Nefret Suçları

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Melis ÖNER

Farklı etnik gruplar arasındaki uçurumların arttığı ve bunun sonuçlarının gittikçe ağırlaştığı günümüz dünyasında çeşitli akımların uzantısı haline gelen söylemleri ve bunun neticesinde işlenen suçları ifade eden nefret söylemi ve nefret suçlarının ortaya çıkışı aslında  uzun zaman öncesine dayanmamaktadır. Nefret suçları kavramı yaygın olarak 1980’li yıllarda ABD’de kullanılmaya başlanmış, daha sonrasında Avrupa’ya yayılmıştır. İlk düzenlemeler  ırçılık ve ayrımcılığa yönelik olmuş,1990 yılından itibaren cinsel suçlar da bu kapsamda değerlendirilmeye başlanmıştır. Peki nedir nefret suçları?

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın(AGİT)  tanımına göre :’’Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek ve ya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her türlü suçtur.’’ Yani tanımda da ifade edildiği üzere nefret suçu kişinin din ,dil cinsiyet,ırk,cinsel tercih veya benzeri özelliklerinden dolayı başka bir kimseye karşı duyduğu kin ve nefreti nedeniyle bu kişiye karşı suç işlemesi ya da zarar vermesidir.Burada bahsedilen husus ceza kanununda düzenlenmiş bir suç kalıbının mevcudiyeti ve bu kalıptaki suçun önyargı veya nefret saikiyle işlenmiş olmasıdır.Töre ve namus cinayetleri de bu kapsamda değerlendirilebilmektedir.Nefret suçlarının oluşumu sadece siyasi gelişmelere veya kutuplaşmalara değil;sosyolojik ve tarihi nedenlere de dayanabilmektedir.Nefret söylemine gelecek olursak;nefret söyleminin uluslar arası alanda bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte hoşgörüsüzlüğe dayalı ve suça teşvik etme niteliği taşıyan söylem olarak kabul edilmektedir.Bu söylem dini hoşgörüsüzlüğü,bir ırka mensup kişilere karşı nefrete sebep olacak veya suça itecek söylemleri kapsar.bu ifadeler doğrudan ceza hukukunda tanımlanmış bir suçu oluşturmaz ancak suçun oluşmasında teşvik edici etkiye sahiptir yani suçun önünü açar niteliktedir.

Toplum açısından bakıldığı zaman çeşitli etkiler ortaya çıkmaktadır.En başta nefret söylemiyle kişiler üzerinde baskı yaratılmakta ve bu kişilerin ve ailelerinin sessizleştirilmesine neden olunmaktadır. Kişilerin pasifleştirilmesi ve silikleştirilmesi sonucu demoktarik toplumun eşit katılım ilkesine de ket vurulmaktadır.Ayrıca nefret söyleminin içinde bulundurduğu şiddet her an suç işlemeye teşvik edici niteliğe bürünür ve suça maruz kalma tehlikesi altındaki kişilere karşı güvensiz bir ortam yaratılmasına neden olur.

Nefret söyleminin toplum arasındaki etkileri değerlendirildiğinde medyanın büyük etkisi ortaya çıkmaktadır.Gerçekten de medyada dilin kullanılış biçiminin kişiler üzerindeki etkisi ve bunun sonuçları son zamanda yaşanan olaylarla değerlendirildiği zaman tehlikenin boyutları da gözler önüne serilmektedir.Medya bu konuda yapıcı faaliyet gösterebileceği gibi kişileri suça teşvik edici,provoke edici de olabilir.Ayrımcılığa sebep olacak ,suçu meşrulaştıracak veya suçun üstünü örtecek nitelikteki söylemler farklı gruplar arasındaki çizgilerin belirginleşmesine neden olur.

Nefret suçları ayrımcılığın bir parçası görülmesine rağmen aslında ayrı bir olguyu niteler ve ceza hukuku kapsamında değerlendirilir.AGİT bu alanda ayrı yasal düzenlemenin gerekliliğini belirtmiştir.Gerçekten de nefret suçları için ayrı düzenlemeler yapılması hem bu suçu işleme gayesi taşıyan kişiler üzerinde caydırıcı etkide bulunacak hem de farklı gruplara mensup kişilerin güvenliğini sağlayacaktır.Ayrıca kişilerin eşit koşullarda yaşama olanağına sahip olması demokratik toplumun vazgeçilmez gerekliliğidir ve caydırıcı yasalar bunu sağlamada en büyük rolü oynayacaktır.

Türkiye’de nefret suçlarına ilişkin yasal mevzuat bulunmamaktadır.Bununla beraber ceza yasalarında da nefret suçlarına ve nefret söylemine ilişkin ağırlaştırıcı ibareler taşıyan düzenlemeler yer almamaktadır.Buna rağmen nefret suçlarına ve nefret söylemine ilişkin caydırıcı nitelik taşıyan bazı yasal düzenlemeler vardır ancak pratikte ne kadar etkili olduğu tartışılır.bu düzenlemelere göz atacak olursak: Anayasanın 10. Maddesi ayrımcılığı yasaklar ve yasa önünde eşitliği düzenler.

 Kanun önünde eşitlik
Madde 10 - 
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Bu maddenin dışında Anayasanın 68. Ve 70. Maddeleri de ayrımcılığı yasaklar.

Siyasi partilerle ilgili hükümler
A. Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma 
MADDE 68- ...
Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.

IV. KAMU HİZMETLERİNE GİRME HAKKI
A. HİZMETE GİRME
MADDE 70 - Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.

Ceza kanunda yapılan düzenlemeler incelenecek olursa 3. Maddenin 2. fıkrasında yasanın uygulanmasında ayrımcılığın yasaklanması düzenlenmiştir.

“Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.”

Ceza kanunun bu alanda bir başka düzenlemesi de ayrımcılığı başlı başına suç haline getiren 122. Maddesidir.

“Ayırımcılık
Madde 122- Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, özürlülük, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yaparak; 
a) Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hallerden birine bağlayan,
b) Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,
c) Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen,
Kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.”

Ayrıca 216. Madde de kin ve düşmanlığın önüne geçme amaçlı oluşturulmuştur.

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
Madde 216- 
(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Diğer düzenlemelere bakarsak TCK 153.madde ibadethane ve mezarlıklara zarar verme,115.madde inanç,düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme nefret suçlarının oluşumunda caydırıcı etkiye sahiptir.Ayrıca Devlet Memurları Kanununda,Siyasi Partiler kanununda,İş kanunda da bu suça caydırıcı etkili olabilecek hükümler mevcuttur.Ancak belirtildiği ve pratikte görüldüğü üzere bu maddeler nefret suçlarının ve nefret söyleminin engellenmesinde yeterli olmamakta ve kişiler üzerinde yeterince caydırıcı etki göstermemektedir.Bu nedenle ayrıca düzenleme yapılması gerekliliği Türkiye’nin sosyal yapısı ve içinde bulunduğu mevcut durum nedeniyle zorunluluk arz etmektedir.

Melis ÖNER

iletişim@politikadergisi.com

Yorumlar

Nefret suçları hk

Melis hanımı tebrik ederim harika bir konuya değinmişiniz.

Saygılarımla

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.