Şahıslaşan Kurumlar Ve Terör Zafiyeti

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
24.09.2014

Son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında kulağımıza bilgi kaynaklarımdan ilginç bilgiler de gelmeye başladı. Bugüne kadar söylediğimiz birçok husus aynen çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. Bu konuda bizi takip edenler iyi bilir. Özellikle baktığımız zaman Camia ve AKP’nin birbiri ile çatıştığı bir dönemde özellikle Camiaya yapılanlar parti içinde de birçok kişi tarafından tepki ile karşılanmıştı. Emniyette başlayan zorunlu atamalar ve görevden almalar öyle bir hal aldı ki Terörle canla başla mücadele eden Müdürler ve Komiserler gayri hukuki bir süreç işlenerek yok yere yalan yanlış fişlemeler ile görevden alınmaya başladı. Tam da bu süreçte MİT özellikle sessiz kalarak Emniyet içinde olan bu hadiseleri umursamayarak ve hatta baştaki siyasileri yanlış yönlendirerek kariyeri boyunca birçok başarı sağlamış ve emniyette kendini kanıtlamış kişilerin görevden alınmasını dolaylı yönden sağlamıştır.

Böyle bir süreçte görevden alınanların yerine gelen kişileri de iyi incelemek lazım. Bununla beraber çoluğunu çocuğunu tehlikeye atarak kelle koltukta KCK operasyonlarına imza atan ve bu konuda can siparane bir şekilde çalışan polisleri de görevden alarak son derece yanlış bir politika izlenmesi de planlı bir projenin ürünüdür. Netice itibari ile bir KCK’lı kendisini yakalayan Polise; ‘’seninle görüşeceğiz’’ diyerek tehditte bulunuyorsa ve neticesinde daha sonra sudan sebep bahanelerle bu kişi görevden alınıyorsa ben orada bir art niyet ararım. Bu KCK’lı kişi orada bir nevi Devlet’i temsil eden bir memuru tehdit ediyor. Yani Devlet’in kendisini tehdit ediyor.

Evet, sevgili dostlar Terörle zamanında aktif mücadele edenler sudan sebep uydurma bahaneler ile görevden alınıyor. Hükümet yanlış yönlendirmeler ve haksız fişlemeler ile birçok kişiyi mağdur etmiş ve bir nevi Terörle Mücadele edilmemesi ve sözde çözüm süreci bünyesinde edenleri de uyarma mahiyetinde bir iş yapmıştır. Böyle yaparak Terörle Mücadele edilmesini teşvik etmek yerine İnsanları Mücadele etmeme konusunda son derece yanlış ve tutumsuz bir durum sergilemiştir. Derhal bu hatadan dönülmeli diye düşünüyorum. Kötü olanları görevini kötüye kullananları tabii ki görevden almak lazımdır ancak bunu yaparken yanlış yönlendirmelere mahal vermeden ve en düzgün ve Hukuka ve de Hukuk kurallarına uygun bir şekilde yapmak son derece önemlidir.

Bu arada Emniyet İstihbarat’ta görevden alınmalar başlarken ben çok önceden geçen yılın Mayıs ayında ‘’Derin Tasfiye’’ adında bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıda yapılanlar ve yapılacak olanlar konusunda da uyarılarda bulunmuştum. Ancak dediklerimde haklı çıktım ve ipe sapa gelmez bahaneler ile Emniyet’teki itibarsızlaştırma operasyonları tam hız devam etti. Bu Polislerin iadeyi itibarı mutlaka geri verilmelidir. En azından Memlekette doğru çalışanlara hak ettiği değeri vermezsek, doğru çalışacak adam bulamayız. Her zaman söylerim Devlet hata yapmaz, Devlet’in adamları hata yapar… Bu olayda da Devlet için Vatan için Terörle Mücadele’de aktif görev almış kişileri de bu şekilde görevden alarak itibarsızlaştırmak hiç doğru bir yaklaşım değildir. Hatanın neresinden dönülürse dönülsün kardır. Herhangi bir makama sırf benim adamım olsun ne olursa olsun anlayışı ile makamın ağırlığını kaldıramayan adamlar göreve getirilirse kaos ortamı kaçınılmaz olur. Makamı ehli kişilere vermek en uygunudur. Eğer bir yerde zulüm varsa o yerde birlik ve dirliği asla sağlayamazsınız. Bu Hukuk dışı görevden alınmalar bir an önce durdurulmalı ve Hak edene hak ettiği verilmelidir. Sözde çözüm süreci bünyesinde Askeriyeden sonra Emniyet’e de planlı bir operasyon yapılıyorsa vah vah vah! İlla bir örgüt aranıyorsa ‘’Selam ve Tevhid’’ örgütüne bakılsın. Bu örgüt nasılda Devlet’in kılcal damarlarına nüfuz etmeye çalışıyor ortaya çıkar. Bu örgüt Savama ajanlarının yoğun bir çalışması ile Türkiye üzerinde ki karanlık emellerini (Acem Hakimiyeti) hayata geçirmek için kullanılmaktadır. Son beş yılda Türkiye’deki İran etkinliğini görmek için ülkemizdeki Savama ajanlarının sayısı ve yapılanlar en güzel örneği teşkil eder. Selam ve Tevhid Örgütü ile alakalı önemli tespitler de bulunan ve Devlet’te çok önemli başarılara imza atan İç İşleri Eski Bakanı Sn. Saadettin Tantan’ın şu değerlendirmeleri çok önemlidir: ‘’Selam ve Tevhid örgütü hayali bir örgüt değil. İran İslam devriminden sonra o günkü İranlı yöneticiler özel bir bakanlık kurup devrim ihracına başladılar. O günkü enformasyon savaşlarında Türkiye'den bu devrime ilgi duyan gençler oraya gidip eğitimler aldılar. Bu eğitim alan gençler zaman içinde örgütsel yapılar içinde eylemlerde ortaya çıktılar. Uyuyan örgüt olarak görünüyor fakat eylemlerle açığa çıkıyor. Adli ve güvenlik arşivlerinde bunları görebilirsiniz. Ayrıca bu örgütün yaptığı eylemler de var. Aydınların öldürülmesi en belirgin eylemlerinden biri. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy cinayetleri gibi. Bir de başörtüsü eylemleri var. Beyazıt Camii'nin, İstanbul Üniversitesi'nin önünde başörtüsü eylemlerinde bunları görüyorduk. AKP'yi de zaten iktidara taşıyan bu başörtüsü eylemleridir. Yani böyle bir örgüt var. İştirak ettikleri eylemlerden ceza bile aldılar. Yargıtay da bu cezaları onamıştı.’’ Evet, sevgili dostlar Devlet içinde geldiği makamlarda bu Ülke için yaptığı hizmetlerde her zaman takdir ile anılan Sn. Saadettin Tantan’ın bu örgüt için söyledikleri hiç de yabana atılacak cinsten değildir. Umarım hükümet ve yetkililer bu ve buna benzer örgütler ile aktif mücadele ederek gereğini yaparlar. Devlet’e karşı kim suç işliyorsa, kim bu Milletin istikbali üzerine kara bulut oluyorsa cezasını çeksin ama ne olursa olsun kurunun yanında yaşı yakmayalım!

Ve son söz: ‘’Devlet’te erken vardır, geç yoktur’’

 

Koray KAMACI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

   Sayın KAMACI, Konu

   Sayın KAMACI, Konu gerçekten önemli. Dün sırtı sığazlanan arslan kaplan denilen, ödüllendirilenler, takdir, terfi eilenler bu gün parelelci diye afaroz ediliyor. Kim bunları afaroz edenler? Daha düne kadar okyonus ötesini baba ocağı kabul edip, oradan icazet bilmem ne alanlar... Bunlara dünü hatırlatacak olsak acaba ne cevap verirler? verebilecekleri cevap. O zaman bunları tanıyamamıştık, ne olduklarını bilmiyorduk derler herhalde.

    Eğer sen bir ülkeye hükmeden iktidar olarak onları tanıyamamış isen, yanıltılmış isen bu gün parelelci bilmem ne diye görevden aldığın polis veya devlet memuruda bunları taıyamamış olamaz mı? 

     Sormak lazım, daha dün paraleci dediklerin, iktidarını tehdit edenleri silivriye doldururken içini yağ bağlıyordu, Ozaman bu adamlar kanun hukuk adamıydılar. Bu gün hain oldular.

     Çünkü, dün iktidarını korumuşlardı. Bu gün iktidarına zarar verince paralelci oldular.

     Bu gün pareleci diye görevden uzaklaştırılanlar Gülen cemaati ile geçmişinden dolayı parelelci iseler. Ozaman sende paralelci başısın!

      Daha dün paralelci dedikleriyle birilerine zulüm edenler, Bu gün parelelci diyerek birlerine zulüm ediyorlar. Kim bilebilirdi ki, kim derdi ki, bu işlerin bu noktaya geleceğini? 

      Önce birlikte birilerine zulm ettiler, şimdi birlikte zulm ettiklerine zulmediyolar. Size de bir zulmeden bulunur elbet! ne diyelim?

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.