Merkez Sağ – Merkez SOL – MERKEZ

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Radikal Sağ söylem ve yazıları ile tanınan bir yazar, aşırı uçta bir değerlendirme yapıyor. Başlangıçta çok tepki alsa dahi, yoğun tartışmalar içerisinde taraftar kitlesini genişletiyor. Zaman içerisinde söylem ve yazıları ile kendisini Merkez Sağ’da tarif etmeye başlıyoruz.
Bu yanılsamalar Sol’da da aynı şekilde hızla kendini gösteriyor.

Geçenlerde bir arkadaşım Askerlerin Komünist olduğunu söyledi. Sadece baka kaldım, söylenecek çok şey var ama anlayacak kişi bul da anlat...
Sol Akımlarla ilgili Kitap okuduğu için bile TSK’dan atılan yüzlerce Subay unutulmuş, TSK Aşırı Sol’da kalmış...

Sayın Devlet BAHÇELİ, bu durumu bir şekil toparlamaya çalışıyor. Yoğun bir gayret içerisinde, MHP'nin gerçek konumunu korumaya çalışıyor. Şimdilik MHP Türkiyenin Merkez Sol Partisi konumunda.

Rahmetli Bülent ECEVİT, Türkiye’nin bu duruma gelmesinin BAŞMİMARI dır. Demokratik SOL kavramı ile Solu aldı, Sağın az ilerisinde konumlandırdı.
Gazetecilik anlayışını takdirle karşıladığım Fatih ALTAYLI’nın yazılarını sağda değerlendirmeye başladığımıza göre, kendisini taraf olmamaya çalışan Merkezde gösteren Sayın Fatih ALTAYLI, Türkiye’nin Merkezinde yazıları ile eleştiri almaktadır. Sayın ALTAYLI doğru yerde duruyor “MERKEZ” de.
Sorun; Merkez nerede?

Sayın Uğur DÜNDAR, yerini korumaya çalıştıkça SOL’da gözüküyor. Her türlü İklim koşullarına ve dış etmenlere rağmen Gerçek Merkez’de ayakta durmaya çalışan Sayın Uğur DÜNDAR, kendisini güzel anlatıyor da, Türkiye’nin durduğu yer kendisine çapraz açıdan bakıyor.
1932 Türkiyesi artık Merkez değil!
1932 Türkiyesi, aşırı Solda kaldı kusura bakmayınız.
Buna EVRİM diyebiliriz, Değişim ve Süreklilik diyebiliriz.
Ben sadece İLİZYON diyorum.

Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Batılı sömürgenlerin etnik unsurları, geleneksel din adamlarını kendi menfaatleri için istikrarsızlığa yol açan faaliyetlerinde teşvik aracı olarak kullanmalarını, Devletin gücünü zayıflatan aykırılıklara ve bölücülüğe sebep olan unsurları, ekonomik kaynaklardan yoksun bırakarak, arkalarındaki toplum desteğini önlemeyi amaçlayan Toprak Reformunu hayata geçirememiştir.

80 yıldır Toprak Reformunu gerçekleştiremeyen, üzerine Vakıflar kanununda yaptığı değişiklikler ile TÜY diken Türkiye Cumhuriyeti, Kontrollü bir siyasi Kültür (Farklılıklarımızı ön plana çıkarmadan, ortak paydada huzur içinde yaşamayı benimsemiş, Otokontrol gerektiren bir siyasi kültür) sağlayamamıştır.
Kapitalist hegemonyanın işgaline maruz kalan Türk Halkı, feodal derebeylerin ve tarikat liderlerinin diktatörlüğüne mahkûm edilmiştir. Feodal yapılanmaları ve Tarikat anlayışını SÜREKLİLİK UNSURU olarak belirlemek; Evrensel değerleri yok saymak, temel değerleri yok etmek, İnsani hak ve bireysel özgürlükleri tanımamaktır.
Halkı totaliter dikta yapılanmasının kölesi haline getirmemek adına verilen mücadeleye, Halkı dinsizleştirmek olarak bakanların; Tarikat Liderlerinin postunu kaptırmama mücadelesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin Merkezini Sağın sonsuz derinliklerine iterek, STRATEJİK DERİNLİK tanımlamaları, hatadır.
Ilımlı İslam, Türkiye’nin kendi iç bütünlüğünü korumasını imkânsızlaştıran Siyasi projedir. ATATÜRKÇÜ-Laik insanların, Avrupa tarafından “Türkiye’de yaşayan azınlıklar” statüsüne alınmasına hayret etmemeliyiz.
Medeniyet-aidiyet çatışmasının yaşandığı Kuzey Afrika’daki gelişmeler, Türkiye için son uyarıdır. Kuzey Afrika’nın bir blok olarak tek bir kategoride değerlendirilemeyeceği son yaşanan gelişmeler ışığında netleşmiştir. Türkiye Yeni Osmanlıcılık oynamayı bırakıp gerçeklerle yüzleşmelidir.
Merkezini Evrensel değerlere göre yeniden tanımlamalı, Temel Değerlere sahip çıkmalıdır.
Reel Güç ile Dış Politika Stratejisi arasındaki uçurum; Asabiyet teorisi ile şekillendirilen KORKU KÜLTÜRÜ felsefesi ile aşılabilecek bir REEL ÇARPAN değildir.
İlgi alanını etki alanına dönüştürmeye çalışan Türkiye Cumhuriyetinin, Merkez alanını kaybetmesi, Jeopolitik konumunu zayıflatmaktadır.
Büyük Ortadoğu ve Yeni Osmanlı NOKTASINDA; 2002 yılındaki Siyasi İradenin geniş yelpazede yeniden tesis edilme çalışmaları, Siyasi Kültürün iç hesaplaşmaları yüzünden sağlanamamıştır. Dışa dönük stratejilere dayandırılamayan iç siyaset, kısa dönemde yaşanacak hezimetin gerçek sebebidir. ( CHP'nin Siyasi İradeyi geniş yelpazede yeniden tesis etmeye çalışan teşkilatlanma çalışmaları hezimeti engelleyebilir. )
Ilımlı İslam, ABD’nin iç politikada ayrılıkçı sesleri sakinleştirmesini, ABD’de yaşayan zencilerin anavatanları Afrika-ABD arasında sıcak ilişkilerin gelişmesini temin edecektir. Her zaman ki gibi ABD’nin kendi menfaatleri uğruna, Türkiye’nin çıkarları hiçe sayılarak, Türkiye’yi istikrarsızlaştıracaktır.
Aydınlarımızın, iç siyasetteki çatışmaları göz ardı ederek, Türkiye Cumhuriyeti menfaatlerini doğru değerlendirip, konumlarını GERÇEK MERKEZ’e yöneltmeleri;
GÜÇLÜ Türkiye hayalimizi gerçekleştirebilmenin tek teminatıdır.
 
 
Serhat KUŞDOĞAN
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.