PKK İçinde Bayık-Karayılan Çekişmesi Tırmanıyor!..

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Sinan Sungur

Terör örgütü PKK/HPG’nin Tokat/Reşadiye’deki saldırının kendisine bağlı Dersim birimince gerçekleştirildiğini duyurmasının ardından, gözler PKK yöneticileri arasında devam eden üstünlük mücadelesine çevrildi.

PKK içerisinde bir süreden beri Cemil Bayık ile Murat Karayılan arasında yaşanan liderlik çekişmesinin son zamanlarda doruğa çıktığı ve üstünlük sağlamak için anılanların adeta bir rekabete girdikleri yönünde bilgiler mevcut.

 

Bu bağlamda, Abdullah Öcalan’ın yeni hücresinin darlığını bahane ederek son günlerde sokak gösterilerinin talimatını veren Murat Karayılan’ın önüne geçmek için, Cemil Bayık’ın da kendisinin denetiminde olan HPG kanalıyla Tokat/Reşadiye saldırısının talimatını verdiği ifade ediliyor.

Örgüte yakın çevrelerce, halihazırda; “Cemil Bayık’ın PKK kadroları üzerinde tam bir hakimiyet sağladığı, kendisini Abdullah Öcalan’dan sonraki lider olarak gördüğü, PKK Yürütme Konseyi üyelerinin tüm çalışmalarının bizzat anılana aktarıldığı, Cemil Bayık’ın konuşmalarını içeren CD ve kasetlerin örgüt kadrolarına eğitim amaçlı olarak sürekli dinletildiği, Cemil Bayık’ın, PKK Yürütme Konseyi üyelerinden Duran Kalkan’ı HPG faaliyetlerinde, Ali Haydar Kaytan’ı eğitim çalışmalarında, Mustafa Karasu’yu basın-yayın ve diplomasi alanlarında, Ali Rıza Altun’u da Avrupa ilişkilerinin tesisinde tam anlamıyla yetkilendirerek örgüte hakim olduğu, önümüzdeki dönemde olası örgüt içi güç mücadelesinde Murat Karayılan’ın şansının giderek azalmaya başladığı” yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Örgüt çevrelerinin bu değerlendirmesi önemli ve ilginç bir durumu da ortaya koyuyor. O da örgüt üst düzey kadrolarının Kuzey-Güney şeklinde iki grup halinde ayrışmasıdır. Murat Karayılan’ın Urfalı, kendisine destek veren kadroların çoğunluğunun da Mardin, Şırnak, Batman, Siirt, Hakkari vs. gibi güney illerinden oldukları biliniyor. Rakibi Cemil Bayık ise kuzeyli, yani Elazığlı. En yakınındaki sorumlu kişilerden Ali Haydar Kaytan Dersim/Tuncelili, Mustafa Karasu Sivas/Gürünlü, Ali Rıza Altun Kayseri/Sarızlı, Duran Kalkan ise Türk kökenli ve Adanalı.

Son günlerde yaşanan sokak gösterilerinin Murat Karayılan grubunun daha etkin olduğu güney illerinde yoğunlaşması üzerine, kuzeyli Cemil Bayık grubunun da üstünlüğünü göstermek için HPG’nin Dersim birimine Tokat/Reşadiye eylemini yaptırdığı ve böylece örgüt militanları üzerindeki liderlik konumunu daha da güçlendirmiş olduğu belirtiliyor.

Gerçek olan şu ki, PKK içerisinde hangi grup etkin olursa olsun, hiç biri silah bırakma taraftarı değil.

Kandil’den ve Mahmur’dan 34 kişilik sözde “barış grubu”nun Habur’dan Türkiye’ye giriş yaptığı gün, Cemil Bayık’ın Fırat Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada yer alan; “Barış grubu, PKK'nın dağdan inmesine yol açmaz. PKK teslim olacak değil. Türkiye'de anayasa değişmedikçe, Kürt kimliği yasal güvenceye alınıp tanınmadıkça, PKK dağdan inmez.” sözleri, PKK’nın silah bırakmayacağı anlamını taşıyordu.

Murat Karayılan da, 14.12.2009 günü Fırat Haber Ajansı’na yaptığı; “Türk devletinin politikasına karşı kendine güvenen tüm yurtsever Kürt gençliğinin yönü dağlar olmalı, gerilla saflarına akın edilmeli, saflara katılım olmalıdır. Hiçbir Kürt genci kadın olsun erkek olsun bu dönemde bu sürece sorumsuz yaklaşmamalıdır. Ya halkımızın iradesine sahip çıkmak üzere geliştirilen kitlesel eylemlere öncülük etmek üzere katılmalı ya da dağlara çıkarak özgürlük zeminlerinde gerilla saflarında yerini almalıdır.” yönündeki açıklaması ile örgütün silah bırakma niyetinde olmadığını gösteriyor.

Murat Karayılan ile Cemil Bayık’ın şahsi ihtirasları ve örgütteki liderlik yarışından en çok zarar görenlerin Kürtler olduğunu söylemeye gerek var mı? “Kürtlerin kültürel haklarının verilmesi için silaha sarıldıklarını” iddia edenlerin, hükümet tarafından bu yönde atılan adımları (Basın-yayında Kürtçe’nin kullanımı, TRT-6 Kürtçe yayını, üniversitelerde Kürtçe bölüm açılması, Kürtçe isim serbestiyeti, eski yer adlarının iadesi çalışmaları vs.) görmezlikten gelmeleri ve hala teröre devam etmelerinin, amaçları ile çeliştiklerini ve samimi olmadıklarını ortaya koymuyor mu?

PKK’nın “demokratik açılım”a karşı olumsuz tutumu Kürtlere zarar verdiği gibi, Türkiye’de bir kaos ortamı yaratmak isteyen küresel güçler ve onların işbirlikçilerinin de işini kolaylaştırıyor.

Bu durumda, PKK/DTP yandaşı olan ve olmayan tüm Kürtlere düşen görev, PKK yönetimine karşı tavır alıp onu silah bırakmaya zorlamaktır.

 

Sinan Sungur/Araştırmacı

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.