Ortadoğu’daki Su Sorunları ve İsrail

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
07.10.2013

Ortadoğu’da karışıklıklar tarihten beri sürekli devam etmektedir. Özellikle I.Dünya savaşından sonra Osmanlı Devleti’nin bu topraklarda parçalanması sonrasında oluşan Devletler sürekli Küresel güçler tarafından karışıklıklar çıkarmak suretiyle, üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Devletlerin birbirlerinden kopuk olması için her şey yapılmış hatta bakıldığı zaman açıkça görülmektedir ki sınırlar birçok yerde cetvelle çizilmiştir. Bununla da yetinmeyen Küresel güçler, kendi menfaatleri için bu Devletlerin aralarına binbir türlü nifak tohumları ekmiştir. (Terör, Mezhep, su sorunları vs.)

Hal böyleyken bu topraklarda ki enerji ve petrol’e sahip olmak için bu nifak tohumlarını her dönem ısıtıp sıcak tutmuşlardır.

Özellikle II. Dünya savaşından sonra İngiltere ve Fransa’nın az da olsa bu topraklarda etkinliği azalmıştır. Artık daha çok ABD ve İsrail’in etkinliği bir hayli bu topraklarda artmıştır. Özellikle İsrail kurulduğundan beri bu topraklarda huzur ve barış iyice gitmiş, kan ve savaşlar tam gaz artmıştır. İsrail’in en büyük amacı başta: ‘’Arz-ı Mevud’’ yani vaat edilmiş topraklar bünyesinde ‘’Büyük İsrail’i’’ kurmaktır. Bu amacın dışında ki en önemli amaçları var olmak için bu topraklarda enerji ve su kaynaklarına sahip olmak. İsrail’in birçok politikasında su kaynaklarını ele geçirmenin planları yatar. Bakın İsrail’in Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in şu sözü çok önemlidir: ‘’Nüfus artıyor. Suyu üretmek için imkân oluşturmazsak, bu kez su için savaşacağız." (Cumhuriyet, 12 Haziran 1991) Evet daha o zamanlar bunlardan bahsedip plan yapıyorlar. Başka bir örnek verecek olursak: "İsrail Hayfa Üniversitesi'nden Prof. Armon Sofer 1990'da verdiği demeçte, Ortadoğu'da su kaynaklarının kullanımı yüzünden savaş çıkacak dedi." (Milliyet, 31 Ekim 1990) Yine yakın tarihten başka bir örnek verecek olursak: "BM Genel Sekreteri Butros Gali, Financial Times'a verdiği demecinde bölgede bundan sonra çıkacak savaşın siyasi değil, su meselesinden çıkacağını söylüyor." (Milliyet, 30 Ocak 1992)

Evet, sevgili dostlar özellikle baktığımız zaman Su sorununun Ortadoğu'da bir savaşa yol açabileceği ihtimali ilk olarak 1986 yılında CIA'in Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından ortaya atılmıştır. Bu coğrafyada oynanan oyunların temelinde ki unsurların en büyüğü Su sorunlarıdır. "Amerika Dış İşleri Bakanlığınca hazırlanan 'Ortadoğu'da Su Sorunları' adlı raporda İsrail Hükümeti'nin Türkiye'ye, Ortadoğu'da savaş su yüzünden çıkabilir mesajını gönderdiğini unutmamamız gerekir. Yine bu bağlamda, İsrail'in Batı Şeria ve Güney Lübnan'ı işgal etmesinin en önemli nedenlerinden biri de buraların zengin su kaynaklarına sahip olmaları. Golan Tepeleri dağlık, yağışlı ve münbit bölgeler. Buraları gözden çıkaramıyor. Ayrıca İsrail Taberiye Gölü'nün Suriye'ye ait bölümünü de işgal etmiş durumda, bütün gölü kullanıyor. Çünkü denizden su arıtma çok masraflı bir işlem. Bu İsrail'in enflasyonunu çok etkiliyor. İsrail’in birçok işgalini bu şekilde anlayabiliriz. Yaşanan su sorununda anahtar ülke hiç şüphesi Türkiye’dir. Los Angeles Times’ın 1992’de Hürriyet gazetesinde bölgede ki su sorunları ile ilgili çıkan haberi de bu tespiti doğrulamaktadır. Hal böyleyken yaşanan bu sorunun gelecekte bizi önemli derecede etkileyeceğine şüphe yok! Fırat ve Dicle nehirleri bu bağlamda önem teşkil etmektedir. Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi yani ‘’GAP’’ bu konuda dikkate değer bir projedir. Ortadoğu su sorununda üç kilit ülke, Sudan-Etiyopya-Türkiye'dir. Etiyopya'nın İsrail güdümlü dış politikası, gözleri Türkiye ve Sudan üzerine çekmektedir. Bu durumda GAP da ayrı bir önem kazanmaktadır. Güneydoğu'da Kudüs merkezli manevralara çok sık rastlanmaktadır. Sudan'ın İsrail açısından sahip olduğu stratejik önem ise, bu ülkede yaşanan sorunların son bulmasını da engellemektedir. İsrail, bölgesindeki suyu kontrol altına almak istiyor. Ürdün nehrinden, Yarmuk ve Batı Şeria'daki kaynaklardan İsrail büyük miktarda su sağlıyor. Versay Barış Konferansı'nda 1919'da ileri sürülen Siyonist haritaya Litani Nehri de dahildir. İsrail 1982'de Lübnan'a saldırısında bu nehri kontrol altına almak istemiştir. Tevrat’ta geçen vaat edilmiş toprakları alarak Büyük İsrail’i kurmak için su yolları da belli bir sınırı ihtiva eder. Örneğin İsrail'in ilk Başbakanı David Ben Gurion’un şu sözleri çok manidardır: "Yahudi halkının, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir başka haritası vardır: Nil'den Fırat’a kadar."

Evet, hal böyleyken bu topraklarda ki karışıklıklara ‘’Su Sorunları’’ merkezli de bakmak yerinde olacaktır. Yukarıda da bahsettiğim bizim için önemli olan GAP projesinin de bu topraklarda ayrı bir önemi vardır. Başta Dünya Bankası olmak üzere çeşitli uluslararası kurum ve kuruluşların ve de kimi ülkelerin GAP'a ısrarla karşı olmasının temel nedeni, Ortadoğu için en hassas konulardan biri olan ‘’suyun’’ paylaşımı meselesidir. İsrail için, GAP gibi bir projeye sahip Türkiye her bakımdan risklidir. Netice olarak bu konuda uyanık olmalıyız ve iyi bir karşı strateji geliştirmeliyiz. Oyun büyük, oyuncularda büyük ve bu tehlikeli oyunda ise en önemli oyuncu Türkiye’dir. Ama doğru stratejiler ve planlarla Türkiye bu oyunda iyi bir oyun kurucu olabilir. Gelecekte su savaşlarına hazırlıklı olmalıyız. Bölge için hayati önem taşıyor bu konu. Unutmamak gerekir ki Petrol’ün de bu topraklarda az bir ömrü kaldı. Umarım bu savaşta doğru hamleler ile kazanan biz yani Türkiye olur.

Ve son söz: ‘’ Derin düşünmeyen Devletlerin, yüksek idealleri ve kazançları olamaz’’

 

Koray KAMACI

iletisim@politikadergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.