Dokuz Yaşında Başörtüsü

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Gökhan Cebeci

Güzel bir deyiş vardır Türkçemizde: ‘Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.’ Aslında son yıllarda çok da hayatımıza yansımayan bu söz artık önemini tamamen yitirmiş durumda.

Neden böyle bir giriş yaptım, anlatayım.

Dört ay süre ile ve özel koşullarda geçirdiği hapis hayatını 12 yıl boyunca her fırsatta dile getiren bir Tayip Erdoğan izledik. Mağduriyetini, uğradığı haksızlığı onlarca kez anlattı, dinledik.

Ama başbakanlığının ikinci yarısında yaşanan hukuksuzluklar sonucu yıllarca özgürlüklerinden yoksun kalan insanlar için yapıcı tek kelime ettiğini duymadık. Yetmedi, bu davaların savcısı olduğunu öğrendik.

İmam-hatip liselilerin üniversiteye girişte katsayı kurbanı olduğu yıllarca dile getirildi, yine dinledik. (Aslında konu bütün meslek liselileri ilgilendiriyordu ama öğrenci imam-hatip liseli değilse, örneğin torna-tesviye okuyorsa önemsizdi.)

Bu yanlıştan dönülmeli dendi. Liseler arası katsayı farkı ortadan kaldırıldı. Zulüm bitti, mazlum rahat bir nefes aldı.

Ama yetmedi.

Diğer ortaokul ve liseler imam-hatip okullarına dönüştürülmeye başlandı. Yine yetmedi, çocuklar haberleri ve istekleri olmadan imam-hatiplere yerleştirildi. Katsayıya, liseler arası denkliğe gerek kalmadı. Artık hedef herkesin imam-hatipli olmasıydı.

Başörtülü kızlarımız üniversitede okuyamıyor dendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da olmak üzere birçok AKP’linin kızlarının (ne gariptir ki bazılarının da oğullarının) ABD’de okumak zorunda kaldığı defalarca dile getirildi. (Zorunda kalınan yer ABD (!))

Bu zülüm de bitmeliydi, bitirildi.

Ama gelin görün ki yine yetmedi.

Önce kamuda başörtüsü yasağı kaldırıldı. Şimdi ise ortaokul ve liselerde…

Üniversite okuyamayan kızlarımızdan, başörtülü öğretmen ve onun başörtülü ortaokul öğrencilerine gelindi. Böylece ülkenin temel taşları olan laikliğe ve milli eğitime büyük bir darbe indirildi. Niyet tamamen bozuldu.

Mağduriyet bitti, gücün sarhoşluğu başladı.

Eskinin mazlumları, şimdinin zalimleri oldu.

* * *

9 yaşındaki bir kız öğrenci için başörtülü okula gitmek artık serbest. 9 yaş sınırı şimdilik… Ne de olsa yola üniversiteli kızlarımız için çıkılmıştı ama bugünlere gelindi. Geriye tek hedef ilkokul ve anaokulu kaldı.

Neyse ki, cılız da olsa tepki gösterenlere, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı uygulamanın anaokulları için geçerli olmadığını söyledi. Sanki ortaokul öğrencisi için çok normalmiş gibi…

Başbakan Davutoğlu da başörtüsünü isteyenin takacağını istemeyenin takmayacağını söyledi. 9 yaşında bir çocuk türban takıp takmamaya karar verebilirmiş gibi…

Evet artık ortaokul ve liselerde başörtüsü takmak serbest. Serbestliği de şimdilik… İleri de zorunlu olmayacağını garanti edebilen var mı?

Peki, başörtülü ve başörtüsüz öğrenciler arasında öğretmenin ayrım yapmayacağının garantisini verebilen var mı?

Olur mu öyle şey, çocuk onlar, demeyin.

Reşit olmamış ve hatta daha ergenliğe girmemiş 9 yaşındaki bir kız çocuğunun saçının telini mahrem sayabilen bir zihniyet, çocuklar arasında ayrım yapmaz mı? Kimine sempati kimine antipati duymaz mı? Din, ırk, mezhep ayrımının girmediği, çocukların en fazla başarılı-başarısız ya da yaramaz-uslu diye tanımlanabileceği eğitim yuvalarımızda böylesi bir uygulama sakınca yaratmaz mı?

‘Bu daha başlangıç. Bu yol açılırsa bu iş burada kalmaz, ilkokula kadar iner’ dendiğinde, burun kıvıran, çekincelerini belirtenleri paranoyaklıkla hatta vesayetçilikle suçlayan liberaller, sözde özgürlükçü solcular hala buradalar mı?

Bu uygulamayı AKP’nin gündemi değiştirme çabası olarak niteleyen ve hala asıl gündemin bu olduğunu göremeyen CHP’li vekiller…

Demokrasinin olmazsa olmaz koşulunun laiklik olduğunu bilmeyip demokrat geçinen zır cahiller…

Ve siz…‘Türban sorununu biz çözdük’ diye gururlanan, laikliğin tehlike altında olmadığını söyleyen Dersimli Kemal Bey…

Aranızda Atatürk’ün kemiklerini sızlatmayan var mı?

Taklit ettiğiniz, destek olduğunuz ve hala peşinden koştuğunuz atlı Üsküdar’ı geçeli yıllar oldu.

Eseriniz ile ne kadar övünseniz azdır.

 

Gökhan CEBECİ

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

      Sayın Gökhan Cebeci, ne

      Sayın Gökhan Cebeci, ne yazık ki bu memlekette kantarın topuzunu bir türlü dengeleyemiyoruz! Şuna inanıyorum ki, ister başı örtülü, ister başı açık olsun öğretmenlerimiz kantarın topuzunu doğru tutup, başının açık yada örtülü olmasına bakmadan eşit davranacaklardır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.