Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- KKTC'de Üniversite Sektörü Tehlikede mi?
- Meslek ve İş
- AKP, Polise Ağır Silahlar Aldırarak Ne Yapmak İstiyor?
- Yeni İnsan ve Yeni Kültür Üzerine
- Üniversite ve Türkiye Gerçekleri...
- Meclisteki 4+4+4 Kavgalarına Alternatif Bakış
- Okullar Açıldı: Paralı ve Ezberci Eğitime Kaldığı Yerden Devam!
- Demokratik ve Laik Eğitim
- Türkiye'deki Eğitim Üzerine: Nicelik Tavanda, Nitelik Tabanda, Denge Nerede?
- Gençler Neden Mutsuz?
- Kime Soralım Bakanım?
- Dünyada Zorunlu Eğitim ve Türkiye'de Zorunlu Öğretim
- Tehlikenin Farkında Mıyız?
- İnsan Hakları Tuzağına Karşı Aşı Geliştirme Zorunluluğu
- 19 Mayıs
İşsizlik & Son Çare
Meslek ve statü, toplumsal kabul edilmişliğin en önemli öğelerinden biridir. İnsan içtimai hayatın içinde bir rol alır ve bu rolü ile tanınır ve bilinir. Beşeri hayatın seyrine yön verdiği ve insani ilişkileri belirlediği için incelemeyi hak etmektedir.
Madem bu kadar önemli bir faktördür, o zaman ülkemizde meslek edinme imkanları ne ölçüdedir?
İmkanlar özel sektör ve devlet sektörü başlığı altında incelenebilir. Fakat özel sektör bilindiği yeterince gelişmiş bir durumda olmadığı için halkımız çareyi devlet sektörüne kapak atmakta görmüştür. Özel sektörde çalışan bir birey, almış olduğu asgari ücretle ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Her gün yürek kanı içerken yarının ümitsizliği, can kuşunu demirden kafeslerle hapsetmektedir. Onun hayalleri Kaf dağının ardındaki Zümrüdü Anka kuşunun kanatlarında gizlidir. Son çare olarak görülen devlet sektörüne adım atabilmek için eğitimli olma şartı aranmaktadır. Peki, eğitimli kesim aradığını bulabilmiş mi? Tabi ki hayır! Umutların başı olan, gelecek diye bakılan, hayallerimizdeki huzur ve refah dünyasının yeni filizlenen fidanları gençler, ağır ve sıkıntılı eğitimin nihayetinde arzuladıkları meslekleri elde edememektedirler. Teori yığını sunulan olmazsa olmaz denilen eğitimin, gerçek hayatta hiçbir işe yaramadığını üzüntü ile görmüşlerdir. Kendini yetersiz ve başarısız olarak değerlendirmeye başlayan gençlik , topluma adapte olamamakta ve özgüvenini yitirerek korkak ve pasif bir vaziyette atıl kalmaktır. Üniversiteler toplumun ihtiyacına göre değil, siyasetin çıkarları doğrultusunda kurulmaktadır. Yani üniversiteler gençliği bekletme kamplarına dönmektedir. Ümit hırsızları tarafından gençlerin geleceği çalınmıştır.
Küçük çıkarlar uğruna büyük hedeflerimizden vazgeçmemiz kendi ayağımıza balta vurmanın taa kendisidir. Ne yapalım? Alternatif iş olanakları kuralım. Kısa sürede mesleki eğitim kursları açalım. Ve ara elaman ihtiyacımızı giderelim. Ayrıca ihtiyaca göre bölümler açalım. Hazır okumuş beyinleri heba etmeyelim. Onlardan en iyi şekilde yararlanalım.
Sadullah BAKIRTAŞ
Yorumlar
Yeni yorum gönder