Geçmişte de yaşanmış,günümüzde de yaşanan ve gelecekte de yaşanacak bir hikayedir.

Teneke’de insan hayatını savunanların,doğayı savunanların nasıl da “komünist,dinsiz,vatan haini” gibi yaftalarla egemen güçler tarafından din,milliyetçilik gibi unsurlarla ötekileştirildiğini görürüz,nasıl düşman gösterildiğini görürüz mücadele edenlerin. Günümüze ne de çok benziyor değil mi?
 

Teneke;acımızı ve yenilgilerimizi yüzümüze vursa da dermanını veren bir eser. Bu dermanı tellalın sözlerinde bulabiliriz. Kaymakamın aldığı gibi onurlu yenilgilerle,yenmeyi öğreneceğiz.

İşte bu yüzden eserin iyi anlaşılması lazım. Yaşar Kemal bize bir ışık yakmış 50 yıl öncesinden .Bize düşense bu ışığın sönmemesini sağlamak. Tellalın da söylediği gibi onurlu yenilgilerle sağlamlaşmalı,mücadeleye devam etmeli ve günü geldiğinde ise kaya gibi sert olup yenmeyi öğrenmeliyiz.Mücadele isteğiniz hiç solmasın. Ucuz işçi olarak tarlalarda çalışmaya giderken kazalarda yaşamını yitiren mevsimlik işçilerin anısına.



                                                                                                                Fikretcan UYAR

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.