SAHİ, ATALAY NE DEDİ?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
4-7-2013

Siyaset aktörlerimizin “dilin kemiği yok” misali konuşmalarına hep şahit olanlarız…

Hatta konuşup, ardından da inkâr edişlerinin de…

 

Son örnek mi?

 

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay konuşmuş (!) o dil ve kemik hikâyesinin son “kahramanı” olarak.

Konu mu?

Taksim Gezi Parkı olayları…

Ama sadece olaylar da değil, ama o olayların arkasında duranlar…

İşte tam da o noktada duranlar adına bir iddiası var Atalay’ın, hani ardından “yanlış anlaşıldım” dediği, hatta “demedim” diye de eklediği…

 

Önce o “inkâr” kısmına girelim, başka bir ifadeyle, “ben mi söylemişim” moduna… !

“Gezi Parkı olaylarıyla ilgili söylediklerim bir ajans tarafından bilinçli olarak çarpıtıldı, üzüldüm. Yahudi lobisi veya Musevilere yönelik bir itham söz konusu değil. Ancak bu olayları büyüterek veren yabancı bir medya kuruluşunun arkasındaki sermayeye atıf yaptım. Yoksa Musevilerle ilgili onları incitecek bir söz söylemem. Böyle sunulması kasıtlı. Ben kelimeleri seçerken çok dikkatliyimdir. Üzüntü duydum.”

Çarpıtmak!

İşte bu suçlama müthiş…

Ama aynı Atalay’ın, Cihan Haber Ajansı tarafından servis edilen görüntülerinde tam tersi ifadeleri var, hani oldukça da net ifadeler, hatta suçlamalar…

Bakın o netlik neler söylemiş, hani az önce okuduğumuz “inkârından” önce… !

 

“Çözüm süreci ile ilgili biz Hükümet olarak kararlıyız. Samimiyiz, dürüstüz. Yurt içinde, yurt dışında Türkiye2nin fazla büyümesinden hasetlik duyanlar var, kıskananlar var. Bunların hepsi bir araya geliyor. Bir yandan Yahudi Diasporası… Gezi Parkı olaylarında yurt dışı basınının tutumunu gördünüz! Nasıl hemen çabuk satın aldılar hızlı bir şekilde… Değerlendirmeleri olmadan! Hemen çok geniş bir şekilde yayına başladılar, gördük.”

Hatta biraz daha ileriye gidelim ve o konuşmaya dair linki de verelim, dinlemek ve izlemek isteyenlere…

Tabi görüntülere yasak getirilmediyse…

 

http://youtu.be/Cc4h1HeP7Xg

 

Yaşananların orta yerinde kalan Musevi Cemaati ise, neredeyse “nefret söylemi” noktasında ilerleyen bu duruma dair net bir açıklama yapmış.

 

Evet…

 

Türkiye Musevi Cemaati'nden yapılan açıklama bakın ne diyor;

 

''Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay'ın basından takip ettiğimiz 'Gezi olaylarının arkasında Yahudi diasporası olduğuna' dair yaptığı açıklamanın anlamı, kapsamı ve ayrıntıları ile ilgili bilgi edinmeye çalışıyoruz. Ancak her durumda, böylesi genelleme içeren söylemlerin içinde biz Türk Yahudi vatandaşlarının da bulunduğu ve dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayan o ülkenin Yahudi inancına sahip vatandaşlarını da kapsadığının anlaşılabileceği ve hedef alınabileceğine ilişkin kaygılarımızı belirtir ve bu gibi algılamaların doğurabileceği sonuçlara dair endişe ve üzüntülerimizi paylaşmak isteriz.''

 

Sizi bilmem ama, toplum kesimlerini ha bire “sağduyuya” ve “kanunlara “uymaya çağıran Ankara, kendi kabine üyelerinin toplum içindeki kesimleri açıkça hedef gösterecek beyanları noktasında neden benzer bir çağrı yapmıyor merak ediyorum…

 

Sahi, öfkeli bir süreçten geçerken ve o öfkeyi kontrol altında tutamayan grupların varlığından da haberliyken, ne adına bu nokta atışları yapıyoruz?

Suçluları bulma gayreti adına mı?

Yoksa yaşananlara batmışlığımızdan çıkma gayreti adına mı?

Hangisi?

 

Bizler, belirli bir grubu ya da kişiyi, ırk, cinsiyet, yaş, ulus, din ya da cinsel yönelim gibi konularda aşağılar veya tehdit eder tarzda konuşmaları, NEFRET SÖYLEMİ olarak nitelendiriyoruz.

Aynen bu son örnekte yaşandığı gibi…

Beklediğimiz mi?

Özür… !!!

 

Haklısınız…

Beklediklerimizi “beklememeyi” öğreneli çok oldu bu ülkede…

Tamer Yazar
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.