Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Basın Özgürdür (!)
- Pes !
- Yüksek bilinç(!)
- Padişahın Fermanı!
- "Utanıyorum!"
- Bu Sorulara Cevap Arıyorum
- Şen Ola Sandık, Şen Kıla
- Toplum, Tepkisiz Olmaya Görsün
- Bir Tarih Kitabı
- Referandumdan AKP’ye Güven Teyidi!
- Ba(*)baya Mektup
- Benim Demokrasim, Senin Demokrasin, Onun Demokrasisi
- BDP Kendi Çalıp Kendi Oynuyor Ama...
- HES ler kimleri besler?
- Gerçek Sorumlu Kimdir?
Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Sahibi Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Halk
İslami kökleri olan bir partinin resmen laik bir siyasi sistemde yetki mercilerini elinde toplaması, Evrensel değerlere sahip demokrasiyi özümsemiş ülkeler için, “HİTLER’in intikamı” anlamına geliyor.
Siyaset eliyle demokrasi katliamlarının ve hukuk devleti ihlallerinin engellenmesi adına kurulan Anayasa Mahkemeleri, HİTLER döneminde var olsaydı;
HİTLER, Anayasa Mahkemesine kendi adamlarını atayarak, vahşeti yasallaştırabilir, böylece İnsanlık suçu işlemiş olmaz, İnsanlığa hizmet etmiş sayılabilirdi.
Hitler’i yaptığı vahşetten dolayı, tarih sahnesinde utanç duvarına yazmadık mı?
Saddam’ı insanları öldürdüğü, toplu katliama sebep olacak Nükleer silahı ürettiği için suçlayıp, asılmasına seyirci kalmadık mı?
Saddam’ın yaptığı katliam da ölenlerin sayısı, bugün Kuzey Irak’ta aşiret kavgasında ölenlerin sayısının %1’i bile değil!
Onlar anlayamazlar;
Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çekildi, onlar artık göremezler
Boyunların da bir halka vardır. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır. Böbürlenerek dolaşırlar...
Onları uyandırmaya çalışsanda, anlatsan da anlayamazlar...
Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dış politika stratejisini Güç Dengesi adı altında kendi projeksiyonuymuş gibi anlatması;
bu yeni gibi gösterilen projeyi anlatırken “Türkiye’yi Küçük Amerika yapacağız” diyenlerin dış politika hatalarını, Kemalizm’e mal etmesi;
Kemalistleri bilgisiz kabul edenlerin, Düşman İmkân Kabiliyetleri Kabul İhtimal Derecesinin hatalı tahlili mi?
Yoksa gerçekten ATATÜRKÇÜLER, Atatürk’ü tanımıyor mu?
Ilımlı İslam’ı Türkiye’ye pazarlarken, Bağımsız Dış Politikayı övmesini,
kendi çelişkisi olarak mı?
Türk insanını aptal yerine koyan “Koyunlar arasındaki bilgeliği” olarak mı?
Algılamalıyım?
Wilson ilkelerine mutlak itaat etme yemini etmedi mi?
Bir bilim adamı insan beynini araştırmaya karar vermiş. Karadenizli bir denek bulmuş ve yavaş yavaş beyninden kısım kısım parça alarak etkilerini gözlemlemeye başlamış.
Karadenizliğe önce;
Sırtındaki sepetun ben olayim hamali
Sepetumun ipleri keseyi omuzumi
Aç beyaz peştamali bir göreyim yuzuni
Çayeli’nden öteye gidelum yali yali, diye tekrarlamaya başlamış, şarkının geri kalanı yok.
I want to be a part of it - New York, New York
These vagabond shoes, are longing to stray
Right through the very heart of it - New York, New York
Türkiye’yi anlamak için, Menderes döneminin Arap dünyasına sırt çeviren dış politikalarını, Atatürk’ün dış politika stratejisiymiş gibi anlatan Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun kitabında bulamayacağı bir geçeği belirtmek isterim;
Kemalizm sürekli devrimciliktir. İngilizler neden Protestan oldular, Amerikalılar daha da geriye gitmek isteyerek neden Avengelist oldular; Türkiye bu gerekçeleri ortak konsensüs adına geri dönüş olarak gördüğü için, değişim ve süreklilik adına LAİKLİĞİ tercih etti.
Amerika’da ki zencilerin doğduğu topraklarda ılımlı İslam’ı yaygınlaştırma politikanızın, tamamen Amerikan iç politika menfaatleri için gerekli olduğunu göremeyen Türkiye’de ki gericilerin, Türklük adına büyük yatırım olarak değerlendirmesi de gayet doğal...
Yeni bir insanlık suçuna zemin hazırlıyorken,
İhraç ürünü “Ilımlı İslam”, Amerikanın ihraç fazlası “Stratejik derinlik”,
anlamsızlaşmıyor mu?
Kapitalizmin en üst seviyesi olan, Çağdaş Medeniyet seviyesinin üzerine çıkarak,
Sosyalizmi tam ve ideal şekli ile uygulamaktır.
Egemenliğin Kayıtsız şartsız sahibi Türkiye Cumhuriyetini kuran halkın, ortak mülkü olan topraklarda geleneksel, yerel, etnik ve dini kimliklerinin üstünde olan YURTSEVGİSİNİ esas alır.
Zihinleri Fethetme Sanatı olarak bilinen satış ve pazarlama yöntemini, Sülün Osman’ı kıskandırırcasına uyguladığı kitabını;
Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun, Soğuk Savaş Amerikan politikalarına mutlak itaat edenlerin hatalarını silmeye, Kemalizm’i günah keçsi ilan etmeye çalışan kitabına dayandırması hatadır.
onlara anlatmak yerine tünelin sonundaki ışığı yorumlamalısınız!
Kimseye bir şeyler anlatmaya çalışmadan, Tünelin sonundaki ışığı yorumlayacağım.
Evde yalnız kalan çocuk, annesi eve gelince, kapıyı açar açmaz,
ilk olarak;
"Dolaptaki yaş pastayı ben yemedim" der.
Yorumlar
Yeni yorum gönder