Doğrunun Farkılaşması ve Düşünceden Uzak Savaşlar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Erdal Ergüler
Yazının Yazıldığı Tarih: 
17.07.2010

 

Bugün birçok insan daha yaşanılır bir dünyadan söz eder bu çok ciddi paradokslar barındırır, doğruyu otoriteler değil beyinler belirler, otoritelerin, kurumların doğruyu bulmak dışında çok ciddi art niyetli davranışları olmuştur bugüne kadar… Bu noktadan bakacak olursak “özgür irade”yi bireyi ön plana çıkarmak mantıklı olacak… Kurumlar, otoriteler genelde bunun önünde ciddi engeller oluşturmuş, kendi bildikleri doğruları bütün toplum ve bireye anlatmak, sunmak yerine çoğu kez baskıcı, ben doğruyum, ben bilirim havasında dayatıcı olmuşlardır. Bu özgürlük, haklar, inanışlar, seçimler açısından insanlığın önünde ciddi bir takozdur. Eşcinsel bir bireyi ötekileştirmek, askere gitmek istemeyen adamı terörist ilan etmek kişisel düşünce ve seçimlere saldırıdır.
 
Bütün savaşların, vurmaların, kırmaların, dökmelerin çıkış notası da bu tarz beyinin düşünce kalıplarıdır
Gelelim dünkü tartışma konumuza ve esas içeriğe, konumuz Darwin’den başlamıştı, konumuzu Darwin değil onun zıttı düşünen Berkeley’de olabilirdi..Yani mesele tartışılan kişiler ve öğretilerinden öte toplumsal dinamiklerin o kişileri taşıdıkları yerdir esasen. Şöyle düşünelim: Engels, Ailenin, Devletin, Özel Mülkiyetin Kökeni adlı eserinde özel mülkiyetin insanlar arası ilişkilere yansıdığını, insanın meta gibi görüldüğünden söz eder, yani biz sevgililerimizi, eşimizi aidiyet duygusu ile sevmeyi bazen aşar, onu kendimize ait mal gibi görürüz. Bu durumda “eşim beni aldatırsa kafasına sıkarım” diyen insanlar türerler. Bu, eşi aidiyet ile sevmekten çok kendine ait bir mal ilan etmek olur. Şimdi gelelim esas konuya Engels Marksisttir, sosyalizmin Marx’tan sonraki diğer kuramcısıdır. Ancak Türkiye’de “eşim beni aldatırsa kafasına sıkarım” diyen ve sosyalist düşünceye sahip olduğunu söyleyen insanlar vardır. Böyle bir şey mümkün olamaz. Bir teoriyi var eden şey onun temel koşullarını kabul etmek ve uygulamaktır. Sonra eline hiç Kuran almadan Müslüman olanlar, İncil’in adını duymadan Hıristiyanlar’a gâvur diyenler ve paramparça olmuş, düşünmekten uzaklaşıp birbirine zarar veren bir toplum ortaya çıkmıştır. Bu durumda şunu söyleyebilirim İncil’in amacı nedir? İnsan onu nereye taşımıştır, felsefe ve bilimlerin amacı nedir, insan onları ne yapmıştır? Esas tartışma burada ve insan beynindedir. Her biri ayrı ayrı tartışılacak konular ancak bence bu olguları tartışmaktan daha önemli bir sorun önümüzde dururken, bu konuları bilimsel anlamda tartışmaya çok uzağız. Çünkü tartışmayı fikir alışverişi olarak algılamayan, birbirini yemek, zarar vermek sanan insandan ne olabilir ki? Bu doğrultuda dünkü tartışmamda da söyledim sağcı, solcu, İslamcı, ateist insan olmaktan öte 3 insan modeli ortaya çıkıyor ancak bu yarın 4.’sü olmayacak anlamına gelmez.
1-Dogmatik, her duyduğuna inanan
2-Her şeye karşı, muhalif
3-Sorgulayan, düşünen, araştıran gerektiği yerde karşı çıkan ve karşı çıkmakla kalmayıp yerine yenisini koyan alternatifini üreten insan modelidir.
İşte dünyayı gerçek anlamda değiştirmeye soyunacak insan modeli 3. insan modelidir. Eğer bir insan bundan uzaksa, kısır döngüdeki tartışmalarda vurup, kırıp, dökmeye ve dünyayı değiştirmeyi boş verin kendisini kurtarmaktan acizdir; adına hangi akımı koyarsa koysun…
Dünkü tartışmamda konuya aracı olan yazar arkadaşım değil de beni ateşlendiren tek bir isim ve unsur vardı. Aslına bakarsanız, ben yıllardır bu şahsı inceler ve yazarım. Harun Yahya takma isimli Adnan Hoca bu adam yıllarca maddenin ardındaki sır, şunun ardındaki sır, bunun ardındaki sır diye abudik gubidik paranoyakça ve olayların altından art niyet çıkartarak şahsi düşüncelerinin altında ne kadar art niyet olduğunu sergilemiş herkesi kendi durduğu yerden teorize etmeye kalkmış komik durumlara düşmüştür… Darwin denilince Türkiye’de gündemi takip eden birçok isimin aklına bu şahıs gelir, tarikatlar ve art niyetleri gelir… Bir insanın art niyetli olup binlerce masum bilim insanını çirkin ve art niyetli ilan etmesi kadar tahammül edilemez bir olay yoktur ve metafizikçi bile olsa bilimden yana atan kalpler Adnan Hoca’nın yaptığını idealizm değil düşünceden yoksun, tek tip insan yaratma gayreti olduğunu bilir, akıllı bir insanda Adnan Hoca’ya kızıp Metafizikçileri tu-kaka ilan etmez..Bu şahıs “Ekşi Sözlük”ü kapattırmayada kalkmıştır ki “Ekşi Sözlük”te her düşünceden yazar vardır, bu kadar tek tipçi ve diktatörce davranır. Bir şeyler yapar eleştirilmeye tahammül edemez. İşte esas sorun burada gizli arkadaşlar, insan beyini ve olayları algılamasında biz bu beyin olayını aşamazsak ideolojileri de yanlış anlarız, akımları da, tarafları da.
Bugünkü ideolojik akımların en belirgin özelliği sürekli yenilenme değil bir kalıplaşma halinde olmalarıdır. Bugün futbol taraftarlarına bakın kayıtsız koşulsuz taraftır, eleştirmez, yense de yenilse de yanındadır ancak bu futbol takımı tutmaktır ki onlar bile birbirilerine saldırır, bundan daha aciz bir insan davranışı olamaz.
Tekrar Darwin’e dönecek olursak Darwin insanlarla hayvanlar arasında çok zekice bağ kurdu, örneğin aslan, kaplan, kedi. Darwinizm’i inanca karşı yorumlamak Mevlana’yı inançsız ilan etmek olur. Mevlana’nın “evrim” üzerine sözleriyle karşılaşmadıysak ve bu aradaki organik bağı kuramazsak Darwin’e bir şey söylerken Mevlana’ya da söylediğimizi anlayamayız ve daha nicesine… Darwin insan ve hayvan arasında bağ kuruyor ve bunu bilimsel verileriyle açıklıyorsa onu incelemek gerekir sonra da fikir sahibi olmak ama eminim ki biz şunu yapıyoruz “ne hayvanı lan ben insanım” Darwin’in kastettiğini anlamak istememek olur bu. Biz insanız ve kusurlu olduğumuzu kabul etmek erdemdir ancak o kusurları kapamanın yolu bilgi sahibi olmaktan ve beynimizin derinliklerinden geçer, söylediklerimiz ancak o zaman ciddiyet kazanır ve kendine insanlığın zengin hazinesinde yer bulur. İnsana hayvan diyerek katliamlara sebep olduğunu düşünmek de bir düşüncedir, ancak realite gösterir ki, bırakın insana zarar vermeyi hayvanlara bile sahip çıkarlar. Çevreci ve hayvan sever akımların %90’ı Darwinizm kökenlidir. Böyle bile olmasa Darwin’i anlamak insandan bağımsızdır. İnsanlar yıllardır ait oldukları akımlara, bilimlere, inançlara uygun davranmadılar çünkü. Bilginin kaynağı ne ise ondan öğrenmek gerekir ve eğer bir" izm" iddiamız varsa ya da bir şeye karşı çıkmak gibi iddiamız, atacağımız ilk adım ona hâkim olmak olmalıdır...
iletisim@PolitikaDergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.